Aynada kendi acınası görüntümle uzun bir süre bakıştım.Zihnimden bir sürü düşünce geçti. Ne istiyordum? Ne olmak istiyordum? Yanımda kimi istiyordum ve hatta kimi istemiyordum?
Bilmiyordum.
Cevap buydu. Hiçbir fikrim yoktu. Hislerim karmakarışıktı Riddle'a karşı hislerim olduğunu farketmiştim ancak bunu bir türlü anlamlandıramıyordum.
Ben kendimi bildim bileli Rosier'dan hoşlanıyordum. Başka biri nasıl sevilir, başkası nasıl düşlenir hiçbir fikrim yoktu.
Tüm güzel şeyler onunlaydı fikrimce. Onunla gezerim, onunla okurum, onunla düşünürüm, onunla sever, onunla sevilirim. Ben kendimi sevmeden onu sevdim. Pekala neden şimdi duygularım değişti.
O da beni sevdiğini söylüyor, hissetiriyordu. Neden? Neden ben artık böyle hissetmiyorum?
Ve Riddle. Bana kendimi böylesine ürkek hissetiren, tehlikeli olduğuna emin olduğum birine karşı neden böyle hissediyorum?
Hala gözlerimi kapadığımda öpücüğü gözlerimin önüne geliyor, bunu aşamıyordum.
Aynada kendimi izlerken tüm bunları düşündüm. Yüzüme su çarpıp kendime gelmeye çalıştım. Kızlar banyosundan çıkıp boş koridorda ayak seslerimin çıkardığı sesle birlikte bahçeye doğru ilerledim.
Haftasonu olduğu için kale oldukça boştu. Çoğu kişi Hogsmade'e gitmiş olmalıydı. Gitmeyenler ise Ortak salonlarda veya kütüphanede ders çalışıyor olsa gerek diye düşündüm.
Bahçede de tam tahmin ettiğim gibi oldukça az kişi vardı.
Çapulcular Lily ile birlikte Hogsmade'e gitmişlerdi. Benim gelip gelmeyeceğimi sorduklarında onlara yorgun olduğumu söyledim. Remus inanmasa da kendimle baş başa kalmak istediğimi farkedince diğerlerini de alıp beni yalnız bıraktı.
Her zaman diğerlerinden daha duyarlı olmuştur.
Bahçede öylece dolaşırken Evan ve Barty Crouch Jr.'ın birlikte taş duvarın üzerinde oturmuş sohbet ettiklerini gördüm.
Bir süre sonra Evan beni fark ettiğinde son üç gündür yaptığı gibi yüzünü çevirerek beni görmezden geldi.
Evan'ın arkadaşlığını da onunla birlikte kaybetmek beni çok üzüyordu.
Ancak beni daha çok sinirlendiren bir durum vardı. Yanlış anlaşılmasın kendimeydi sinirim.
Sinirliydim çünkü ben hiç pişman değildim. Öpücükten hiç pişman olmadım. Bahaneler üretmeye çalışıyordum zihnimde. Sarhoştun, o an ne yaptığının farkında değildin şeklinde. Ancak hayır ne yaptığımın barizce farkındaydım. Ben o öpücüğü istedim. Eğer sarhoş olmasaydım da bunun yaşanacağına adım kadar emindim.
İşte bu yüzden kızıyordum kendime. Ben sadece Evan'a ihanet etmedim. Kendime de ihanet ettim. Yıllardır içimde taşıdığım o masum sevgiye, yıllardır hayalini kurduğum o ilişkiye ihanet ettim. Eğer birinci sınıf olan Amelia bugünü görseydi benden nefret ederdi.
Ben de ediyordum ya zaten.
Ancak sonra uzun bir süre boyunca düşündüm. Belki de Riddle'a karşı hislerimin arkasında durmalıydım. Birinci sınıftaki Amelia'ya ihanet etmiş olabilirdim belki ama hala altıncı sınıftaki Abelia'nın gönlünü kazanmak için geç değildi.
İçimden geldiği gibi yaşamalıydım belki de.
Sağlıklı düşünemiyor muydum yoksa?
Riddle benim için aynı şeyleri hissetmiyor olabilirdi. Ve hatta bunu dile de getirdi. "Senin için doğru kişi ben değilim" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Tale || a riddle story
FanfictionBlack ailesinde yaşayan ve Druella Black'in kızı olan Amelia, kuzeni Sirius Black'le her soylu ailenin yaptığı gibi bir akraba evliliğine zorlanınca Sirius'la birlikte bunu reddedip Black evinden ayrılır. Çapulcular ismini verdikleri arkadaş grubuyl...