Bölüm 24

418 52 12
                                    


Her şeyi hatırlıyordum.

O anda ve sonrasında olan her şeyi hatırlıyordum.

Canımın acısından zar zor ayağa kalkarken bir kez daha masanın köşesini sıkıca tuttum.

Tekrar gözüm kararacak gibi olduysa da son anda kendimi toparladım ve tekrar yakalanmadan hızla yatakhaneye koştum.

Öğle arası olduğu için yatakhane bomboştu. Yatağıma uzanıp o anın devamını düşünmeye başladım.

****
Yazar notu: Bu ve bundan sonraki bir kaç bölüm geçmişte geçecektir.

Riddle birden elinde asası ile arkasını dönünce korkudan gözlerimi kapatıp öylece durmuştum. Ancak Riddle son anda bir büyü yapmadan kendini durdurmuştu.

Beni karşısında görünce anlam veremediğini belli eden bir bakış belirdi suratında.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen burda?"

Hızlı bir iki adımda yanıma yaklaştı. "Nerden buldun burayı?" Sesi oldukça sert ve kızgın çıkıyordu.

Korkmuştum ne diyeceğimi pek bilemedim ve etrafıma bakındım. "Ben seni görünce-" Sustum devamını getiremeyip yutkundum. Bu sefer sesini daha çok yükseltti.

"Seni görünce ne?!"

"Bağırma bana!" diye bağırdım.

Riddle bir adım geriledi. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Kendini sakinleştirmeye çalışıyor gibi gözüküyordu.

"Burası neresi? Ne işin var bu saatte burda?" diye sordum merakla etrafıma bakarken.

"Burnunu her şeye sokmak zorunda mısın aptal kız?" diye karşılık verdi.

"Sadece ne yaptığını merak etmiştim."

"Etme!" diye bağırdı tekrar.

Arkasını döndü ve ileriye doğru birkaç adım attı.

Hala yerimde durduğumu farkettiğinde sinirle bana döndü.

"Ne duruyorsun hala burda? Kaybol!"

Titrek bir sesle konuşmaya başladım. "Nasıl gideceğimi bilmiyorum, kapı yok." Sesimin titremesi korktuğumdan çok kırıldığımdandı.

Bir an için yüzünde yumuşamaya dair bir iz gördüğümü sandım.

"Pekala tamam." Etrafına bakındı.

Derin bir nefes alıp eliyle şakaklarını ovuşturdu. "Bir yerde sessizce otur ve beni rahatsız etme."

Hızla başımı salladım ve oturmak için etrafıma bakındım. Pek oturacak bir yer olmadığını görünce omuz silkerek yere oturdum ve bağdaş kurdum.

Riddle sanki çok tuhaf bir şey yapıyormuşum gibi bana baktıktan sonra kafasını çevirdi.

Titreyen bir sandığa doğru ilerledi ve içersini açıp elini sandığa uzattı. İçerisinden çıkardığı kurbağayı masanın üzerine koydu.

Asasını ona uzattı. "Ascendio" kurbağa olduğu yerden oldukça yükseğe sıçrayarak yere yapıştı.

Telaşla ayağa kalktım ve yanına koştum. "Riddle dur! Ne yapıyorsun zavallı hayvana?"

Sinirli gözlerini bana çevirdi. "Sana sesini kesip oturmanı söylemiştim."

"Ama bu yaptığın canilik!"

"Kendin de söylüyorsun ya zavallı bir hayvan sadece. Bir önemi yok yani."

"Onun da bir canı var!"

Black Tale || a riddle storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin