Bölüm 22

424 53 12
                                    


Yatakhaneye döndüğüm gece çok düşündüm.

Düşselinde gördüğüm her şey bana oldukça tuhaf ve uzak görünsede hepsini yaşamıştım.

Evan'la birbirimizi seviyormuşuz meğerse. Her şey karşılıklıymış. Geçen sene her şey çok iyi giderken ne olmuştu peki sonrasında? Bunu da öğrenmem gerekiyordu. Tekrar düşseline dönmeliydim. Ancak MC.Gonnagall beni bu saatte tekrar görürse başım derde girebilirdi.

Sabah tekrar deneyebilirim diye düşündüm ve uyumaya zorladım kendimi. Bir türlü uyku tutmuyordu. Neden şuan bir şey hissetmiyordum. Daha bir hafta öncesine kadar da Evan'a karşı hislerim olduğunu düşünüyordum.

Ama ne o beni öptüğünde ne de anılarımıza bakarken en ufak bir heyecan hissetmemiştim.

Bu düşüncelerimin arasında gezinirken hava aydınlanınca sadece bir iki saat uyuyabildiğimi hatırlıyorum.

Ders saatti geldiğinde yine herkesten önce kalkmış ve hazırlanmıştım.
Yorgunluktan mosmor olmuş gözaltıları beni daha bitkin gösteriyordu. Hızla koridorlarda ilerleyerek Biçim Değiştirme dersine girdim.

Minerva Mc.Gonnagall bu dersin profesörü olduğundan biraz gerilmiştim.

Sınıf yavaş yavaş dolmaya başlarken Riddle tek başına sınıfa girdi. Göz ucuyla bile bana bakmadan sırasına geçip oturdu.

Ardından Evan da içeri girdiğinde yerine oturana kadar gözlerini üzerimden çekmemişti.

Mc.Gonnagall derse başladığından son kısıma kadar hiçbir şey anlamadım. Aklım derste değildi. Bir an önce düşseline gitmek istiyordum.

Ders bitiminde Mc.Gonnagall'ın gece ile ilgili bir şey söylememiş olması beni rahatlatmıştı. Herkesten önce eşyalarımı toplayarak sınıftan çıktım. Hızla koridorda ilerlemeye devam ediyordum ki bir kol beni yakalayarak başka bir koridora çekti.

Evan soran gözlerle karşımda duruyordu.

"Ne yaptın, öğrenebildin mi herşeyi?" diye sordu aceleyle.

"Hayır hepsini değil. Mc.Gonnagall beni buldu. Ceza verdi."

Evan sıkıntılı bir iç çekti. "Birimizin sana gözcülük etmesi gerekiyor anlaşılan."

"Bu öğle yemeğinde herkes büyük salondayken tekrar gideceğim." dedim sessiz bir tonda.

"Pekala, çapulculardan biri senin için gözlülük yapabilir mi? Ben yapardım ancak Tom beni etraflarda görmezse pek iyi olmaya bilir."

"Çapulcuların hiçbir şeyden haberi yok."

"Neden söylemedin?" dedi şaşkınlıkla

"Önce herşeyden emin olmak istiyorum. Sonra anlatacağım." dedim kararlılıkla.

"Peki, nasıl uygun gördüysen öyle yap." Etrafına bakındı. "Gitmem gerekiyor. Haber ver bana olur mu?"

Başımı olur manasında salladım ve Evan hızlı adımlarla yanımdan ayrıldı.

~~~

Saatler bir bıçağın üzerinde yürüyormuşçasına yavaş ve acılı bir biçimde ilerlerken sonunda öğle vakti gelmiş ve herkes yemek için büyük salona inmişti.

Kimseye gözükmemeye çalışarak koridorlarda hızla ilerliyordum. Hatta o kadar hızlı ilerliyordum ki adeta koşuyordum.

Merdivenlerden çıktıktan sonra bir anda sağa dönünce başımı birinin göğüsüne çarptım.

Kafamı kaldırdığım anda kalbim hızlanması başlamıştı. Riddle bana ifadesiz bir suratla bakarken neden bir anda kalbimin hızlandığına anlam veremiyordum.

Onu bir anda karşımda gördüğüme korkmuş olmalıydım değil mi?

Black Tale || a riddle storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin