Evan Rosier beni öpüyordu. Ne tepki vereceğimi bilemediğimden olduğum yerde öylece kaldım. Bir karşılık bile verememiştim.
Yıllardır hayalini kurduğum bu öpücük hiç de hissettirmesi gereken şeyi hissettirmiyordu. Kalbim çarpmıyordu, bu öpücük beni heyecanlandırmamıştı.
Evan geri çekildiğinde anlam veremediğim bir ifadeyle suratıma baktı. "Ah Amelia, ben gerçekten çok özür dilerim. Bir anda oldu. Burada aynı çardağın altında eskisi gibi olunca tutamadım kendimi." Yaklaşıp yanağına bir öpücük kondurdum. "Özür dilemene gerek Rosier bunu biliyorsun." dedim ve geri çekilerek Hogwartsa doğru hızlıca ilerledim.
Daha fazla zaman kaybedemezdim. Herşeyi bugün öğrenmem gerekiyordu. Az önce Evan Rosier beni öpmüştü ve ben yıllardır hayalini kurduğum şeyi o an umursamıyordum bile. Neler olup bittiğini öğrenme heyecanım daha ağır basmıştı belkide.
Saat epey bi geç olmuştu. Akşam yemeği sonrası olduğundan herkes binalarına çekilmişti. Madem ki profesör Dumbledore'da Irlanda'daydı bu fırsatı değerlendirmem gerekiyordu. Mümkün olduğunca kimseye gözükmeden kendimi Dumbledore'un odasına attım ve düşselinin yanına gittim.
Evan'ın şişenin içine koyduğu anıları asam yardımıyla çıkardım ve düşselinin içine bıraktım. Aşağıya doğru bir mürekkep edasıyla inen anıya baktım. Derin bir nefes aldım ve kafamı düşseline daldırdım.
Yazardan..
1976, Hogwarts
Koyu yeşil gözleriyle ve etkileyici görüntüsüyle oldukça dikkat çeken çocuk, okula herkesten önce gelmiş ve yerleşmişti.
Herkes için merak konusu olan çocuğun çevredekisindeki ilgi onu etilemiyormuş gibiydi. Hakkında gelecek postasında yazanlar pek iç açıcı şeyler değildi. Tehlikeli biri olduğu sadece bir dedikodudan ibaret olamazdı.
''Onu buraya kabul etmek doğru bir karar gibi gözükmüyor Albus, biraz daha bu konu üzerinde düşünseydik daha iyi olabilirdi.'' Minerva Mc.Gonnagall endişeli gözüküyordu.
Burnunun ucundan aşağıya kayan gözlüğü hafifçe geriye itti.
''Saygılı bir çocuk pekala ama ona güvenebilir miyiz bilmiyorum.'' diye devam etti sözlerine.''Baksana Minerva birinci sınıflar çok heyecanlı görünüyor.''
Dumbledore'un yüzünden her zamanki gibi pek bir şey anlaşılmıyordu. Eğer çocuğu buraya getirdiyse bir bildiği olmalı diye düşündü Minerva ve susmaya karar verdi.
Öğrenciler sırayla Büyük Salona girdiler. Amelia Black susmak bilmeyen arkadaşlarını duymuyordu bile.
Aklı her zamanki gibi yine Evan Rosier'daydı. Kalabalığın arasından Rosier'ın yüzünü seçmeye çalışıyordu. Arkadaşlarıyla alelacele vedalaştı ve her sene olduğu gibi Rosier'ın nereye oturacağını hesaplamaya çalışarak ona mümkün olduğunca yakın oturmaya karar verdi.
İlk o zaman dikkatini çekmişti koyu yeşil gözlü çocuğun, Tom Marvolo Riddle'ın.
Riddle, heyecanla etrafına bakıp duran kıza doğru bakmaya başladı.
Gözü onu bir yerden ısırıyordu. Onu daha önce görmüş müydü? gördüyse nerede görmüştü? Malfoy Malikanesi? Hayır. Black Malikanesinde miydi yoksa? Kafası karışmıştı.
Kız da onu fark ettiğinde gözlerini hemen üzerinden çekti. Amelia ona bakan çocuğu fark etmişti. Çocuk gözlerini geri çektiğinde Amelia onu daha önce görmediğini fark etti.
Yoksa bu o gazete haberindeki çocuk muydu? Hani şu kaldığı yetimhaneyi yakan? Ürperdi bu düşünceyle beraber. Tekrardan Rosier'ı aramaya koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Tale || a riddle story
FanfictionBlack ailesinde yaşayan ve Druella Black'in kızı olan Amelia, kuzeni Sirius Black'le her soylu ailenin yaptığı gibi bir akraba evliliğine zorlanınca Sirius'la birlikte bunu reddedip Black evinden ayrılır. Çapulcular ismini verdikleri arkadaş grubuyl...