Babam ile konuşmamızın üzerinden tam bir ay geçmişti. Bu bir ayı kendimi unutup Hoon'un kişiliğini anlamak için bilgiler öğrenmekle geçirmiştim. Babamın teklifinin üzerinden çok fazla düşünmemiş sadece bir gün sonra ona cevabımı vermiştim. Bunca zamandır telefon numarasını vermeyen adam bana telefon numarasını vermişti ve ben ona kararımı bu şekilde iletmiştim. Bu bile ne kadar doğru bir karar verdiğimin kanıtıydı. Normalde olsa babam ile bu yakınlığı ancak rüyamda görebilirdim. Fakat şimdi Hoon olarak onun çocuğuydum.
Bu bir ay o kadar garip geçmişti ki içimde sürekli bir heyecan birikmişti. Babam aileden kimseye veyahut kimselere Hoon'un öldüğünden bahsetmemiş üstünü kapatmıştı. Bu yüzden aile beni Hoon zannedecekti. Babamın planına göre bir trafik kazası geçirmiştim ve hafızam hasar görmüştü. Bu hem onları tanımam hem de kolaylık olması açısından benim için oluşturulmuş bir yalandan ibaretti. Hoon olarak yaşamak nasıldı acaba?
Babamın eşi sürekli onu öperek uyandırıyor muydu? Kardeşleriyle sataşıyor muydu? Babam ile araları nasıldı? Bunların hepsini öylesine merak ediyordum ki kafayı yemek üzereydim. Bugün Hoon'u tanıma sürecim bitecek ve aileye katılacaktım. Ben de artık o hayal ettiğim hayata sahip olabilecektim. Hoon; oyuncu, model ve birçok mesleğe sahipti. Çok güzel olduğu için tüm markaların tekliflerinin önceliği ondaydı. Bunu haberlerden sürekli takip ediyordum. İkimiz aynıydık. Fakat ben o rahatça gezip dolaşabilsin diye evden dışarı çıkmamakla yükümlü bir tutsaktım, bugüne kadar... Artık tüm acılar geçmişte kalmıştı.
Ben artık Hao değil Hoon'dum.
***
"Hazır mısın?" Babamın sesiyle arabanın durduğu koca villaya baktım. Vay canına, burada mı yaşıyorlardı? Ev o kadar güzel ve büyüktü ki dışarıdan bir saniye bile görülse de anında zengin birine ait olduğu o kadar belliydi ki... Benim yaşadığım gecekondu ile burayı karşılaştırmak hakaret olurdu.
"Hazırım," kendimden emin bir duruşla başımı salladığımda babam memnun bir şekilde gülümsedi. "Teklifi bu kadar çabuk kabul edip aileye katılacağını hiç tahmin etmezdim," arabanın kapısını açarken söylediğinde kaşlarımı kaldırarak nedenini soracakken kapıyı açıp inmişti bile. Kendisi konuşur ama karşı tarafı konuşurken pek önemsemez. Babam hakkında edindiğim bilgiyle dudaklarımın kenarı kıvrılmıştı. Bu oyunu şimdiden çok sevmeye başlamıştım.
"İçeriye girelim," elini belime koyup ilerleterek yolu gösterdiğinde yüzümde ki koca gülümsemeyle onu takip ediyordum. Koca bahçenin çiçekli sarmaşıklarından geçerken burnuma dolan kokular ile gözlerimi kapatıp kendimden geçmem an meselesi gibiydi. Hayatımda hiç çiçek koklamamıştım. Çünkü kimse bana almamış ben de eve alma gereği duymamıştım. Annem öldüğünden beri evden dışarı da çıkmamıştım. Hoon çok meşhur olduğu için ve ben onun ikizi olduğum için bu oldukça riskli olurdu. Bu durumda da ben kurban edilmiştim. Annem ben on üç yaşındayken ölmüştü ve o zamandan beri yalnız başıma yaşamaya başlamıştım. Şimdi 23 yaşındaydım, buna alışalı yıllar oluyordu.
Babam kapıyı çaldığında kapıyı açan hizmetli olduğu kıyafetinden belli olan bir kadın gülümseyerek bizi karşılamıştı.
"Hoon-sshi, uzun zamandır yoktunuz. Çok özledik sizi," kadın Hoon'u yıllardır tanıdığı için rahat bir tavırla sevgisini belli ederken onunla ilk kez tanıştığım için ne yapacağımı bilememiştim. Yardım istercesine babama baktığımda eliyle çaktırmadan gülümsememi göstermişti. Onun dediğini yapıp hafifçe gülümsedim.
"Ahn Hanım, uzun yoldan geldik. İçeriye geçelim," babam kadına gülerek ima yaptığında kadın anında geri çekilmiş özür dilemişti. Hoon'u çok seviyor olmalıydı. Bu şu an bana olan bakışlarından bile belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 kids | haobin
Фанфик- Hao ve Hoon ikiz olmalarına rağmen anne ve babalarının boşanması sonucu farklı yaşam tarzlarında büyümüş iki çocuktur. Bir gün Hoon'un ölüm haberiyle, Hao onun yerine geçer. Ve Hao o çok istediği Hoon'un hayatının bir cehennem olduğunu ancak ailey...