30 | yemin

175 22 3
                                    

Güne Hanbin'in kollarında uyanmak bambaşkaydı. Bu hissin tarifi yoktu. Mutluluk dört bir yanımı sarmıştı. Onun yanağına bir öpücük kondurup duşa girdim. Duş aldığım süre boyunca planlarımızı düşündüm. Sonrasında ise nedeni bilinmez bir hüzün kaplamıştı beni. Sabahki keyfim de doğal olarak kaçmıştı. Odaya geldiğimde Hanbin de çoktan uyanmıştı. O da duşa girdiğinde Hanbin'in dolabından rahat kıyafetler çıkarıp giyindim.

Bugün eve dönecektim.

Kendimi bitkin hissetmeye başlamıştım bile. Hanbin duştayken kapı çalınca kaşlarımı çatıp kapı deliğinden kim olduğuna baktım. Kuryeydi.

Yüzüme bir maske geçirip kapıyı açtım. Kimseyle uğraşmaya niyetim yoktu.

"Merhabalar. Pizza siparişiniz. Afiyet olsun."

Tam aksine adam yüzüme dahi bakmayıp pizzayı uzattı. Benim de işime geldiği için pizzayı alıp kapıyı kapatmıştım. Büyük ihtimalle Hanbin söylemiş olmalıydı. İkimizin de sabah kahvaltı ile uğraşacak hali yoktu.

Beceriksiz bir şekilde pizzayı masaya koyduktan sonra buzdolabından içecek çıkarıp bardaklarla beraber masaya koydum.

Hanbin kafasındaki havlu ile saçını kurutmaya çalışarak salona geldiğinde doğrulup ona baktım. Sadece eşofman giyinmişti. Dünkü gece aklıma geldiğinde utandığımı hissetsem de belli etmemeye çalıştım fakat kesinlikle kızarmış olmalıydım. Hanbin'in bile kulakları kıpkırmızıydı. Benimki nasıl kızarmasındı ki?

"Ah, ne çabuk gelmiş. Duşa girmeden önce vermiştim," başımı sallayıp pizza kutusunu açtım. Neli sevdiğimi artık bu süreç boyunca öğrenmişti. Gülümseyerek bir dilim alıp yemeye başladım. O da bana katıldı.

"Bugün planın ne?" Hanbin son dilimi bana bırakarak lavaboya geçip ellerini yıkadı. Gelirken sormuş olduğu soruyu içimden ben de kendime sordum. "Akşam defile var. Herhalde ona hazırlık yaparım," ilgisiz bir şekilde söylediğimde Hanbin yanımdaki sandalyeye oturdu.

Elini saçıma götürüp kendince oynamaya başladı. Son dilimi yerken konuşmadan onu izliyordum, o da beni izliyordu. Ortamın sessiz olması içimdeki sıkıntıyı daha da ortaya çıkarıyordu.

"O dilimi bitir de balkona gel, olur mu? Biraz konuşalım," ne diyeceğini bilmesem de başımı salladım. O balkona geçtiğinde elimdeki dilimi hızla bitirip peşine takıldım.

Sigarasını yakmış sırtını da balkondaki koltuğa yaslamıştı. Salonda ki küllüğü kapıp yanına oturdum. Küllüğü de aramıza koydum. Bu jestimi görünce gülümsedi.

Dudakları arasındaki sigaradan bir duman daha çekti ve küllüğe sigarasını vurdu. Gözlerimle onu takip ediyordum.

"Seni ilk tanıdığım haline göre değiştiğini biliyor musun?" Beklemediğim soru karşısında afallasam da kaşlarımı çatıp ona baktım. Bu halime gülümsemişti. "İyi anlamda mı, kötü anlamda mı?" Ne demek istediğini anlamamıştım. Bu yüzden gözlerimi kısarak ona sordum.

"Bilmem." Daha da anlamamaya başladığımda onun açıklamasını bekledim. "Benim tanıdığım Hoon; defile, program, çekim... Her ne varsa, bundan keyif alır ve tadını çıkarırdı. Şimdi ise zoraki yapıyor gibisin. Oysa her şeyi başta bu hayat için kabul etmemiş miydin?" Bunu sorarken kötü bir niyeti yoktu. Bunu gözlerinde görebiliyordum. Zaten en yakınım olarak bunu anlaması için süper zeka olmasına da gerek yoktu. Başlarda ki hevesimin olmadığının ben de elbette farkındaydım.

Burnumu çekip bir dizimi kendime çektim. Çenemi dizimin üzerine koyup kollarımı dizimin etrafına doladım. Bakışlarımı dışardaki manzaraya diktim. Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra oka cevap verdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

2 kids | haobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin