Beklenen gün gelip çatmıştı. Bu davet yemeğine bir süredir hazırlanıyordum ve şimdi hazırladıklarımı gösterme vaktiydi. Kendime güvenen bir edayla aynada kendime bakıyorken arkamda beliren beden ile sırıttım. Gün artık akşam saatlerine geliyordu. Hanbin'e en son öğrendiklerimi anlattığım da onunda oldukça şaşırmış olduğunu görmek beni daha da germişti. Çünkü genelde o bir fikre sahip olurdu ama bu sefer ikimizde plansızdık. Sadece bu davete odaklanmıştık.
Bu davet önceleri de oluyormuş, bunu araştırmıştım. Fakat lanet olsun ki içeriği hakkında asla bir bilgi bulamamıştım. Özellikle bizzat kendim araştırdığım için bana bilgi vermemişlerdi. Neymiş, kimsenin önceden hazırlanıp hile yapmasını istemiyorlarmış, peh!
"Şu an ki popülerliğimden çok daha fazlasını istiyorum. Ancak o zaman hepsinin karşısında güçlü bir şekilde durabilirim. Şimdiki konumumla katılacağım davetin içeriğini bile öğrenemiyorum," anlık içime dolan sinirle konuştuğumda Hanbin elinde ki mücevher kutusunu açtı. Arkama dönmeden aynadan onu izliyordum. İçinden çıkardığı gösterişli kolye ile ağzım şaşkınlıkla açılırken onu izlemeye devam ettim.
"İşin sonunda her şeyi ifşa edeceğini söyledin. Ne kadar popülerlik o kadar tanınma demek. Her şey bittiğinde buna katlanabilecek misin?" Ne demek istediğini anladığım da cevap vermeden mücevheri kutusundan çıkarmasını izledim. Usulca çıkarıp boynuma takmak için uzandı. Ona yardımcı olup taktığı kolyeye aynadan uzun uzun baktım. Benim inci kolyemin üstünde çok daha zarif durmuştu. Kolyeyi taktıktan sonra elimi kolyenin üzerinde gezdirirken cevapladım.
"Aksine şöyle düşünüyorum," kollarımı omzuna koyup gözlerinin içine baktım. "Çevirdikleri dolapları ne kadar insan öğrense o kadar acı verici olacaktır." Gözlerini indirip dudaklarımda ki gülümsemeye baktı. Gözlerime ona dikip hevesle bekledim. Uzun süredir aramızda ki toplantılar dışında bir şey geçmiyordu.
"Ben galiba senin için endişelenmeye başladım, Hao."
Gözlerimde ki bakış yumuşarken onun gözleri de benimkilerle buluşmuştu.
"İlk kez polislik ile ilgili bir şeyi çiğneyeceğim belki ama nedense hiç umurumda değil." Söyledikleri kafamı karıştırırken ellerimi boynundan çektim. Neden bahsediyordu? Onun odasındaydık. Yatağının yanındaki çekmeceden bir dosya çıkartıp tekrar yanıma geldi. Merakla onu izliyordum. "Sadece olanlardan sonra senin zarar görmeni istemiyorum. O yüzden bunu imzala." Uzattığı dosyayı alıp ona karmakarışık yüz ifademle bakarken beni yatağa çekti ve oturttu.
Kapağını açıp okumaya başladığımda hafiften dolmaya başlayan gözlerim yüzünden burnumu çektim. Ah, ben böyle hassas birisi değildim. Neden bu dosya içimi ısıtmıştı?
"İşin sonunda her şey elbette emniyete götürülecek. Ben çoktan kendim için ifade verdim ve senin bana yardım etmek için destek olduğunu söyledim. Babanın zorlaması yüzünden hatta sen bu işe son verecektin ama ben seni vazgeçirdim. Ve ikimizde kardeşlerimiz için ortak olmaya karar verdik, tamam mı?" Dosya, Hanbin'e yardımcı olduğum için ceza almamam için yazılmıştı. Ben sadece intikama odaklandığım için işin hapis cezası tarafını düşünmemiştim. Bu bana ilaç gibi gelmişti. Açıkçası böyle bir şeyi kabul edemem gibi şeyler söylemeyi çok isterdim ama benim için hayat o kadara kolay bitmemeliydi. Bu yüzden yardımını gönül rahatlığıyla kabul edecektim.
Başımı sallayıp dolu gözlerimle boynuna sarıldım. O da kollarını belime sarmıştı.
"Beni düşündüğün için teşekkür ederim."
***
Gizli bir davet olduğunun özellikle üstünde durulmuş ve tek başıma gelmem için ısrar edilmişti. Burnuma kötü kokular gelmeye başlasa da geri çekilmeyecektim. Hem belki de aradığım şey olabilirdi? Birileri tarafından öğrenmeme gerek yoktu. Bizzat Hoon olarak bunu deneyimleyebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 kids | haobin
Fanfic- Hao ve Hoon ikiz olmalarına rağmen anne ve babalarının boşanması sonucu farklı yaşam tarzlarında büyümüş iki çocuktur. Bir gün Hoon'un ölüm haberiyle, Hao onun yerine geçer. Ve Hao o çok istediği Hoon'un hayatının bir cehennem olduğunu ancak ailey...