XXV💙

1.2K 172 185
                                    

Sınır: 130 oy, 120 yorum
















Yazardan~



Gözyaşları görünmez olabilir miydi?

Olurdu. Birisini kaybettiğinde kan ağlayan gözlerin yanında olan sevdiklerini incitmesin diye o kanı yanaklarına değil kalbine akıtırsın.

"Kızım, neden böyle güzelsin sen?"

Hiç derdi yokmuş gibiydi. Tüm sorunları hallolmuş gibi gülümsüyordu. Ondan mutlusu yokmuş gibi.

Avuç içlerinin yarısı kadar olan minik ayağı küçük küçük öpüp ruhunun iyileştiğini hisseden bir baba. Hayatının en doğru kararı olmalıydı kızını hayatına almak.

Bedeli olmuştu. Kızına kavuşmuş, eşini kaybetmişti. Ancak kendine söz vermişti. Jimin'i bulacak, ayrılık son bulacaktı.

İki haftadır soruşturmadığı, aramak için başvurmadığı yer kalmamıştı. Hepsinde aynı olumsuz cevap geldiğinden kaygıları yine boy göstermeye başlamıştı. Buna yeniden sürüklenmemek için çokça çaba sarf ediyordu.

"Şimdi seni yesem? Midem güzelleşse? Ne dersiniz küçük hanım?"

Babasının onunla tatlı tatlı konuşması damağını sunması için yeterliydi. Eğer babası böyle mutlu olacaksa onu yemesine izin verebilirdi.

"Kızımız yemek değil Kim Taehyung. Senin yemeğin mutfakta"

Odaya giren Jungkook onu karşılayan manzarayla kocaman gülümsedi. Hızlıca yanlarına gittiğinde "Biliyorsun, pek bir şey yapamıyorum. Elimden geldiği kadarıyla yaptım. Hadi, soğutma. Sen git ye, ben de Magenta'yı doyuracağım. Süt anneyi de aradım, gece gelecek. Süt bırakıp gidecek" demişti.

Aslında Jimin'in yokluğu her yerde kendini belli ediyordu. En basitinden yemek pişirmesini bile bilmiyordular. Her zaman onun elinden güzel yemekler yemek... Şimdiyse karınlarını doyurmak için yapabildikleriyle yetiniyordular.

"Hâlâ emzirmemesi konusunda emin misin?"

Kızının çorabını giydiren Taehyung merakla sormuştu. Jungkook bir başkasının kızını emzirmesi fikrine en başından soğuk bakmış, reddetmişti. Zaten bu konuda kendini eksik görüyordu.  Kızını kaybetme korkusu sürekli onunlayken bebeğinin bir başkasıyla anne-kız bağı kurmasına dayanamazdı.

Bencil olduğu düşünülebilirdi ama hayatında kalan son iki kişiyi de gözleri önündeyken kaybedemezdi. Bu yüzden düşüncesi değişmiyordu. "Bunu konuşmuştuk Taehyung. Defalarca uyarmama rağmen daha ilk emzirişinde 'kızım' diye hitap etmişti" dediğinde sesindeki öfke yine gün yüzüne çıkmıştı.

Ama kızının çorabını tatlı tatlı giydiren esmer tenli yumuşaması için yeterliydi. Uzanıp küçük bebeği kendi kolları arasına aldığında Taehyung da ayaklanmış, beraber mutfağa adımlamaya başlamıştılar.

Jungkook kızını biberonla beslemeye başlarken Taehyung da masanın başına geçmişti. Gözleri her zaman dolu olan, ama şimdi oraya kimsenin oturmadığı sandalyeye kaymıştı.

Göğüs kafesine ağırlık çöktüğünde gözlerini kapayıp derin nefes almaya çalıştı. Boğazında yumruyla çatalı eline aldığında gözleri dolmasın diye büyük uğraş verdi. Kızının yanında güçsüz görünmek istemiyordu.

Hafif tebessümle yemeğinden ilk lokmayı almış, "Ellerine sağlık. Güzel olmuş, teşekkürler tatlım" diyerek siyah saçlıya baktığında aldığı iltifatla mutlu olmuştu Jungkook. Bakışlarını kucağındaki bebeğine indirip pembeleşen yanaklarını gizlediğinde zaten ona bakan kızıyla kıkırdamıştı.

Blue or Red? VminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin