XX🤍

1.1K 170 109
                                    

Sınır: 100 vote 100 yorum














Jimin'den~

Düşünmek. Jungkook hayatımıza girdiğinden bu yana en büyük lanetimdi. Tek bir saniyem yoktu kafamda kendimle çelişmediğim.

Taehyung'un anksiyetesi yalan olmuştu artık. Onun kafasında şüphesiz milyon tane kaygı vardı. Ancak benim de ondan farklı bir yönüm kalmamış gibi hissediyordum.

Kafamda bir bina inşa etsem muhtemelen ya çatısı olmuyordu ya duvarları kağıttan oluyordu. Sağlam bina istiyorum. Başımıza yıkılmayacağını bildiğim çatı, arasında ısınacağım dört duvar, ayaklarım altından kaymayacak sağlam zemin istiyorum.

Fakat kurduğum hiçbir yapıt sağlam değildi. Bir şeyler eksik kalıyordu hep. Nasıl dolduracağımı biliyor muydum? Hayır. Sabahlara kadar düşünsem de cevabını, çaresini bulamadığım çok şey vardı.

Her şeyden evvel önceliğim masum olan bebekti.

En başa dönecek olursak. Bir mesajla dünyam alt üst olmuştu. Hiç ihtimal vermedim gözlerimle görmeme rağmen o mesajı. Belki arkadaşıdır dedim. Taehyung bana aşk ile bakarken onu başkasıyla el ele bile düşünemezdim.

Annem 'Her şeyin fazlası zarardır' dediğinde hep 'İyimserliğin fazlası neden zarar olsun ki?' diye karşıt bir soru sorardım. Cevabımı bir gün tecrübemle alacağımı demişti annem.

Hakketmeyecek kişilere toleransım fazla olmuştu. Hoşgörüm sui-istimal edildi. En başından Sun bana ilişki teklif ettiğinde nazikçe evli olduğumu demek yerine sertçe haddini bildirseydim kocamla kavgalarım olmazdı.

Taehyung zaten anksiyetenin getirisiyle sosyal fobiye sahipti. İnsanlarla muhatap olmaz, benim konuştuğum kişilere de karışmazdı. Ama daha Sun'ı gördüğü ilk defadan onunla konuşmamam için beni uyarmıştı. 'Sana farklı bakıyor. Hoşlanmadım ondan. Görüşme' dediğinde ilk büyük kavgamız zaten o vakit olmuştu.

İnatla Namjoon hyung için tolerans göstermemiz gerektiğini izah ettiğimde defalarca buna mecbur olmadığımızı söylemişti. Arayı bulmaya çalışırken her şeyi batırmıştım.

Haddini aşmıştı Sun. Hastalıklı gibi Taehyung'u öldürmeye çalışmıştı. Vücudu ağır uyuşukluk veren ilaçların alışılmışlığı olmasa on dakika direnemezdi.

O gün karşısına çıkan kişi tamamen bir tesadüftü. Jungkook'un yerine başkası da olabilirdi. Bir başkası olsa bu kadar tolerans gösterir miydim? Hayır.

Çünkü hiç kimsenin böyle masum gözlere sahip olduğunu düşünmüyorum.

Daha kapıyı açtığım ilk an yüzünde sinsi gülüşüyle elinde 'Çocuğunu taşıyorum'u bayrak yapıp gelmiş birisini görmeyi beklemiştim. Korku ve yaş dolu gözleri değil.

Aşık olduğum kişinin ihanetiyle -her ne kadar istemeden, iradesi dışında yapsa bile- yıkılmıştım. Ama ağlayarak hatırlamıyorum dediğinde inanmak için tek saniye şüphe etmedim.

Zaten Jungkook evden atılacağını, ancak bebeğini de doğurmak istediğini söylediğinde karşı çıkamazdım. Yıllardır baba olmayı hayal eden ben 'Hayır, eşimin bir başkasından çocuğu olmasını kabul etmiyorum' demeyi kendime yakıştırmadım. Hem Jungkook'un ilk tomurcuğuydu ve ikisi de masumdu.

Dediği gibi de sokağa atıldı. Zayıf bünyesiyle bir bebeği yalnız başına doğurması mümkün değildi. Gönlüm el vermezdi bir başına kalmasına. 22 yaşında olmasına rağmen dış dünyadan kopuk çocuktu. Ne zaman dışarı çıksak parlayan gözlerinden görüyorduk bunu. Ayrıca Taehyung ilk başlar bebeği inkar etse dahi sonradan ona bağlanacağını bilecek kadar iyi tanıyordum kocamı.

Blue or Red? VminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin