XXVI🤍

1.1K 165 202
                                    

Sınır: 130 vote, 180 yorum

Taehyung'dan~

Lanet bir baş ağrısıydı beni ağlatan. Jungkook'un dizlerine uzanmış, hıçkırıklarımı saklamadan içli içli ağlıyorum.

Kimi kandırıyorum?

Jungkook'u mu?

Başımı ovuyordu gözyaşlarıyla. Yalanıma kanıyormuş gibi yapıyordu ama kendisi de ağlıyordu. Peki o zaman kimi kandırıyorum?

Kendimi mi?

Evet. Zayıflamış bedenim, çökmüş psikolojimle iyi olduğumu söylüyorum. Şimdiyse başım ağrıdığı bahanesine sığınıp hıçkırarak ağlıyorum. Minik kızım uyanmasın diye sesimi bastırmaya çalışıyorum ama beceriksizim.

"Taehyung, çok ağrıyorsa Seokjin hyungu arayayım"

Konuşmaya mecalim yok. Sadece hayır anlamında kafamı salladım. Eğer Seokjin Jimin'i geri getirecekse arayabilirdi. Baş ağrıma en ağır doz ilaç bile etki edemez yoksa.

Benim ilacım Jimin'im. Jungkook'um, Meganta'm. Onları kaybetme korkusu öyle içimi sarmış ki. Kaygılar vücudumu bitirir hâle getirmişti.

Çok zor nefes alıyorum mesela. Bir iş yaptığımda kalbim hemen hızla çarpıyor, öleceğim izlenimini veriyordu. Artık son günler burnum kanamaya başlamıştı. Jungkook'un haberi yoktu en azından. Kanayacağını hissettiğimde hemen lavaboya koşuyorum.

Zaten yeterince üzgün. Gülümsese bile sürekli Jimin'in fotoğraflarına baktığını görüyordum. Açmayacağını, o hattın artık çalışmadığını bildiği hâlde çaldırıyor her gün.

Martın son haftasındayız. Jimin'siz bir ay. Aramadığı gün yok. Bu pes etmeyişi, umudu beni utandırıyordu. Böyle güçsüz oluşum, hemen çöküşüm bencilmişim gibi hissettiriyordu.

"Jungkook... Jimin ile olan odama git. Benim tarafımdaki komodinde hap var. Başım çatlıyor, getir lütfen"

Bir aydır yatağında yatmadığım o oda. Mavi'min parmak uçları değdi diye bozmaya kıyamadığım o yatak. İlk gün buram buram Jimin'im gibi kokan, artık silikleşen o oda.

Mavi'm olmadığı her gün kollarım arasına hapsedip uyuduğum kişi Jungkook'umdu. Tek başıma o yatakta uyursam eğer kalbim oracıkta patlar, ölürdüm.

"Bak diyorum arayayım hyungu. Onlar ağır ilaç, Jimin hyung hep dikkat ederdi kullanmaman için. Ama son vakitler sürekli alıyorsun o zehirleri"

Doktora yalvarmama rağmen yazdığı ilaçları kana susamışçasına alıyordum tüm gün. Ne kadar da acizce. Kontrolü kaybetmek yokuş aşağı yuvarlanmam için yetiyor.

Endişe. Gözyaşı. Acı. Saysam bitmez dahası. Canımı yakıyor güzeller güzeli eliyle yüzümü okşayıp gözyaşı dökmesi.

Hakketmiyorum ben. Tek bir incisini bile.

Ellerini uzanıp avuç içlerimle sardığımda dudağıma yaklaştırmak kalbimi titretmek için yetti. Ruhumu veriyordum sanki. Öyle yorgunum ki. Artık bitireceğim bunu.

Tek tek öpücük kondurdum parmaklarına. Başımı yasladığım dizlerde ona dönüp gülümsediğimde gözyaşlarım yalancı olduğumun kanıtıydı.

Soğuk su damlası şakağıma süzüldüğünde "Bugün Jungkook. Her şey bitecek. Yemin ederim ki, bugün acı çektiğimiz son gün olacak bebeğim. Bugün son kez o zehri alacağım" dedim fısıltıyla.

Korku ilmek ilmek işledi gözbebeklerine. Saçlarımı okşayan elleri durmuş, dediğimi ölçüyordu. Kaç kez yutkundu kim bilir. Konuşmak için çabaladığı defalarca açıp kapadığı dudaklarından belliydi.

Blue or Red? VminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin