Quarante-Cinq

5.2K 400 224
                                    

Aşkolar selam.

Biliyorsunuz ki normalde belkide 1 ay önce atacağım bölümü ahanda şimdi paylaşıyorum.

Bunun sebebini instada açıklamıştım ama burdan da söyleyeyim. Geçtiğimiz ayın başlarında nerdeyse bitirmek üzere olduğum bölümü kaydedip uygulamadan çıktım. Bir kaç gün sonra yazmak için girdiğimde onca binlerce yazdığım kelimelik bölüm yoktu. Uygulama bölümü kaydetmemiş. Sadece başlangıçta yazdığım 500 kelimleik kısım duruyordu sadaka bırakır gibi anxnmsms

Sonra çok sinirlendim ve bir süre yazmadım. Daha sonrasında akıllanığ farklı bir yere yazarak buraya geçirdim. Anca bitti bölüm.

Aslında daha da uzundu ama kısa kestim hemen paylaşabilmek adına.

Her neyse

Düzelices be babaa

Bölümü hatırlamayanlar önce ki bölümün son kısmını okuyup gelebilir. Çünkü bölüm bir öncekinin kaldığı yerden devam ediyor.

Şimdii

Herkese iyi okumalar <3

...

"Sanırım artık müdahale etmemiz gereken bir noktadayız."

Kulağıma eğilerek söylediği bu cümleyle adımlarım tekledi. Böyle bir şey söylemesini beklemiyordum elbette. Şaşkınlığın yüzümü alıkoyduğunu bilerek ona baktım. İfadem onu kısa bir süre güldürdü. Aldırmadım.

"Nasıl yani sen şimdi diyorsun ki-"

Lafımı tamamlayamadan yeniden konuştu. "Evet ben diyorum ki bir ufak ışık var" dedi. Ağzımı kocaman açıp ona baktım. O sıra kolunu omzuma attı. Şaşkınlığımı çaktırmamak için uğraşıp güç olsa da adımlarıma devam etmeye çalıştım. Cesur'a ayak uydurmak zorundaydım çünkü omzumu saran kolu sebebiyle onunla bir yürümem gerekmekteydi.

"İki dakika içerisinde ne gördün de şimdi böyle bir cümle kurup benim feleğimi şaşırtıyorsun" diye mırıldandım ses tonuma dahi yansıyan şaşkınlığımla. Kesik kahkahasını duydum kısaca.

"Bunu sonra konuşacağız, şimdi hiçbir şey çaktırma ve bana ayak uydur" deyip bakışlarını önünden çekip bana çevirdi. Ve ekledi. "Her anlamda."

İmalı cümlesinin ardından en nihayetinde masaya ulaşmıştık. Ayağa kalkmış vaziyette bizi bekleyen, yüzüne samimi bir gülüş yerleştirmiş olan Erda'ya baktım. İlgimi onda tutmaya çalışıp az önce Cesur'un atıp kaçtığı bombayı unutmaya çalıştım.

"Erda'cığım..."

Harfleri uzata uzata konuşan ve kollarını iki yana doğru kaldırıp kendince içten bir karşılama yapmaya çalışan kişi Baran'dan başkası değildi. Havada ki ellerinden biri bizi gösterirken "sana bahsettiğim arkadaşlarım geldi" diye ekledi.

Hemen yanında bulunan Ceren'in elini tutup boşta kalan eliyle de onu işaret etti. "Bu bahsettiğim kız arkadaşım, Ceren." Tanıtımından sonra Erda, hala yüzünde tuttuğu samimi gülüşüyle Ceren'e yönelip elini uzattı. Kısaca el sıkışırlarken kendini tanıtmıştı.

"Memnun oldum, Erda ben."

Baran'ın sonra ki hamlesi Kaan ve Cesur'u işaret etmek olmuştu. "Benimkileri hatırlıyorsundur zaten" diye kısaca konuştuğumda Erda önce Cesur'a ardından Kaan'a baktı.

"Hatırlamaz mıyım" diye mırıldanırken onlara da el uzatmıştı. Kaan kendine doğru gelen eli görünce bir kaç saniye öylece baktı. Gözleri elinden çocuğun suratına doğru çıktı. Yüzünde ki ifadeye bir kılıf uydurmaya çalışsam da hayır, apaçık belliydi. Rahatsız olduğu ortadaydı. Hatta ifadesi 'senden hiç haz etmiyorum' diye bağırıyor desem yeriydi.

Narkotik || Yarı Texting (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin