cinquante-deux

2.1K 235 267
                                    


Herkese merhaba arkadaşlar.

Öncelikle bölüme başlamadan ufak bir reklam arası yapmak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde yeni bir kurgu yayınladım. Henüz daha 10 bölümcük olan Bil İstedim isimli kurgumu henüz duymayanınız kaldıysa profilimden bulabilir. Yine nahoş bir kurguyla güzel bir texting konulu kitap. Yeni olduğu için hepinizden bol bol destek bekliyorum.

İkinci konumuz Narkotik. Herkesin aklında bir soru var. O da kitap ne zaman final verecek. Şu anlık tahmini bir bölüm sayısı veremem ama finalin uzak olmadığını söyleyebilirim. Bu bölümden sonra Cesur'un beyninin içine gireceğiz. Aslında hepiniz çok iyi tanıdığınızı düşündüğünüz Cesur'u çok daha iyi anlayacaksınız ve tanıyacaksınız.

Kitabın finalini tahmin edebilenler var mı? Cevaplarınızı bekliyorum, tahminlerinizi de.

Şimdi bölüme geçebiliriz.

Medyada ki şarkıyı açmanız gereken yeri belirttim. Hepinizi çok öptüm.

Bol bol yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayınız. Yorumlarınız benim için çok kıymetli.

İyi okumalar.

Bir hafta sonra

"Haber var mı?"

Aramayı yanıtladığı gibi bu soruyu sormuştu Kaan.
Telaşla bir cevap beklerken aynı hızla "buldum buldum" demişti telefonun diğer ucundaki Baran.

"LevaRosa'daymış."

Kaan eline arabasının kontağına atarken "tamam ben geliyorum hemen" dediği esnada "ben yoldayım" diye bildirdi Baran. Anlaşıp görüşmeyi kapattıklarında hızla gaza köklendi Kaan. Arabasını park ettiği yerden çıkarıp yol koyuldu.

Neydi bu telaşe? Neydi bu endişe?

Tabi ki de Cesur.

Günlerdir Cesur'u takip etmekle geçiyordu günleri. Hem Kaan'ın hem Baran'ın. Çünkü kontrolden çıkmış bir Cesur'u tamamen yoldan çıkmaması için bunu yapmaları gerekiyordu. Cesur fena halde dağıtmıştı. Hem dağılmış hem dağıtmış.

O gün Rüya ile o odadan çıktıklarından beri ona ulaşmak eskisinden de zor olmuştu. Bir anda anlamadan 3/4 ay öncesine dönmüş gibi hissediyordu Kaan.

Cesur'un ortadan kaybolmaları, onu bulmak için bazen sokak sokak dolaşmaları, bulduklarında Cesur'un berbat bir halde olması, uyuşturucuya yeniden dört elle sarılmış gibi ayık gezmemesi...

En kötüsüde buydu ya işte. Gerçekten aylar öncesine dönmüştü. Son zamanlarda neredeyse on gündür hiçbir şey içmemişken o gün Pub'lic'ten çıkıp eve gittiği gibi yoklukta hissetmeye başlamıştı kendini.

Dayanmaya çalışmıştı, hatta zorlamıştı bile içmemek için. Ama gecenin ortasında evden ne ara çıktığını Melih'i nasıl ve nerede bulduğunu bile bilmiyordu. İlk o gece içmişti. Ve o gecenin ardı gelmişti.

Berbat bir haldeydi. Kayışı koparmıştı. Kaan ve Baran'da onu bir kez daha kaybetmemek için elinden geleni yapıyorlardı işte.

Oldukça hızlı bir şekilde arabayı kullanan Kaan yoldan geçen diğer araçların neredeyse hepsinden bir uyarı kornası yese bile durmadı. Hızını kesmeden Baran'ın söylediği mekanın önüne gelirken adeta bir yarıştaymış gibi sürüyordu. O sırada telefonu çalmaya başladı. Aramayı yanıtlayıp arabasına bağlı olan telefondan rahatça konuşmaya başladı.

"Efendim Behice teyze?"

Arayan yaşlı kadın telaşlı ve endişeli sesiyle "Kaan bir haber var mı oğlum aramadın öldüm burada meraktan" diye sordu hızla. O da Kaan'dan farklı değildi. O da son zamanlarda ki gelişimin farkındaydı. Ve kazanılan bu gelişimin bir anda geri dönüşünü de gayet farketmiş korku ve endişe içindeydi.

Narkotik || Yarı Texting (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin