(Medya: Hamza Çakır)
×××××
"Deha ne diyosun sen?"
"Ya ama..."
"Ama falan yok bu konuda, kendin otur düşün, ölçuyomusun tartıyomusun napıyosan yap orası beni hiç ilgilendirmiyor." Dedi ve koltuğa geri yaslandı. "Ya anlamıyorum ben seni Deha gerçekten."
"Ya demeyin şöyle."
Hamza yaslandığı koltuktan kalkıp ayaklandı ve hemen karşımda durdu. "Ne demeyelim Deha?" Diye sordu üzerime eğilerek. "Konuştuğunun yada dediğinin farkındasındır umarım, peki Yiğit buna ne dedi? Bahse varımki kabul etmedi."
Evet kabul etmedi.
Kaşlarını çatarak bana bakarken cevap istediği belliydi. "Hayır," dedim kafamı eğip. "Kabul etmedi."
"Şaşırmadım, akıllı adam." Dediğinde resmen beni gerizekalı yerine koyduğunu fark ettim.
Bir anlık kararla Hamzayı itekleyip kendimden uzaklaştırdım, ayağa kalkıp gururlu kız moduna büründüm. "Peki o zaman," dedim ceketimi giyerken. "Madem dediklerimi saçma buluyorsunuz, bende beni ciddiye alan başka birilerini bulurum," diyerek kapıya yöneldim, Hamzada peşimden geliyordu tabiki. "Elimi sallasam ellisi sonuçta."
Tam kakpınım yanında durduğumda arkamda gürleyen adam ile duraksadım. "Deha!" Adımı söylerkenki sesi düzdü fakat yankılanışı titrek geliyordu resmen. "Nereye gidiyorsun? Ne demek elimi sallasam ellisi?"
Arkamı döndüm, ondan her ne kadar korksamda diyeceklerimi yutamazdım. Arkamı döndüğüm gördüğüm yüz hatları ile irkildim, fazla kızmıştı. "Öyle," diyebildim sadece, cümleyi toparlamaya çalışıyordum. "Seni zaten isteyen çook kişi var, banada benziyorlar, benim gibide davranıyor bazıları. Sende açıkta kalmazsın."
Ben cümlemi bitirir bitirmez Hamzanın sert tutuşu ile karşı karşıya geldim, kolumdan tuttuğu gibi duvara çarptı vücudumu. Sızlayan bedenim ile agzımdan acı dolu küçük bir inilti kaçtı. O ise umursamayıp çenemden tutarak ona bakmamı sağladı.
"Bak Deha, ben senin kaprislerini çekemem. İşimi gücümü bırakıp seninle uğraşamam, ama sen bunu istiyorsun herhalde, bilmiyorum," derken sinirle çıkan sözleri teker teker suratıma çarptı. "Koşturtma beni peşinden, seni seviyorum ama böyle yapmana izin veremem. Ya beni seç yada hiçbirşeyi."
Zorlukla konuştum. "Hiçbirşeyi?"
"Anladın bence," derken tutuşu sıklaştı. "Beni seçmezsen hiçbirşeyi seçemezsin Deha, izin vermem. Bağlarım seni bu eve, öldürürüm seni ama asla başka kimseye kayamazsın benden başka bundan sonra." Dedikten sonra çenemi bıraktı sertçe.
"Korkuyorum senden." Kafamı eğip fısıldadım. Bana tekrar bir bakış attığında tekrar korku saldı içimi.
Onu asla bu şekilde sinirli bir şekilde görmemiştim, ilk ayrılılığımızda böyle değildi, hatta kızmamıştı bile. Onunlayken sert kişiliğini unutup çocuk gibi davranıyordum fakat şimdi...
"Gitme biryere," dedi dişlerinin arasından. "Bekle sadece." Dedikten sonra ise gitti.
Olduğum yerde kaldım, arkasından bakakaldım. Merdivenlerden hızla çıktığında hâlâ daha yerimden kıpırdayamamıştım. En sonunda birşeyleri idrak edince cebimdeki telefonu çıkarttım, rehbere girip ihtiyacım olan kişiyi tuşladım.
"Alo, efendim bebeğim?"
"Yiğit," dedim titrek bir ses ile. "Yiğit... alır mısın beni, lütfen?"
Telefonun arkasındaki adamın nefesleri düzensizleşmeye başladı. "Deha nerdesin sen?"
"Hamzanın evindeyim, lütfen... lütfen gelip al beni." Sesim çok kötü çıkıyordu ve bende bunu duyabiliyordum. Yiğit durumumu anlayıp çok sorgulamadan 5 dakikaya geleceğini söyleyip kapatmıştı.
Yavaş adımlarla içeriye ilerledim, koltuğa kuruldum ve dizlerimi kendime çekip beklemeye başladım. Birkaç dakika geçmişti ki merdivenlerden gelen ses ile kafamı sese çevirdim, merdivenlerden hızla inen adamı görünce aniden önüme dönüp tepkisiz kalmaya devam ettim. Yanıma gelmedi, yanımdan geçip mutfağa adımladı, bir bardağa su koydu ve adaya yaslanarak yavaş yavaş bardaktaki suyu içmeye başladı. Göğüsünun inip kalktığını fark edince nefeslerinin düzensiz olduğunu fark ettim. Onu dikizlemeyi bırakıp tekrar önüme döndüm, ona bakmaya bile korkar olmuştum.
"Deha," diye seslenince irkildim, korkuyla açıldı gözlerim. Dönüpte ona bakamadım. "Koruyucu meleğini mi çağırdın?" Derken yanıma doğru adımladı. Dibimde bitince hâlâ ona bakma cesareti bile yoktu üzerimde. "Korkuyor musun benden?" Derken kalbim sanırsızca çarpıp duruyordu. Zil sesini işttiğimizde aniden bağırdı, "Cevap versene!"
Kafamı salladım. "Ne o zaman? Korkutuyorum ben seni, dimi? Ben senin için uğraşırken yaptığına bak." Üzerime düşen gölgesi geri çekilince derin bir nefes aldım. "Git hadi, bak bekliyor seni," dediği anda tekrar zil çaldı. "Bak çalıyor kapıyı hadi gitsene." Sesi daha sertti bu sefer.
Ona baktığımda iç çekti. "Git Deha," dedi beklediğimden daha sakin çıkan sesi ile. "Hadi."
Ayaklandığımda bana bakmdı bile, hızlı adımlarla kapıya ilerledim. Kapıyı açtığım an Yiğit sardı kollarını bedenime, zorda olsa çok birşey demeyerek evden çıkarttım onu.
Gözlerinde kaybolduğum adam bu sefer ciddi manada beni kaybedecekti, ve ben şu an ondan ciddi anlamda korkuyordum.
🍷🍺🍷🍺🍷
Ohhhooo napmisim ben
Valla son bölümler dikkat edin
Yani o yüzden bu kaoslar yoksa yapmazdim
Neyse alisin kiz
Ama sonu hala supruzlu
Aniden koth bisdyde yapabilirim hic beklenmedik anda guzel biseyde firlatabilirim bilmiyorum
Neyse kendinize cicili bicili bakin optum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Kadehi -Gay / BxBxB
Teen FictionDeha: SERAFETTIN BOSANMAK ISTIYOSAN BOSAN BENIM NAFAKAMI TAZMINATIMI VER SEN YOLUNA BEN YOLUMA Yiğit: Deha ne diyosun? Hamza: İstediğini yapmadık diye yapıyor. Hamza: Tripli kendi aklınca. ________________ Bu kurgu bir öğertmen kurgusudur, içinde sm...