Deha: SERAFETTIN BOSANMAK ISTIYOSAN BOSAN BENIM NAFAKAMI TAZMINATIMI VER SEN YOLUNA BEN YOLUMA
Yiğit: Deha ne diyosun?
Hamza: İstediğini yapmadık diye yapıyor.
Hamza: Tripli kendi aklınca.
________________
Bu kurgu bir öğertmen kurgusudur, içinde sm...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Medya: Hamza Çakır.)
×××××××××××
"En son ne dedim ben, Deha?" Yine o klas soru. Ne vardı yani Almanca dersinde Fransızca çalışıyorsam?
"Dinlemiyordum valla hocam." Ne kadar açık sözlüsün Deha ya.
"Dinle o zaman Deha! Sözlünün ne kadar düşük olduğunu hatırlatırım." Dediğine göz devirip önümdeki defteri kapattım.
Yanımdaki Ceyline döndüm. "Bu adamı öldürüp kanını kadehe boşaltmak istiyorum!"
Ceylin kıkırdadı. "Kan kadehi yani?"
"Aynen öyle." Dedim somurtarak.
___________
Ders bitti ve bizde direkt olarak öğle arasına çıktık. Bu sefer bahçede evde kalmışlar gibi oturmak yerine kahve içmeye falan gidelim dedik. Dört kahveye 225 kağıt döktükten sonra dışarıya çıktık.
"Lan biz enayiyiz ya." Dedi Deniz kahvesine ufaktan bir bakış atarak. "Aynısını yapardım nescafeyle ben bunun."
Sırıttım. "Valla böyle yeteneklerin asa gösterebilirsin kardeşim."
Milas Denizin sırtını sıvazladı. "Sakin ol ağlama annem ağlama," dedikten sonra bize döndü. Sesini alçaltarak, "gariban ne yapsın köyde bütün gün ekinleri güdüyor, burada kahveye bu kadar para verince içi gidiyor." Hüseyin sözünü bitirdikten sonra Deniz boşluğuna dirsek attı. Hüseyin Denizin atağından kaçtıktan sonra ona dil çıkarttı.
Arkada kalan Adin'e baktım, endişeyle telefona bakıyordu. Diğer ikisi ilerden yürürken Adin'in yanıma gelmesini bekledim. Yanıma yaklaştığında telefonumu cebime atıp kolumu omzuna doladım.
"N'oldu lan niye suratın asık?" Birşey demedi sadece omuz silkti. "Lan söylesene."
"Hamza hoca varya," eee aga? "Bu gün çok fazla bağırmadı mı sence?" Ona anlamadığımı belli eden bir bakış attım. "Yani bana çok bağırdı.
"E normal kardeşim, o hep bağırıyor."
Adin gözlerini kaçırdı, yanakları kızardı. "Bilmiyorum, bu gün öyle yüzüme yüzüme bağırınca bi' kötü oldum." Lan?
Ulan!
Aklımdan geçenler umarım doğru değildir.
Ulan Hamza ulan hamza! Nasıl bağlıyorsun insanları kendine.
"Aga sadede gelsen diyorum?" Dedim sert sesimle. "Çünkü onun o şekilde herkese bağırdığını biliyoruz."
"Ya aga ne biliyim işte," tekrar kaçırdı gözlerini. Emindim bu sefer.
"Lan ciddi misin?" Dedim inanamayarak. Bana sadece kafasını salladığında vücudumu bir sıcaklık sardı.
