Deha: SERAFETTIN BOSANMAK ISTIYOSAN BOSAN BENIM NAFAKAMI TAZMINATIMI VER SEN YOLUNA BEN YOLUMA
Yiğit: Deha ne diyosun?
Hamza: İstediğini yapmadık diye yapıyor.
Hamza: Tripli kendi aklınca.
________________
Bu kurgu bir öğertmen kurgusudur, içinde sm...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
×××××××
Kafamı sıraya yasladım. Sınav haftası ne demek ders boş ya? Kardeşim bizde hastalanıyoruz ama not almak için geliyoruz bu hocalar neden gelmiyor anlamadım gitti bir türlü.
Kafam hâlâ sıraya yaslıyken çevirip yanımdaki kıza döndüm. Resim çiziyordu.
"Dik dik bakma bana Deha." Dedi kalemini bile kaldırmazken.
"Canım sıkılıyor," diyerek ofladım ve kafamı kaldırdım. "Sen ne zevk alıyorsun şu çizik atmaktan ya."
Ceylin kafama vurup çizimine geri dönünce bende ofladım ve öğretmenler masasındaki adama baktım.
Gözlüğünün çerçeveleriyle oynuyor, bir yandan da telefonuyla ilgileniyordu. Kafamı eğip onu izlemeye başladım. Siyah saçlarını her ne kadar geriye atsada tekrar önüne geliyordu ve tekrar tekrar uğraşıp duruyordu.
Bir süre ona odaklanıp her hareketini- nefes alış verişine kadar izledikten sonra odağım onun bana bakmasıyla dağıldı. Onu izlediğimi fark edince çatılmış kaşlarını düzeltti ve yüzü yumuşarken tek gözünü kırptı.
Ellerimle ağzımı kapatarak sadece onun görebileceği bir şekilde seni seviyorum diyerek fısıldadım. Dudaklarımı okuyunca gülümseyip kocaman kocaman sırıttı.
Zil çaldığında herkes ayaklanırken oda ayağa kalkınca hemen yanına üşüştüm.
"Ee hocam şey çıkışta bir işiniz yoksa benim şu proje şeyini halletsek mi?"
"Nedir bu "şey" sevgisi Kurt, normal konuşamıyor musun sen?" Dedi alayla.
Gülümseyerek sırtımı sıvazladı. Gülüşü içimi ısıttı, bir mehtabı izler gibi izledim birkaç saniyelik gülüşünü. Tek eliyle kitapları tutarken diğer eliylede yanağımdan makas aldı. Eğildi ve kulağıma fısıldadı.
"Benim bebeğim babacığını özlediyse bana söz düşmez, onu eğlendirmek benim en mühim görevim."
Fısıldayışı kulaklarımdan akarken vücüdum ürpermişti. İçime inen, dudaklarından akan fısıldayışı kalbimin atışını tetikledi, kasılıp geri çekildim. Nefesini boynumda hissetmek hoştu fakat şu an burada kendimi tutamazdım.
"Kulağıma fısıldama," diyerek çekildim geriye. "Hoşuma gitmiyor."
"Hoşuna gittiğini biliyorum Deha, yeri ve zamanı değil diyerek çeviriyorum." Arkasını döndü ve sınıftan çıktı.
O gidince yanıma gelen ikiliye döndürdüm bedenimi.
"Ne dedi yine?" Diye sordu Hüseyin kollarını birleştirerek. "Neden sinirli yavru kedilere benziyorsun?"
Dediği şey ile çatılmış kaşlarımı düzelttim.
"Hiç."
××××××
Üstümdeki formayı çıkartıp bir kenara attım. Terlemiştim ve leş gibiydim, Yiğitin evi zaten uzaktı ve araba mesafeli yolu koşarak gelmiştim. Amaç neydi? Yiğiti koşturmak. O ne yaptı? Koşar adımlarla yürüyerek bana yetişti.
Rezil olmamak için yavaş koşmuştum ama yinede yakalayamayacağını düşünüyordum. Unuttuğum tek şey onun tek adımının benim iki adımım olduğuydu.
"Nefes nefese kaldık bakıyorum?" Alay eder sesi sırıtışı ile birleşince iyice delirdim.
"Yiğit git şurdan ama!" Dedim saçlarımı geriye atarken. "Zaten yorulmuşum şuna bak giyecek birşeyim bile yok, duş almam gerekiyor!"
Yanıma yaklaştı, sertçe çenemden tutup dudaklarıma kapandı. Eli belime gitmeden önce karşılık vermeyecektim fakat o kararımı değiştirmişti. Belimden çekip bedenimi vücuduna yasladı. Terli göğsüm beyaz tişörtüne yapıştı. Ona yetişmeye çalıştım fakat başaramadım, dili ağzımda hakimiyet sağlarken nefes almakta zorlanıyordum. Burnumdan nefes almaya çalıştıkça ağzı ağzımla dahada birleşiyordu. Salyası ağzıma dolunca yutkundum, dilinin ağzımda yaydığı sıcaklık bedenimi mest etti. Elleri kalçalarıma yerleşti. Alnını alnıma yaslayarak dudaklarımdan ayrıldı, ikimizin ağzından çıkıp birleşen salyalarımız ikimizin dudaklarından tutunarak bir yol oluşturmuştu.
Dudakları ağzımdan uzaklaşarak boynuma indi, dilini ateşle eş değer tenime bastırınca verdiği ıslaklık hissi ile irkildim.
"Yiğit," diyerek fısıldadım. "Yapma."
"Yapmamı istediğini biliyorum bebeğim," dedi fısıldarken, tenime dokunan fısıldısı içimi ürpertmişti. "Şu an burada sana sahip olacağım, hemde o kadar sert ki hayatında asla bu kadar ağlamamış olacaksın. Seni korkutmak için söylemiyorum, sadece uyarıyorum."
"Bu uyarıyı ciddiye mi almalıyım?"
"Aldırtırım," dedi geri çekilip gözlerime bakarak. "Almanı sağlayacağım."
🍷🍺🍷🍺🍷
Oh oh oh cok guel yerde bitirdim
Cok kısa oldu kitap bitmeden şu işini halledeyim eğer istekleriniz varsa yazabilirsiniz esinlenerek kitaba geçirmeye calısırım
Opuyorum bol bol opucukler kendinize cici bakin bebeklerim💞
