Selam bebişkolarım! Umarım gününüz güzel geçiyordur. Yeni bölüm ile karşınızdayım! Biraz geç oldu biliyorum... Motivasyonumu yükseltecek değeri göremediğimden hızlı hızlı yazmak gelmiyor içimden :(
Kitap hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum. Sevebildiniz mi? Yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın lütfen. Motivasyonumu arttırmak için çok etkili oluyor çünkü...
O halde bölüme geçelim! Keyifli okumalar dilerim şimdiden!
Bölüm Şarkısı: Hozier – Like Real People Do
_______
Şömineden çıkan alevler, kalbimi ısıtmak için yetersiz kalıyorlardı. Alevlerin çevresinde dönüp duran kıvılcımlar, beni içine çekiyordu. Odak noktam ateşin kudreti olmuştu. Yanıp kül olmanızı sağlayacak kadar büyüktü kudreti. Küllerini etrafına saçarken o yeniden doğmak için adım atıyordu.
Küllerinden doğan Anka kuşu.
Küllerinden doğan katil.
Gök gürültüsü kesilmişti fakat yağmur, damlalarını camlara vurmaktan vazgeçmemişti. Her ne kadar deli gibi ıslanıp hasta olacağımızı bilsem de Morpheus ve Efdal'ı aramaya çıkmak zorundaydık. Bir şeye zorunlu olmak, sizi o şeye itmek için fazlasıyla yeterli bir sebeptir. Yapmak isteyin veya istemeyin. Zorundasınız. Başka seçeneğiniz yok. Çareler tükenmez derler oysa.
Doğru, çareler tükenmez eğer siz izin vermediğiniz sürece.
Nereden başlamamız gerekiyordu peki? Nereleri arayacaktık? Tamam, elimizde iki tane araç bulunuyordu ama siz gideceğiniz yolu bilmeden, o yolculuğa nasıl ilk adımı atacaktınız? Bunun için ise, kendi yolunuzu kendiniz çizmek durumunda kalıyordunuz. Fırsatlar önümüze sunulmuşken biz, o fırsatları göz ardı edemezdik.
Göz ardı edip imkanlarımızı rafa kaldırırsak, işte o zaman aptal bizler olurduk.
Her şey için bir yol, bir seçenek vardır.
Zaman zaman olmadığını düşünsek bile kendi yollarımızı kendimiz çizemez miydik? Çizebilirdik elbet.
Athena'nın saçlarını okşadım bana sarıldığı süre boyunca. Onu ilk defa bu kadar hassas ve yıpranmış görmüştüm. Bazen insanın kendisini koy vermesi çok normaldi. Gerekliydi hatta. Her zaman güçlü durmaya çalışarak içinizde kopan fırtınaları kim sakinleştirecekti? Biz, kendimiz, başkalarından yardım almayarak kimseye ihtiyaç duymadan halletmeliydik. Ortaya da serebilirdik yangınlarımızı, başkasının hakkımızda ne düşüneceğini umursamadan.
Veya tek başımıza kaldığımızda içimizdekileri dökerdik tüm çıplaklığı ile. Tercih bizimdi. Lakin, tercihlerimizi verirken arkasından pişmanlık duygusunu barındırmamalıydık.
Olabilirdi. Biz de insanız sonuçta. Her şeyimiz dört dörtlük olamazdı ya.
Athena kızarmış gözleri ve burnu ile bana bakıyordu. Ya benden bir atak bekliyordu ya da Morpheus'dan sonra güvenebileceğini umduğu tek kişi bendim. Onu boşa çıkarmak istemiyordum. Hayal kırıklığı ve pişmanlık ile oturup beklememesi gerekiyordu. Morpheus ve Efdal için bende çok endişelenmiştim.
Yerimden kalktım ve kapıya yöneldim. "Kim benimle?" diye sorduğumda Athena ne yaptığımı çoktan anlamışçasına ayağa fırlamıştı. "Bunu sormuş olduğuna inanamıyorum," dedi gülümsemeye çalışarak. Her şey için geç olmadan hareket etmeliydik.
Ares olduğu yerde uyuklarken yolumu değiştirdim, yanına gidip omzuna dokundum. "Ares, Morpheus ve Efdal'ın nerede olabileceğine dair bir fikrin yok mu gerçekten?" Sorum karşısında huzursuzca gözlerini araladı. "Nerede olduklarından emin değilim, fakat buraya yakın olduklarını biliyorum," dedi uzandığı yerden doğrulup ayağa kalkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLERİN DOĞUŞU - EPOCHAL (1. KİTAP)
FantasíaKİTABIN GİRİŞ KISMINDAN: Epochal efsanesine göre, anneler ve babalar doğacak olan çocuklarına tanrı ve tanrıça isimlerini verirse çocuklar kısmen onların güçlerine sahip olurlar. Efsaneye inanan birçok insan olduğu gibi inanmayanların sayısı da epey...