9.BÖLÜM: "ANLAŞMA"

26 7 4
                                    

Yeni bölüme hoşgeldiniz. Bu bölümde beklenen an geldi. Bir gerçeği öğreneceksiniz ki bunu aslında biliyorsunuz. Kitaptaki karakterlerim öğrenecek desem daha doğru olur :)

Umarım bölümü okurken büyük bir zevk alırsınız! Ben yazarken kendimi hem çok iyi hem de bir garip hissediyorum:')

Tekrar ve tekrar söylediğim gibi lütfen oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın. Düşünceleriniz benim için çok değerli.

Keyifli okumalar diliyorum!

Bölüm Şarkısı: Ruelle – War Of Hearts

________


Morpheus ile olan konuşmamızdan sonra biraz bekleyip salona geçmeye karar vermiştik. Konuşmamız sırasında Morpheus, bana gördüğü kâbuslardan ötürü sol kaşının dibinde duran yara izinin sızlamaya başladığından bahsetmişti. Yara izinin hâlâ sızlıyor olması enteresan gelmişti çünkü bildiğim kadarıyla iz, çok önceden oluşmuştu. Oluşan yara izinin nedenini anlatmış mıydı, hatırlamıyordum ancak yine de ne olur ne olmaz diye sormamıştım.

Hemen ardından konuyu değiştirmişti, bende üstüne düşmemiştim. Aşağıya geçmeden önce, Morpheus sakinleşmek için biraz zamana ihtiyacı olduğundan bahsetmişti ve bende onu yalnız bırakmak istemediğim için yanında kalmıştım. Baş başa kaldığımız o süre zarfında biz onun kâbusunu detaylı bir şekilde düşünüp dururken aşağıda yemekler hazırlanmış olmalıydı çünkü yemek kokuları yukarıya kadar ulaşmıştı.

Yemek için bize seslenmişlerdi ve Athena bizzat kendisi yanımıza gelerek çağırmıştı. Çaktırmadan bana Morpheus'un sorununun ne olduğunu ve neden özellikle benimle konuşmak istediğini sormuştu. Ona bir söz verdiğim için Athena'yı pembe yalanlarla geçiştirmiştim. Daha fazla üstüme gelmemesini ummuştum ki Athena da amacımı anlayarak ondan kaçmama izin vermişti.

Hep birlikte aşağıya inmeden önce Morpheus yeniden her şeyin aramızda kalması için beni uyarma gereği duymuştu. Athena o sırada kapının eşiğinde olduğundan bizi duymamıştı ya da ben öyle olduğunu sanmıştım. Kimse kimseye tam olarak güvenmiyordu, ancak bir yerden sonra güvenmekten başka bir seçeneğiniz kalmıyordu.

Güven direkt oluşan bir şey değildi, kazanılması gerekiyordu. Morpheus'a da bana güvenebileceğini kanıtlamak istiyordum, bu yüzden sesimi çıkartmadım. Özellikle de Athena'ya karşı dikkatli oluyordum çünkü üstüne basa basa arkadaşının ismini vurgulamıştı.

Herkes kurt gibi aç olduğundan salona geçer geçmez hepimiz yemeklerimizi hızlıca bitirmiştik ve şaraplarımızı yudumlamaya geçmiştik. Yapılan her bir yemek çok lezzetliydi ve özenle hazırlanmıştı, ondan yana hiçbir sıkıntı yoktu fakat elimiz kolumuz bağlı bir halde hayatımıza devam etmeye zorlanırken ziyafet çekmek bencillik gibi geliyordu.

Ya da ben fazla abartıyordum.

İçim içimi kemiriyordu. Çoğu şeyi kafama takıyordum ve bir yerden sonra onca yükün karşısında başım ağrımaya başlıyordu.

Başta Athena olmak üzere -tekrar sormuştu- birkaç kişi daha meraklarına yenik düşerek Morpheus ile ne konuştuğumuzu sormuştu. Aşağıya inmeden önce Morpheus beni iki kere tembihlediği için sözüne uyarak tek kelime dâhi etmemiştim. Athena'ya yaptığım gibi basit, üstü kapalı açıklamalar yapmıştım fakat kimse yutmamıştı. İnatla sormaya devam ederek gerçeği duymak istemişlerdi ama bir yerden sonra onlarda ısrar etmekten sıkılmışlardı.

Aralarından sadece Athena bir iki kez bana göz kırpıp bilgi almak istediğini açıkça gösterse de istediğini ona vermemiştim. Normal şartlarda düşüncelerimizden ne konuştuğumuzu anlaması gerekirdi ama söz konusu Morpheus olunca gücü ona karşı işlemiyordu. Güçlerimize gelecek olursak, değişiklikler ve aksaklıklar yaşayabiliyorduk. Tam olarak neye göre oluyordu bilmiyordum ama yalan yok, bazen işime geldiği oluyordu.

KÜLLERİN DOĞUŞU - EPOCHAL (1. KİTAP) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin