Selam. Ben geldim :) Umarım bir yere gitmemişsinizdir... Yeni bölüm biraz geç geldi, farkındayım ancak doğru düzgün okunma, yorum ve beğeni gelmeyince pek fazla içimden gelmiyor bölüm atmak... :(
Ama bu demek değil ki kitabı bırakıyorum. Son gaz kitabı yazmaya devam ediyorum ve edeceğim. Zaten az bir bölüm kaldı :') İlk kitap tamamlandıktan sonra ikinci kitap için bir süre ara vereceğim. Başka kurgularım var, onları yazmaya başlayacağım.
Hepinizi seviyorum. Lütfen ama lütfen bölümü beğenmeyi ve yorum bırakmayı unutmayın.
Keyifli okumalar dilerim!
Bölüm Şarkısı: : IsakDanielson- Broken
____________
Küçükken babam bana kötü bir olayla karşı karşıya kaldığımda gözlerimi kapatıp derin nefesler almamı, içimden 10'a kadar saymamı ve beni mutlu eden şeyleri düşünmemi söylerdi. Bana iyi geleceğini, her şeyin üstesinden gelebileceğimi ve her kötü olayın arkasında beni bekleyen harika bir şeyin olduğuna inandırırdı.
Olacak şeyin ne olduğunu söylemezdi, sadece harika derdi ve bende her defasında onun bana bu söylediklerini düşünürdüm. Uzun zamandır düşünmemiştim çünkü çok fazla şey olmuştu ve hangi birinde gözlerimi kapatarak babamın benden istediğini uygulayacağımı bilememiştim. Şimdi ise, Hermes ve ekibi -ekip demek beni güldürüyor- kamp alanına gelmişlerdi ve ben, babamın bana söylediği o şeyi yapıyordum.
Gözlerim kapalıydı.
Babamın bana söylediğinin aksine ben, bir rüyanın içerisinde olmayı diliyordum.
Ya da bir kâbus da olabilirdi, bunun bir önemi yoktu. Yeter ki gözlerimi tekrar açtığımda evimde, sıcacık yatağımda ailemle birlikte olabilseydim ancak biliyordum ki, bu hayal artık son bulmuştu.
Trivia'nın cümlesini sanki tekrar tekrar duyuyordum; kulaklarımı dolduruyor ve zihnimin içinde yer ediniyordu. Kırmızı gözleri ise bir an bile gözümün önünden gitmiyordu. Buradaydılar. Kanlı canlı bir halde bizim bulunduğumuz yere gelmişlerdi. Halbuki bunu yapamazlardı; Poseidon bize bu şekilde söylemişti. Peki ya nasıl girmişlerdi içeriye?
"Sizi tekrardan görmek büyük bir şeref, minik fareler," demişti Trivia. Her zamanki acımasızlığıyla bizimle alay etmişti. Şimdi her şey yeniden canlanıyor, zihnimin en derinlerinde hayat buluyordu. Trivia ve Venüs en başından beri Hermes'i tanıyorlardı çünkü Deha'yı almak için geldikleri zaman bunu kendi ağızlarıyla dile getirmişlerdi. Bu nedenle Hermes'in gelirken yanında o iki şeytanı getirmiş olmasına şaşırmamıştım.
Tek şaşırdığım insan Ares idi. Çünkü kabullenmek istemiyordum, Ares'in bunca zaman bize ihanet ettiği gerçeğini sindiremiyordum. Vazgeçmek istediyse de onu benimle tehdit etmişlerdi. Bir tehdit karşısında bizimle karşı karşıya kalmayı tercih etmişti. Evet, bu bir tercihti aslında. Ya bana zarar gelecekti ki geldiği de oldu, ya da bize karşı savaşacak, baş kaldıracaktı.
Bana zarar gelmesin diye bana, bizlere ihanet etmeyi seçmişti. Doğru bir seçim olmadığını hepimiz biliyorduk aslında ama kimse bu konu hakkında çok konuşmamıştı.
Tekrardan o iki şeytana gelecek olursam, Hermes'e "Seni yeniden görmek güzeldi Hermes," demişlerdi. Anılar bir bir su yüzüne çıkıyor, kendisini hatırlatıyordu. Lakin hatırlamak istediklerim bunlar değildi; güzel anılarımı hatırlamayı diliyordum. Babamın da dediği gibi gelecek olan harika şeyleri imgelemek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLERİN DOĞUŞU - EPOCHAL (1. KİTAP)
FantasyKİTABIN GİRİŞ KISMINDAN: Epochal efsanesine göre, anneler ve babalar doğacak olan çocuklarına tanrı ve tanrıça isimlerini verirse çocuklar kısmen onların güçlerine sahip olurlar. Efsaneye inanan birçok insan olduğu gibi inanmayanların sayısı da epey...