5.BÖLÜM: ''ÇAĞRININ SESİNE KULAK VER'' -TENEBRIS

5 1 0
                                    

KÜLLERİN DOĞUŞU SERİSİ

2. KİTAP – TENEBRIS


Bu bölüm iki farklı şekilde anlatılacak. Birincisi, her zaman olduğu gibi Anka'nın ağzından anlatılacak, fakat bu kısım kısa olacak. İkincisi ise belirli bir noktaya geldikten sonra 3. Tekil ağızdan anlatılacak. Başka türlü bu bölümü yazamam çünkü. Bazı sebepler ötürü yine birkaç bölüm 3. tekil ağızdan anlatılacak şekilde yazılacak, bunu da eklemek istedim.

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Benim için çok önemli.

Keyifli okumalar dilerim!

Bölüm Şarkısı: Kodaline – All I Want

^^^

5.BÖLÜM: "ÇAĞRININ SESİNE KULAK VER"


Anka'nın ağzından,

Karanlık bir çukurun içerisinde hissediyordum kendimi. Ne sesimi duyurabiliyordum ne de buradan bir çıkış yolu bulabiliyordum. Gördüğüm tek şey siyahlıktı çünkü ben yine tatsız bir uykuya dalmıştım.

Aklımda kalan son şeylerden bir tanesi onun bana seslenişiydi. Herkesi öldürmem gerektiğini söylemesi...

Eğer bir katile dönüşürsem anca o zaman rahatlayacağımı, özgürleşeceğimi ve belki de aylardır hissedemediğim huzura erişeceğimi söylemişti. Ancak ben nasıl katil olabilirdim ki? Eylemi geç, bunun düşüncesi bile bana tersti. Birini öldürmeyi düşünemezdim.

Bile isteye bir insanın canına kıyamazdım. Hele ki sevdiğim, değer verdiğim ve her anımda benim yanımda olan insanların canını hiç acıtamazdım. Onların vereceği son nefesler, benim ellerimden olmamalıydı. Ben böyle biri değilim. Böyle bir insan olamam.

Olur da bir katile dönüşürsem ben artık insan olmaktan da çıkardım. Ben bir canavara dönüşürdüm. İğrenç, pislik, kalpsiz bir canavar olurdum... Bunca zaman eleştirdiğim, nefret ettiğim ve ölmesini dilediğim katillere benzeyemezdim.

Ölmelerini dilemiştim fakat onları öldüren kişinin ben olduğumu hiç hayal etmemiştim.

Evet, kötü kötüdür. İyi de iyidir. Fakat iyi bir insan, kötü bir insanı ortadan kaldırmak adına, o hep eleştirip karşı çıktığı kötü insanlardan birisine dönüşürse ne olurdu? İyiliğin içinde her zaman bir kötülük barınır mıydı? Veya kötülüğün içinde iyilik...

Bunu nasıl yapardım ki? Sırf özgür olacağım diye birinin canına nasıl kıyardım? Bu, bir yerden sonra bencillik kavramından da çıkardı. Her bencil insan kendi saadeti için başka birini ölüme sürüklemeyi göze alır mıydı? Bencillik bu denli kolay bir şey miydi?

Merhametten yoksun olan insan için belki kolay olabilirdi. O tarz insanlar gözünü dahi kırpmadan her şeyi ve herkesi kendi mutlulukları için feda edebilirlerdi. Ben onlardan biri olamazdım. Kendime yakıştırmayacağım bir eylemi gerçekleştiremezdim. Yapamazdım.

Fiziken yara almış insanları kurtarabilecek bir gücüm varken onların ölümüne sebep olacak kişiye dönüşemezdim. Bu, benim şimdiye kadar savunduğum bütün fikirlerimle zıtlaşıyordu. Sadece fikir de değildi sorun olan; hislerimi de hiçe sayıp hissiz biri gibi davranamazdım.

Beni ben yapan, beni yaşatan şey benim hislerim ve ideallerimdi. Ne hislerimi yok edebilirdim ne de ideallerimden vazgeçebilirdim. Duygularım bana verilen bir nimetti, bir lütuftu. Elbette ki her duyguyu iliklerime kadar yaşamak, onları damarlarımda bile hissetmeyi ben de istemezdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KÜLLERİN DOĞUŞU - EPOCHAL (1. KİTAP) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin