Yeni bölüme hoş geldiniz askolarım! Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki okunmalardan ve diğer şeylerden ötürü moralim bozuk. Doğru düzgün ne beğeni ne de yorum geliyor (yapanlara teşekkür ederim<3) Gerçekten büyük heveslerle yazıyorum ve yazmaya da devam edeceğim. Sadece bu kadar az okunma, beğeni ve yorum gelince istemeden de olsa üzülüyorum çünkü çok emek veriyorum (diğer bütün yazarlar gibi)
O yüzden LÜTFEN oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın. Eğer kitabı beğendiyseniz arkadaşlarınıza da önerip söylerseniz çok çok mutlu olurum! Sizleri seviyorum. <3
Ayrıca bölüme geçmeden önce şunu da ekliyeyim: Bölümü Şimşek Hırsızı'ndan esinlenerek oluşturdum. Bahsettiğim şey ise bir kamp alanının olması... (koyduğum gifi de filmin bir sahnesinden aldım hehehe) Kitabını okuyan ya da filmini izleyen varsa orada da bir kamp yeri geçiyordu, fakat benimkisi biraz daha farklı olacak:)
Keyifli okumalar o halde!
Bölüm Şarkısı: Boy In Space- Cold
_________
Yaşadığımız ve yaşamaya devam edeceğimiz tüm bu kargaşaların bir an önce son bulması dileğiyle nefes alıyordum. Ümitlere, hayallere bel bağlayarak, aileme yeniden kavuşabilmek adına savaş veriyordum.
Elbette ki herkes güzel bir geleceği, yaşantısı ve başarısı olsun ister. Bunu kim istemez ki? Kim başarısız ya da kötü bir hayata sahip olmayı diler? Şahsen ben istemezdim.
Özellikle de yeni yıl zamanı geldiğinde sadece benim okuyabileceğim, yazabileceğim ve dertleşebileceğim bir deftere tüm güzellikleri, niyetlerimi ve hedeflerimi yazardım. Bunlardan en önemlisi ise sağlığım ve huzurumdu. Bu ikisi olduğu sürece hayatımı düzene sokabileceğime inanırdım.
Şimdi ise kendimi olduğum noktada hiç huzurlu hissetmiyordum.
Dünyamız sanki tersine dönmüştü. Şimdiye kadar ortaya çıkmamış olan onca kötülük bir günde herkesin hayatına dahil olmuş, hayatımızın merkezinde yer edinmişti. Anlamıştım ki kaçmaya çalıştığımızda peşimizden geliyordu. O yüzden kaçmak bir şey ifade etmiyordu, etmeyecekti.
Bilmediğimiz, görmediğimiz ve yaşamadığımız o kadar çok şey vardı ki...
Her birimiz tek tek kendi kâbusunu yaşıyordu ama hepimiz bir aradaydık. İhanetler, yalanlar ve daha fazlası, daha ağırı derken yine de hepimiz yüz yüze bakıyorduk. Ares'in bize ihaneti, Atlas'ın yalan söylemesi, Hermes'in ta en başından beri bize oynaması ve daha birçok gerçek...
Üstesinden kalkabileceğimizi biliyordum çünkü ne kadar belli edemesek de hepimizin içinde yatan bir cevher vardı. Damarımıza basmaları o cevheri yok edecekleri anlamına gelmiyordu.
"Az önce gördüklerimi sizde gördünüz mü?"
Rabia'nın şaşkın sesini duydum. Kendimi silkeledikten sonra gerçek dünyaya geri döndüm. Rabia kısa bir süre önce ortadan kaybolan Hermes ve Ares'in olduğu yere gidip durdu. Hepimize bakarak deli deli gülmeye başladı. Gördüklerimiz karşısında bizde şoka uğramıştık fakat en çok etkilenen Rabia'ydı. Olan hiçbir şeye anlam veremiyor, kavrayamıyor ve hâkim olamıyordu.
Güneşin kavurucu sıcağı üstüme fazla gelmeye başlamıştı. Yanmadığımı biliyor olsam da içten yanıyormuşum gibi geliyordu. Biri bedenime ulaşmadan direkt olarak içimi yakıyordu. Isısı ağır geliyordu ve nefes almamı zorlaştırıyordu.
Athena'ya dönüp baktığım sırada hâlâ Morpheus'un kollarında olduğunu gördüm. Ağlaması durmuştu ve yaşadığı sarsıntıya rağmen kendisini hızla toparlamayı başarmış görünüyordu. Neredeyse ölebilirdi ve o bu durumu en kısa ve acısız yöntemle atlatmayı becerebilmişti. Ölmemişti tabii ama yaralanmıştı. Yalnızca fiziksel olarak da değil, mental olarak da yaralıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLERİN DOĞUŞU - EPOCHAL (1. KİTAP)
FantastikKİTABIN GİRİŞ KISMINDAN: Epochal efsanesine göre, anneler ve babalar doğacak olan çocuklarına tanrı ve tanrıça isimlerini verirse çocuklar kısmen onların güçlerine sahip olurlar. Efsaneye inanan birçok insan olduğu gibi inanmayanların sayısı da epey...