Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yazar'dan
Ender bey oturduğu koltukta derin düşüncelere dalmış bir şekilde masada ki dosyalara bakıyordu.
Dosyaların içeriği umrunda değildi aklında sadece oğulları vardı.
En büyük oğlu Yakup'un neden böyle yaptığını biliyordu, oğlunun bu konuda ağır bir travması vardı.
Oğlu kendi akrabaları tarafından annesi terk ettikten sonra uzun süre zorbalığa uğramıştı ve bu yüzden aile konusunda çok takıntılıydı.
Bu yüzden Devrim için aileye layık olmadığını söylemişti çünkü ona göre belli bir tabaka insan hariç kimse aile için değerli ve yeterli değildi.
Ege bebekken onlara geldiğinde onu bile uzun bir süre kardeşi olarak kabul etmemişti.
İkinci oğlu Baran sessiz bir çocuktu hatta aileyle ilgisi bile yok denilebilirdi, yurt dışına kendi başına taşınmıştı ve ayda yılda bir görüşürlerdi.
Yeni kardeş olayına şaşırmıştı ama o kadarda umursadığı söylenemezdi hatta Ege'nin dövülme olayından sonra yurt dışına geri dönmüştü.
Ve üçüncü oğlu Deniz, ailenin en komiğiydi ve o da Baran gibi ilgisiz bir çocuktu, bunun sebebi ikisinin de ortaokuldan beri evden uzakta yatılı okullarda kalmasıydı.
O da aynı şekilde kendine yurt dışında bir hayat kurmuştu ve Baran ile aynı güne gitmişti.
Aslında Deniz'in gitmesinin diğer sebebide kaosa dayanamamasıydı, bir yerde karmaşa ya da kavga varsa Deniz bundan nefret ederdi.
Her ne kadar kalmalarını istese de sertçe reddedilmişti bu konusa Ender bey.
Oğulları birbirleriyle iyi de anlaşamazdı, karakterleri oldukça farklıydı ama bir ortak yönleri vardı.
Hepsi babalarına saygı duyuyordu.
Devrim olayı ise aile için farklı bir olaydı.
Yakup keskin bir şekilde rededderken Baran ise ona artık büyüyüp şu sikik travmalarını atlatmasını söylemişti Deniz ise ortamdan ayrılmıştı bunun üzerine.
Baran ve Deniz için Devrim Ege'den farklı değildi sadece ikisi de aileye bağlı kişiler değildi bu yüzden ilgilenmiyorlardı pek.
Peki ya Ege nasıldı? Olgun olsa da evin en küçüğü olmasından dolayı gelen bir şımarıklık vardı.
O da Yakup gibi zorbalığa uğramıştı onu savunan ise Mahir'di, o yüzden hayrandı Mahire.
Aşk mıydı bilmiyordu ama ona karşı olan sevgisinin ve hayranlığının sınırı aştığı kesindi.
