Burcu Kim?

181 30 3
                                    


"Ding... Dong..."

Oldukça klasik olan bu zili kendisi seçmişti Umay. Görüştüğü teknisyen, çok daha farklı seçenekler sunmuştu ama onun istediği zil sesi daha en başından belliydi. Tercihini değiştirmeye yanaşmamıştı.

"Ding... Dong..."

Eve bildik bir hava katacağını düşünmüştü. Nostalji meraklısı değildi ama böyle bir ayrıntının daha huzurlu hissettireceği fikrine kapılmıştı.

"Ding... Dong..."

Hem yumuşak bir sesti bu. Diğerleri gibi kulağı tırmalamıyordu.

"Ding... Dong..."

Israrla çalan zilin sesine duyarsız kalamayan Umay, uykunun içinden sıyrılarak, aniden kaldırdı başını yastıktan. Hala uykunun hakimiyetinde olan gözleri, anlamsız bir çabayla odanın içinde sabahlığını aradı. Hava henüz aydınlanmamıştı. Bu saatte gelenin kim olduğunu merak etti. Telaşla kalkıp, kapının yanındaki ışık düğmesini el yordamıyla buldu ve ışıkla birlikte kamaşan uykulu gözlerini ovuşturdu. Sabahlığı bulup, hızlıca sırtına geçirirken, kilitli olduğunu unuttuğu kapıyı açmaya çalıştı. Ayılmakta olan zihni gece olanları hatırladı ve kapının kilidini açmak için anahtarı iki kez çevirdi. Hızlı adımlarla dış kapıya ilerledi. Holün ışığını açıp, kapının deliğinden gelenin kim olduğunu görmeye çalıştı. Elbette bir şey görmesi mümkün değildi zifiri karanlıkta. Saatin kaç olduğunu merak etti Umay. Nafile çabasını bir kenara bırakıp, kapıyı ağır bir hareketle araladı. Bu aralıktan dışarıya sızan ışık huzmesi pek bir şey görmesine imkan vermiyordu.

"Kim o?"

Cevap olarak yalnızca karanlığın içinde ağaçlara çarpan rüzgarın sebep olduğu yaprak hışırtıları geldi. Ağaçların dallarından ayrılan rüzgar, taze biçilmiş çimenlerin üzerinde daireler çizerek yaklaşıp Umay'ın sabahlığını dalgalandırdı. Ürpererek, sakin tutmaya çalıştığı sesiyle tekrar seslendi.

"Kim o?"

Yine umduğu gibi bir cevap alamayan Umay dikleşen tüylerinin sabahlığına sürtündüğünü hissetti. Kapıyı biraz daha araladı ve sonunda cesaretini toplayarak tümüyle açtı. Umay'ın kapının eşiğindeki hareketlerini algılayan duyarlı lamba yanınca ortalıkta kimse olmadığını gördü. Dışarı doğru bir adım attı ve karanlık köşeleri inceledi. Bahçede kimse olmadığına kanaat getirdi sonunda. Buna rağmen hissettiği tedirginlikten kurtulamadı ve hızlıca içeri girip kapıyı yeniden kapattı. Gelen her kimse kaçırmış olmalıydı. Zili duyduktan sonra geçirdiği zamanı hesaplamaya çalıştı. Ancak uyandıktan sonra tekrar çalmamıştı ve uyurken geçen zamanı hesaplayamazdı. Holün ışığını kapatarak yeniden yatağına döndü. Bir süre düşünmeye çalıştı ancak emin olamadı. Zil çalmış da olabilirdi, çalmamışta. Belki çalmıştı ama uyanmaya çalışırken fazla vakit kaybetmişti. Belki de yalnızca rüyaydı. Sonunda yarım kalan uykusuna teslim oldu Umay.

"Ding... Dong..."

Umay yeniden hızla doğruldu yatağından. Hava artık alacakaranlıktan kurtulmuş, sabahın mavi aydınlığına bürünmüştü. Yatağın yakınına bıraktığı sabahlığı yeniden sırtına geçirdi ve Baydemir'i uyur halde bıraktığı yatak odasından çıkarak kapıya koştu.

"Ding... Dong..."

Gelen kişiyi kaçırmayacağından emin olduğu için zilin tekrar çalmasına sevindi. Bu saatte her kimse önemli olmalıydı. Bu kez hiç tereddüt etmeden açtı kapıyı. Gördüğü yüzü hemen tanıdı.

"Ah! Burcu, sen miydin? Hoş geldin, içeri gelsene."

"Merhaba Umay. Girmeyeceğim. Ben rahatsız etmedim umarım."

ENTELEKTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin