Küçük İnsanlar

143 29 0
                                    

Umay sessizliğe gömülen garip adama sorusunu tekrarlayıp tekrarlamamak konusunda kararsız kaldı. Düşüncelerinden sıyrılamayan adamı bırakıp diğer odalara bakmaya karar verdi. O sırada dış kapı açıldı ve güler yüzlü bir kadın salon kapısındaki Umay'ı fark edip ona doğru yaklaştı.

"Günaydın Umay'ım. Nasılsın?"

Umay daha normal biriyle karşılaştığı için sevinç duydu. Üstelik ismini de biliyordu. Kadın kendisine iyice yaklaşınca kadının kısa boyuna şaşırdı. Kendisinden kısaydı, oysaki çok minyon gibi de görünmüyordu. Bu evde kesinlikle bir tuhaflık vardı. Bir gecede uzamış olabileceği aklına gelmedi. Üzerindeki bol ve kalın pijama farklılaşan hatlarını tam anlamıyla gizlemese de o bunu fark edebilecek kadar ayık bir kafaya an itibariyle sahip değildi. Sadece bu da değil farklılığını hissetmiyordu da. Sanki olduğu biçimiyle çocuk olması normalmiş gibi durumunu yadırgamıyordu. Beynimiz bizi travmalardan korumak için türlü oyunlarla doludur. Bir kez yaptığı hatayı tekrarlamamak için çeşitli yanılgılar üretir de çoğu zaman ruhumuz duymaz.

"Size de günaydın. Teşekkür ederim iyiyim. Ben annemi arıyordum gördünüz mü acaba?"

İnci Umay'ı hayretle inceledi. Annesini sorması bir yana yine yabancı gibi konuşuyordu. Yoksa yine mi diye geçirdi içinden ama öyle olsa bu denli sakin olmazdı herhalde.

"Annen mi geldi Umay'ım. Ben şimdi geldim, hiç görmedim onu."

"Evet, biz dün gece birlikte gelmiştik. Annem, babam ve kardeşlerim."

"Havalimanından mı?"

Umay normal birini bulduğu yönündeki düşüncesinde yanıldığını anladı.

"Hayır, babam bizi arabayla getirdi. Zaten o kadar uzak değil evimiz buraya. Sanırım iki saatlik bir mesafe."

İnci iyice emin olunca küçük bir telaş anı yaşasa da çabuk toparladı ve krizi ilkinden daha soğukkanlılıkla yönetebilecek duruma gelebildi. En iyisi Burkay'ı aramaktı. Telefonun yanına gidince Karaca'nın verdiği kartvizitleri hatırladı. Biri Sarp'a aitti, kendi kartvizitini de ne olur ne olmaz diye vermişti. Bir şey olursa Sarp'ı araması için de tembihlemişti ama aileye daha yakın gördüğü Karaca'nın numarasını çevirdi. Bu sırada Umay ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Belki ailesinden biri sesleri duyup gelir diye etrafına bakınıyordu. Koridorun görünen kısmına bakan kapılardan herhangi birinin açılmasını ve annesinin iyice irileşen karnını tutarak çıkmasını umuyordu.

"Karaca Hanım ben İnci. –Umay'a belli etmeden durumu anlatmaya çalıştı.- Şey... Geçen hafta olan şey yine oldu. Hayır o değil. Hani geçen hafta başında garip bir şey olmuştu ya. Evet, öyle. Siz bir şey olursa haber vermemi istemiştiniz. O yüzden aradım sizi. Tamam. Tabii, tamam... İyi olur, tamam."

Hemen arkasından Umay'ın anlamaya çalışan bakışları önünde Burkay'ın numarasını çevirdi. Duymasın diye oldukça kısık sesle konuştuğu için Umay arada işittiği bir iki kelimeden bir anlam çıkaramıyordu.

"Burkay Bey, gelsen iyi olur."

Bu garip çağrı karşısında endişelenen Burkay ablasına bir şey olduğunu anladı.

"Endişelenecek bir durum yok ama sen yine de acele et. Ben ne kadar idare edebilirim bilmiyorum."

Düşüncelerinden sıyrılmayı başaran Baydemir salon kapısından ağır hareketlerle çıkarak Umay'a yöneldi. Onu gören İnci telaşlandı. Buna karşılık Baydemir'in kendinden emin ve sakin bir hali vardı.

"Baydemir Bey, sanırım..."

Baydemir ona göz kırparak sözünü yarıda kesti.

"Sanırım Umay Hanım aç olmalı İnci Hanım. Kahvaltı hazırlayabilir misin?"

ENTELEKTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin