İlgili Bir Arkadaş

214 32 5
                                    


Karaca yanında bir adamla gelmişti. Umay Karacayı ve tanımadığı misafirini selamlayıp içeri davet etti.

"Ah, Umay'cığım böyle habersizce geldiğim için kusura bakma, umarım müsaitsindir. Aklımdan çıkmadın, gelip nasıl olduğunu görmeden rahat edemedim."

"Sorun değil, tabi ki müsaidim. Burkay ve Burla da buradalar."

Karaca saçlarından süzülen suları eliyle kurulamaya çalışıyordu. Diğeri ceketinin kapüşonu sayesinde şanslı sayılırdı.

"Sana bir havlu getirmemi ister misin?"

"Hayır, hayır. Hiç gerek yok. Ah, birden nasılda hızlandı yağmur, arabadan kapıya gelene kadar bu kadar ıslatabileceğini düşünmemiştim. Oo! Şömine ateşi varmış hem, müthiş. Hemencecik kururuz şimdi."

Karaca Umay'ın kalktığı mindere çökerken iki kardeşi selamladı ve yanında getirdiği adamı tanıtması gerektiğini fark etti. Adamcağız bir kenarda sessizce ayakta dikilmekteydi.

"Ah, bu arada arkadaşım Sarp, Umay'cığım siz tanışıyorsunuz. Durumunu duyunca kaygılanıp seni görmek istedi."

Salondaki diğer herkes Sarp'a tekrar hoş geldiğini söyleyip tanıştıklarına memnun oldular. Şöminenin karşısındaki daire iki minder daha eklenerek genişletildi. Sarp dikkatli bakışlarıyla Umay'ı kesiyordu. Burkay bunu fark edip altında farklı nedenler aradı, hiçbir ithamda bulunmamakla birlikte rahatsızlığını engelleyemedi. Umay bu dikkatin yalnızca endişe olduğunu düşündü. Belli ki değerli bir dosttu Sarp.

"Nasılsın Umay? Umarım yaşadıkların seni sarsmamıştır."

Umay adamın sesini hatırladığını sandı. Ya tanıdığı birinin sesine benziyordu ya da bir yerde duymuştu. Ne yazık ki yine hafızasından bir şey çıkaramadı.

"Teşekkür ederim. Daha iyi olduğumu söyleyebilirim. Hala şaşkınım elbette ama ilk sarsıntıyı atlattım sanırım. Beni düşünüp gelmeniz büyük incelik."

Sarpın yüzündeki endişe dağılınca güleç bir adam çıktı ortaya. Hani karşılaştığı her insana hoş bir espriye bakıyormuş gibi gülümseyen insanlar vardır ya, Sarp onlardan biriydi.

"Nasıl sevindim bilemezsin. Günlerdir -kelimeyi öyle ivedilikle düzeltti ki odadaki kimse ilk söylediğinin farkına varamadı- dünden beri, yani Karaca dün olanları söylediğinden beri merak içindeydim."

"Merakına minnettarım. Sanırım iş yerinden tanışıyoruz."

Burkay bir gariplik sezinlemekte haksız sayılmazdı. Dostlara değer vermek yanlış değildir elbette ama her şeyin abartılısı şüphe uyandırabilir.

"Evet, Sarp bizim hastaneye mümessil olarak sık sık gelir. Arada birlikte kahve içeriz tatlım."

İncinin yeni gelenlere ikram ettiği salepler sohbeti kısa bir sekteye uğrattı.

"Sarp Bey hangi ilaç firmasında çalışıyorsun?"

Burkay'ın sorduğu soruyla küçük çaplı bir endişe sardı Sarp'ı. Küçüktü çünkü bu konuda pek bir şey biliyor olmasına ihtimal vermedi. Yine de sorgulama ihtiyacı duydu.

"İlaç firmalarına aşina mısındır?"

"Evet, bir lojistik firmasında çalışıyorum. Birçok firmanın taşımacılığını yapıyoruz."

Bu durumda Sarp biraz daha endişelenebilirdi. Yüzünden geniş bir kaygının işaretleri geçtiyse de güleç ifadesini takınıp şüphe uyandırmamakta hızlı davrandı. Cevap vermemek için fark ettirmeden konuyu değiştirmenin yolunu aradı ancak kaygılıyken böyle yollar görünmez olur.

ENTELEKTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin