Cevaplar

132 35 0
                                    


Kardeşi biraz geri çekilip ablasına kalkmasında yardım etti. Evin doğal ahalisi heyecanla izliyordu olanları. Burcu'nun küçük kardeşi ilk defa bayılan birini görüyordu.

"Git yavrum, su getir ablana" deyip küçük kızı odadan gönderdi evin annesi. Umay mahcup bir ifadeyle oturuşunu düzeltmeye çalıştı.

"İyi misin?"

Burkay ablasının yine hafızasını kaybetmiş ve hatta beş yaşında bir çocuk olarak uyanmış olabileceğinden endişe duyuyordu haklı sebeplerle. Ama Umay'ın ona ne kadar da büyümüşsün gibi bir ifadeyle bakmadığını görünce biraz rahatladı denebilir.

"Bir şeyim yok. Sadece biraz başım dönüyor o kadar. Geçer şimdi."

"Al çocuğum şu suyu da iç. Çok korkuttun bizi. Seni üzdüysem kusura kalma ne olur. Hiç istemezdim ben nereden bileyim böyle olacağını."

"Hayır, hiç üzülmeyin." Diye atıldı Umay. "Sizinle ilgisi yok. Sadece tansiyonum düştü biraz. Önemli bir şey değil."

Kadının kendisi yüzünden üzülmesini istemiyordu. Eline tutuşturulan sudan bir yudum alıp devam etti.

"Ben buraya sizden özür dilemek için geldim aslında."

Burkay duyduğuna şaşırdı. Devamında ne geleceği hususunda endişe duyuyordu. Kızınızı ben öldürdüm gibi bir cümle kurmamasını umdu. Susmasını istemek için elini kardeşinin dizine koydu. Umay ona döndü ama endişelenmemesini ifade eden bir işaret yapıp devam etti.

"Size kızınıza ne olduğunu bulacağıma dair söz vermiştim ama bazı sağlık sorunlarım oldu ve bu sözü yerine getiremedim. Ama şimdi iyiyim, kardeşimle ben bu işin peşini bırakmayacağız."

Kadın yeniden Umay'ın dizlerine attı kendini.

"A yavrum! Derdime derman ol kuzum benim. Sadece bileyim istiyorum. Artık dayanacak dermanım kalmadı. Ölü mü diri mi bileyim. O bile yetecek. Uykular haram oldu. N'olur bul evladımı. Yerin bin kat altında da olsa çıkar getir çocuğumu!"

Kadın feryad ederek ağlıyordu. Umay göz yaşlarının sızmasına engel olamadı ama kadına kızının öldüğünü de söyleyemedi. Henüz erken dedi. Henüz olmaz.

"Ağlama teyzecim. Sana söz veriyorum çözeceğim ama ağlama. Bu kadar sabrettin, yakında her şeyi öğreneceksin. Biz kalkalım artık. Sizi de endişelendirdik kusura bakmayın."

Aileyi öyle perişan halde bırakmak ikisine de çok zor geldi. Ama yapacak başka bir şeyleri yoktu. Burkay evde neden öyle davrandığını sordu. Umay hatırladığı her şeyi anlattı kardeşine.

"Sen yapmamışsın yani!" dedi sevinçle Burkay. Biraz sonra yaşananların aslında pek de sevinilecek şeyler olmadığının kendisi de farkına vardı ama yine de engel olamıyordu.

"Ne yapacağız şimdi?"

"Eve gidip polisi arayacağız."

Ancak Burla'yı otobüsüne yetiştirmek zorunda olduklarını hatırladılar. Umay daha fazla bekleyemezdi.

"Beni eve bırak ben polisi arayayım."

Burkay gözlerini birkaç saniyeliğine yoldan ayırıp Umay'a baktı. Önüne döndü ve kafasını iki yana salladı.

"Hayır. Bunu yalnız yapmayacaksın."

"Daha fazla ertelenebilecek bir şey değil bu. Kendimi tutamıyorum artık Burkay."

"Tamam o zaman şöyle yapalım, emniyette bir arkadaşım var Mert, onu arayıp her şeyi anlatalım. Sen kapının şifresini ver. Biz Burla'yı bırakıp dönene kadar onlar eve giderler. Nereyi kazacaklarını da iyice tarif edersin."

ENTELEKTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin