Kaş Yaparken...

190 31 1
                                    


İki kardeş eve döndüklerinde ilkindi vaktiydi ve Burkay'la girdiler evin kapısından. Burla abisini aynı istikamette ilerler bulduğunda deli gibi kornaya basmıştı. Umay onu bu gürültücülüğü için uyaracak olduysa da Burla öyle bir kahkaha patlattı ki eğlencesine katılmadan edemedi.

Eve girdiklerinde ummadıkları bir sürprizle karşılaştılar. Baydemir'in anne ve babası gelmişti. Umay ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemedi. Nezaket göstermek zorundaydı ancak samimi davranamazdı. Kendilerine kasıtlı olarak soğuk davranıldığını düşünsünler istemiyordu. Böyle bir ziyaret için kesinlikle uygun bir zaman değildi. Umay düşünceli adımlarla girdi salona.

Tıknaz, sarışın topluca bir kadın olan anne ve ona nazaran daha uzun boylu, kumral ve karısı gibi güler yüzü simasına sirayet etmiş baba salona giren Umay'ı görünce yerlerinden ani bir hareketle fırladılar.

"Ah, yavrum! Gözümüz yollarda kaldı nerelerdeydin. Duyar duymaz geldik. Neler gelmiş başına!"

Umay'ın peşinden salona giren Burkay ablasının nasıl bir çaresizlik içinde olduğunu hemen anladı. Karşısında tanımadığı iki insan vardı ve büyük ihtimalle gelinlerinden sıcak bir karşılama bekliyorlardı. Tanınmadıklarının farkında değillerdi ya da buna uygun davranamıyorlardı.

"Umay bu bey Baydemir'in babası Paşa amca, bu hanım da annesi Esin teyze. Lütfen kusura bakmayın, Umay kimseyi hatırlamıyor."

Bu kibarca yapılan uyarı sonrası yaşlı çift biraz daha sakin ve hassas davranmaya karar verdiler. Baydemir kendilerine telefonda durumun bu kadar ciddi bir boyutu olduğunu söylememişti. Umay olabildiğince güler yüzlü bir karşılama yaptı ve ellerini öptü yaşlı çiftin.

"Yavrum Baydemir söylemedi herhalde geleceğimizi. Dün, dur dedim, arayayım şu hayırsızı. İşten güçten vakit bulup da arayamıyormuş haylaz oğlan. Sonra senin durumun yüzünden de çok meşgulmüş. Öyle dedi. Ben de dedim ki neyi var güzel gelinimin. Ah, yavrum demeyeydim. Meğer ne hallerdeymişsin. Hiç arayıp da demiyorsunuz. Yoksa bu zamana kalır mıydık? Baban hemen geceye yer buldu otobüste. Sana bol bol ceviz, badem getirdim. İyi gelir diyorlar."

Tabii ki Baydemir'di bu zamansız ziyaretin sorumlusu. Öylesine düşünmeden hareket ediyordu ki. Burla bile fark etmişti eniştesinin cahillere özgü boşboğazlığını. Tabii Baydemir kalkıp geleceklerini düşünerek söylememişti; belli ki olanları bir bahane olarak kullanmak istemişti sadece. Çok da iyi bir bahane olmuştu doğrusu ama geleceklerini öğrenince büyük bir hata yaptığını anlamıştı. Umay sıkıntı yaşayacağı için değildi hata olması. Ona göre onların varlığı eve biraz daha erken gitmeyi gerektirecekti ve pazar tatilini de evde geçirmek zorunda kalacaktı. Şimdi bunların olmaması için ayrıca kafa yoracak ve çeşitli elzem durumlar yaratmak zorunda kalacaktı. Ah, ne müşkül bir durumdu onun için.

"Baydemir bu konuda bir şey söylememişti. Zahmet olmuş size, teşekkür ederim."

Esin Hanım gerçekten sevimli bir kadındı, konuşması ve hareketlerindeki doğallık ufak tefek yapısıyla birleşince ortaya yurdum insanının en güzel hali çıkıyordu. Umay bu çifti oğullarına nazaran daha sevilebilir buldu.

"Kızım senin bu hayırsız kocan, böyle bir durumda seni yalnız mı bırakıyor? Vallahi hep diyorum Esin'e biz az dövdük bu oğlanı; ondan böyle oldu. Sen hiç merak etme ben akşama bir güzel çekerim onun kulağını."

Umay çiftin oğullarındaki vurdumduymazlıktan haberdar olduklarını fark etti bu cümleyle. Baydemir'in ilgisizliği gözlerden kaçacak gibi değildi zaten. Ayrıca bir de dikkatsizliği vardı.

Umay şimdi kayınpederine "Ah, hayır kendisi yeterince ilgili bir koca" deseydi külliyen yalan olacaktı. "Evde olmamasını tercih ederim, bu durumdan rahatsız olmuyorum" dese bu kez kendisine garip bir gözle bakılacak ya da bir çeşit saygısızlık yapmış olacaktı. Birkaç ihtimal daha düşündükten sonra şu şekilde karşılık verdi;

ENTELEKTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin