Kardeş Günü

226 28 1
                                    


"Abla buna inanamıyorum. Abim söyleyince neler çektim bilemezsin. İlk otobüse atlayıp gelecektim ama abim bekle dedi. Bir gün boyunca çok zor sabrettim. Nasıl hissediyorsun peki? Ablacığım beni hatırlıyor musun?"

Uzun boylu, kumral ve gayet güzel genç kızın Umay'ın kahvaltı yapmakta olduğu yemek odasına koşar adımlarla girip bir solukta söylediği bu sözler karşısında Umay şaşkınlığını gizleyemedi. Bu kızı tanıyor olması mümkün değildi. Kendisine abla dediğine göre Burla olmalıydı ancak yüzünde Burla'nın tek bir hattını dahi göremedi. Burla sevimli bir kız çocuğuydu onun hafızasında; bu kızı onunla bağdaştırmak imkansızdı. Burkay'ın gösterdiği resmi düşündü. Yüzünü oradan hatırlamaya çalıştı ama yapamadı. Bir kere bakmıştı fotoğrafa. Umay ne kadar savunmasız bir durumda olduğunu düşündü. Hayatındaki kimseyi tanımıyordu, kız kardeşini bile. Şu durumundan faydalanmak isteyen biri çıksa ben senin en yakın arkadaşındım dese inanması mı daha kötü, inanmaması mı bilemedi. Neyse ki bu yabancı hakkında fazla düşünmesi gerekmedi, ağır adımlarla salona giren Burkay; Umay'a durumu açıkladı. Burla; kendisini otogardan alan abisinin arabayı park etmesine bile sabredemeyip ablasına koşmuştu.

"İnanamıyorum abla gerçekten hatırlamıyorsun beni."

Burla kırılmış bir yüz ifadesi takındı. Ablasının en azından kendisini unutmamış olmasını umar gibi bir hali vardı. Umay bu durumu biraz garip karşılasa da kız kardeşini teselli etme ihtiyacı duydu. Hala küçük Burla'nın özelliklerine sahipti demek ki. Ailenin en küçüğü olmak böyledir her zaman küçük kalırsınız çünkü diğer herkes sizden büyüktür.

"Hatırlıyorum tabii ki ama beş yaşındaydın yani şu an olduğundan çok farklı. Tatlım seni tanıyamadığım için üzgünüm."

"Asıl ben üzgünüm abla, senden böyle bir şey beklemem hataydı ama beni görünce anıların canlanır sanmıştım."

Umay'da bunu yaşayacağı anı bekliyordu, tabii eğer canlanması beklenen anılar gerçekten onun zihninde mevcutsa.

"Sana bir sarılayım, ne kadar güzel bir genç kıza dönüşmüşsün böyle."

Burla her ne kadar kendisini seyrek denemeyecek sıklıkta gören ablasından böyle bir cümle duymanın garipliğini hissetse de bunu dile getirip Umay'ı üzmemeye karar verdi. Böylelikle üç kardeş doyasıya kucaklaştılar ve birlikte kahvaltı sofrasına oturdular. İnci çabuklukla iki servis daha hazırladı. Umay'ın onlarla yemesi konusundaki teklifini bir kez daha geri çevirdi. Üç kardeşin konuşacağı özel şeyler olmalıydı, böyle bir imkanı ellerinden alma hakkını kendinde görmedi.

"Henüz bir değişiklik yok anladığım kadarıyla."

Burkay yeniden aynı mesafeli haline dönmesini istemiyorsa da Umay için bu şekilde işlerin ne derece zor olduğunu düşünerek bir şeyler hatırlamasını umuyordu.

"Ne yazık ki hala beynimde koca bir boşlukla geziyorum, kötüsü bunun gerçekten sadece boşluk olduğunu hissediyorum. Yani o yılları yaşamış olduğuma dair hiçbir ip ucu bulamıyorum. Sadece dün..."

Umay burada biraz duraklayarak söylediklerini toparlamaya çalıştı. Hissettiği şeyin tam olarak ne olduğunu kendisi de kavrayamamıştı.

"Evet; ne oldu dün?"

"Dün Sefiller'e kaldığım yerden devam ediyordum ancak sanki hikaye tanıdık geldi. Yani okuduğum kadarıyla değil, henüz okumadığım kısımları da biliyor gibi hissettim. Belli belirsiz bir duygu bilemiyorum olağan bir şey de olabilir."

Bu durum Burla'yı abisine nazaran daha çok heyecanlandırdı.

"Ah demek ki hatırlayacaksın! Abla nasıl sevindim bilemezsin. Olumlu düşünmeliyiz öyle değil mi? Bu iyiye işaret olmalı."

ENTELEKTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin