3

30.2K 1.7K 463
                                    

Melis Mehtap Hanım'dan ayrıldığında gözleri yeniden annemle babama gitmişti. Ulusoy ailesini seviyordu kesinlikle ama gerçek ailesi de ilgisini cezbetmişti. Annem kalktığında ona baktım, gözleri dolu doluydu. Melis'e bakıyordu.

"Biliyorum çok yeni bir haber bu ama sana bir kere sarılabilir miyim?" demişti. Benim annemin tepkisi gayet doğal olduğu için ona bozulmuyordum ama karşı tarafa baktığımda her bir aile ferdi yalnızca Melis ile ilgileniyordu. Özellikle Murat Ulusoy, en büyük abisi, Melis'i kolunun altına almıştı. Sert bir ifadeyle babama bakıyordu.

Anladık, Melis bu ailenin prensesi...

Melis endişeli gözlerini bir an Murat'a değdirse de çok geçmeden yavaş adımlarla ondan uzaklaşıp, anneme ilerlemeye başladı. Sarıldılar. Gözlerimi ne onlardan çekiyordum, ne de gerçek aileme bakıyordum. Benzeri bir muamele aradığımı düşünmelerini istemiyordum. Kimseden sevgi dilenecek değildim, biyolojik olsun olmasın, zaten beni çok seven bir ailem var.

"Hem Melis'in, hem de..." deyip duraksayarak bana bakan Hakan Ulusoy'a kısaca "Yeşim." deyip, ismimi hatırlattım. "...Hem de Yeşim'in fiziksel özelliklerine bakınca dediklerinizin gerçek olma ihtimalinin  yüksek olduğu belli ama biz yine de dediğiniz gibi DNA testini yapalım, aklımızda soru işareti kalmasın. Sonra da ne yapacağımıza bakarız."

"Yapacak bir şey yok, Melis bizim kızımız." diyen Mehtap Hanımın sesindeki keskinlik, gözlerinin sadece Melis'e odaklanması o an, kalbimi kırmadı. Tamam çok yaklaştı ama daha dün tanıdığım birinin beni kırabilmesi, kendime yaptığım bir haksızlık olur.

"Yeşim de bizim canımız, öyle kolayına vermiyoruz zaten kimseyi kimseye." diyen Sedef'in elini elimin üstünde hissettim. Sedef sen nerenin kraliçesiydin? Söyle ki gidip kütüğümü oraya aldırayım.

"Süper o zaman, DNA testine dahi gerek yok." diyen de Ege'ydi. Sedef'e bakıyordu dik dik. Sedef ise şu an gıcık olmuştu ona, adım kadar emindim. İçinden ettiği küfürleri sanki kendi kafamda duyuyor, ellerimle ağzını kapatmak istiyordum.

"Hayır, test yapılacak. Yeşim benim kızımsa bunu bilecek, gerekli işlemleri hemen başlatacağım. Ancak bu Melis'ten vazgeçmemiz gerektiği anlamına da gelmiyor... Konuşup, bir orta yolunu buluruz."

"Nasıl bir orta yol bulacağız Hakan Bey?" diyen babamdı. Sesinden adama gıcık olduğunu anlamıştım. Süper, iki ailem yavaş yavaş birbirine düşman oluyordu. "Melis'ten vazgeçmiyorsunuz ama biz Yeşim'i umursamadan yeni tanıştığımız sizlere teslim ediyoruz, öyle mi? Daha makul bir seçenek var, kimse kimseden kopmasın. Yavaş yavaş kızlar biyolojik ailelerine alışsın, bu süreci hazmederek ilerleyelim. Ne dersiniz?"

Hakan Bey'in ciddiyeti, babama ters bakışları beni iyiden iyiye rahatsız etmeye başlamıştı.

"Savcı Bey, öncelikle üslubunuza dikkat edin. Yeşim eğer bir Ulusoy ise sıradan bir soyadı taşımayacak. Ulusoy ailesinin bir ferdi olduğu resmileştirilip, haklarını alacak ancak bunun daha çok maddi haklar olduğunu belirtmeliyim, manevi isteklerine ne kadar karşılık verebiliriz bilmiyorum."

"Sizden öyle bir beklentim yok-" dediğimde sözlerim bölündü.

"Neden buradasın o halde?" dedi Mete yüzündeki itici gülümseme ile.

"Sadece biyolojik ailemi merak etmiştim ama emin olun tüm merakım son buldu." dedim benzer bir gülümseme ile yüzlerine bakarak.

"Öyleyse size müsaade." diyen Özgür bir eliyle kapıyı göstermişti.

"Özgür!" diyen Caner uyarı dolu bir bakışla bakmıştı kardeşine. O sırada Hakan Bey de "Testi yarın güvendiğim bir hastanede yapacağız, numaranızı verirseniz size bilgileri atarım." dedi babama bakarak.

"Neden Yeşim'den istemiyorsunuz numarasını? Merak etmeyin kızımı kimsenin peşinden koşmayacak kadar ahlaklı yetiştirdim." dedi annem de öfkeyle Hakan Bey'e bakarken. "Melis ile kaybettiğimiz zamanı telafi ederken sizden izin almayacağız ancak şu tavrınızı gördükten ve sizi tanıdıktan sonra Yeşim ile görüşmeniz konusunda da ciddi çekincelerim var."

"Böyle bir talebimiz yok zaten." diyen Mehtap Hanım'dı. Şaka mı bu kadın?

"Şaka mısın sen!?" diyen Sedef, içimden geçeni söylemişti.

"Annemle düzgün konuş." dedi Ege hemen araya girerek.

"O da sözlerine dikkat etsin sarı çıyan."

"Diyene bak!" dedi Ege. Açıkçası bir tık haklıydı çünkü ikisi de sarışındı ama tamamen taraflı yaklaşımım sayesinde Ege'ye değil, Sedef'e hak veriyordum.

Ve ilk kez Melis de bu kaosa dahil oldu.

"Lütfen ailemin kusuruna bakmayın, özellikle de sen Yeşim. Bu hepimiz için çok yeni bir haber, şu anda şokla ne tepki vereceğimizi bilemiyoruz sanırım... Eğer siz de müsait olursanız yarın hastanede bu işi netleştirelim, sonra da tekrardan oturur, konuşuruz."

Harika! Melis melek çıktı! Bu hikayede yanan ben olacağım diye biraz korkmaya başlasam da kendi aileme de güvenim tamdı. Onlar beni bırakmazdı, tabii ben de onları... Sadece biyolojik ailemi tanımak istemiştim, tanıdım. Bu kadar.

*

Test sonuçlarını almak için doktorun yanına girdik. Biz tüm aile gelmiştik, onlar ise Hakan Bey, Mehtap Hanım, Melis ve Mete dörtlüsü olarak buradalardı. Biz karşılıklı dururken doktor da malumun ilanını yapmış ve konuyu netleştirmişti.

"Hakan Bey ve Mehtap Hanım, testin sonuçlarına göre gerçekten de Yeşim Hanım sizin öz kızınız... Ve Melis Hanım da sizin öz kızınız." diyerek babamlara sonuçları uzatmıştı doktor.

Ve her şey netleşmişti.

Doktorun odasından çıktığımızda ortamda bir sessizlik hakim olmuştu. Sonunda Melis iki aileye de bakarak "Bir yerde oturalım mı?" demişti nazikçe. Ortamda iki aileye de ricada bulunabilecek tek kişi oydu sonuçta.

Babamlar onay verirken, karşı taraf da isteksiz bir 'Olur' cevabı ile karşılık vermişti.

Sakin bir kafeye geçtiğimizde birer kahve sipariş ettik, herkes sessizce düşünmeye devam etti, siparişler gelince de Hakan Bey konuşmaya başladı.

"Biz Yeşim'in de resmiyette Ulusoy olmasını istediğimizi söylemiştik, onu bu haktan mahrum bırakacak değiliz. Maddi açıdan da hakkı olanı alacak ancak Melis'in düzenini bozmanızı istemiyoruz-"

"Yeşim'in düzeni peki?" diyen annem inanamıyormuş gibiydi.

"Hanımefendi, siz Ulusoy olmanın ne demek olduğunu biliyor musunuz?"

Babam 'hah' diye alayla güldüğünde herkes ona döndü.

"Mafya eskisi bir aileye dahil olmak diye biliyoruz ama doğrusu başkaysa bize siz söyleyin lütfen."

Mafya eskisi mi!?

"Savcı Bey-" diye sert bir üslupla konuşmaya başlayacak olan Hakan Bey'i Melis durdurdu.

"Baba lütfen, yapmayın böyle. İzin verirseniz neyin, nasıl olacağına ben, daha doğrusu biz karar verelim." dedi bana bakarak. "Sonuçta konu en başta bizim hayatımızla ilgili."

"Aynen." dedim umursamaz bir tavırla. Zaten karşı taraftan benim fikrimi isteyen yoktu. Sonra da önümdeki kahveden bir yudum aldım ve devam ettim. "Ben ailemle devam ediyorum, herhangi bir soyadı değişikliğine de gerek yok. Teşekkürler." dedim ve cebimden telefonumu çıkarıp, ilk gördüğüm oyunu açtım. Şimdi Melis'i kapışabilirlerdi...


Yorum ve oylarınızı bekler, sevgilerimi sunarım :) Fikir belirtin lütfen, benim için çok önemli... Teşekkürler.

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin