17

21.9K 1.3K 191
                                    

Akşam boyu babam, annem, Sedef ve Melis ile çok keyifli vakit geçirmiştik. Tekrardan her şey normale dönmüştü sanki. Tabii Melis farkıyla. Ayrıca Melis'in ailemle olan yakınlığı nedense hiç rahatsız etmemişti beni, kıskanmamıştım. Bu da kendimle gurur duyduğum anların doğmasına sebep olmuştu haliyle... Daha sonrasında ise annemle babam yatınca salonda oturup, dedikodu kazanını kaynatmaya başladık.

"Ee anlat bakalım Yeşim Hanım, bugün neden merak ettin Yağmur ve Demir meselesini?"

Melis giriş yaptığında tekli koltuğun birinde uyuklayan Sedef'in de gözleri açılmıştı.

"Neler oluyor?" diye de doğrulduğunda Melis'e yanımdaki yastığı fırlattım. Sedef'in diline mi düşürecekti şimdi beni, ki Sedef'in gittikçe muzipleşen ifadesi haklı olduğumu gösteriyordu.

"Yeşim'cim? Stockholm sendromu mu?"

Sesindeki imayla bana bakarken kaşlarımı çatmıştım.

"Sedef saçma sapan imalar yapma, kalkar döverim seni! Özlemişsindir sen abla dayağını."

"Şşt dağıtmayın konuyu. Yeşim, cidden ne oluyor? Bu Demir pisliği aklını karıştırmıyor inşallah. Olmaz sizden-"

"Abi siz iyi misiniz? Ne bizi? Sadece yanımdan geçen kızların muhabbetine şahit oldum ve merak ettim, bu kadar. Yoksa umurumda falan değil o çocuk."

Melis de Sedef de doğru söylüyor muyum diye bir süre yüzümü inceledikten sonra Melis yeniden söze girdi.

"İyi o halde. Çünkü aileleri hesaba katınca ki sende iki tane var, olacak iş değil-"

"Melis yok diyorum öyle bir şey uzatma ya... Öff tadım kaçtı benim, yatıyorum." Deyip ayaklandığımda kızlar daha fazla bu konuya girmeyeceğiz diye beni geri döndürmek istese de Sedef'in odasına gidip, hazırlanan yatağıma girdim. Onlar da fazla ısrar etmemişti zaten çünkü saat bayağı bir geçmişti. Çok geçmeden Sedef de gelmiş yatmıştı. Bense gözümün önüne gelen Demir'i ve Yağmur'u düşündüm. İkisini beraber düşünmek beni neden rahatsız ediyordu bilmiyorum. Ya da bilmek istemiyorum.

Yanımda duran telefonuma uzanıp, instagramdan Demir'in hesabını arattım. Gizli bir profil çıktı, sıfır paylaşım yapmış görünüyordu. Çok az takip ettiği kişi ve takipçisi vardı. Kullanmıyordu da denebilirdi yani. Sonra Yağmur'un hesabını bulmak istedim ama soyadını bilmiyordum. Bir an Melis'in hakkında iyi kız dediğini hatırlayınca onun takip ettiklerinde olabileceğini düşündüm ve bingo! Cidden takipleşiyorlardı.

İki yüz civarında takip ettiği kişi, bin küsür de takipçisi vardı. Hesabı açıktı ve postlarına bakılırsa aktif kullanıyordu. Takip ettiklerine baktığımda Demir'in de olduğunu gördüm ve nedense biraz korkakça takipçilerine girdiğimde orada da Demir'i görmüştüm. Hızla instagramdan çıkıp, telefonu da yanıma bıraktım. Oda da tekrardan karanlığa boğulmuştu böylece ama benim gözlerim sonuna kadar açıktı. Sedef'in dediği Stockholm sendromu doğru olabilir miydi ya? Yok canım, daha neler. Bir gecede neyin stockholmu... Uyu Yeşim uyu, bu işi ne kadar az düşünebilirsen o kadar iyi...

*

Cumartesi günü annemin doğum günü hazırlığı ile geçmiş, akşama da biz üç kızın yaptığı pasta yenmişti. Tamam ben de yapabiliyordum ama Melis'in mutfak konusundaki yeteneği başka bir boyuttaydı. Neyse ki gün boyu Demir aklıma gelmemişti.

Pazar günü ise çiftliğe dönmem gerekiyordu. Öğleden sonra beni almaya gelen Caner'e bu sefer babamın götürmesi sürprizini yapmak istemediğimden çantamı alıp, arabasının arka koltuğuna geçtim. Yola çıkar çıkmaz ufak tefek sorularla beni sorsa da bu fasıl kısa sürmüştü. Çiftliğe gelip de arabayı park ettiğinde ise arabadan inmeyişim ile Caner bana dönmüştü.

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin