27

18.2K 1.2K 279
                                    

Sabah Murat Sedef ve beni babamla görüşmeye götürdüğünde özel bir oda ayarlamıştı. Kendisi içeri girmezken, yüzü de oldukça gergindi ama bize de bir şey söyleyemiyordu. Babamdan hoşlanmadığı aşikardı tabii.

Sedef içeri girdiğinde doğrudan babama sarılmış ama ben olduğum yerde kalmıştım. Karşımda görmüş olduğum dağılmış adam içimde öyle bir acıya sebep olmuştu ki. Onunla geçirdiğimiz tüm güzel zamanları düşününce, şimdi olan bu düşkünlüğü beni mahvediyordu.

Onlar ayrıldığında Sedef oturmuş, babam ise bir umut bana bakmıştı ama ben gözlerimi kaçırıp, en uzak sandalyeye geçtim. Böylece o da oturmuştu.

"Nasılsın babacım?" diyen Sedef masada duran ellerini tutuyordu. Annemden sonra babama karşı daha da düşkün gibiydi.

"İyiyim kızım, siz nasılsınız asıl?"

Omuz silkti Sedef. Yüzüne baktığımda dolmaya başlayan gözlerini görmüştüm. Hemen bakışlarımın hedefini değiştirdim çünkü ben de aynı şeyi yaşamak istemiyordum. Onlar konuşurken ben hep duvara bakıyordum. Babamın çoğul sorduğu sorulara cevap vermeye dahi yeltenmediğim için kendimi acımasız görüyordum ama şu anda yapmam gerekenin ne olduğundan da emin değildim.

"Yeşim, sen nasılsın?" diye direkt bana sorduğunda ortamda bir sessizlik olmuş, mecburen yüzüne bakmıştım. Büyümüş göz torbaları, tıraş olmamış yüzü, dağınık saçları... Babam bir anda çökmüştü.

Sessizce "İyi." Derken kapı açılmış, içeri Melis girmişti. Kapının dışında gördüğüm Özgür ve bana bakan mahcup yüzü ile yeniden Melis'e döndüm. Öfkeyle babama bakıyordu.

"Görüşme varmış, neredeyse kaçırıyordum."

Olay çıkartmaya mı gelmişti. Sedef hızla ayağa kalkarken babam hemen kolundan tutmuştu.

"Melis lütfen." Dedim güçsüzce ama kimse duymamış gibiydi. Bir elimle yüzümü ovuştururken Melis konuşmaya devam etti.

"Babacım..." dedi tükürür gibi. "...Kardeşim Sedef benden habersiz gelmiş, yoksa biliyorsun asla geç kalmazdım böyle bir görüşmeye. Seninle konuşmak istediğim o kadar çok şey var ki."

Babama baktığımda oturduğu yerde kaskatı kalmış, Melis'e bakıyordu. Sonra gözleri Sedef'i ve beni buldu ve yeniden Melis'e baktı.

"Yalnız konuşalım." Dediğinde bizi bu hengameden uzak tutmak istediği belliydi. Ayağa kalktığımda odanın kapısına doğru yönelmiştim. Bunu gören babam Sedef'e "Hadi sen de Yeşim'le dışarıda bekle kızım." Demişti.

Ama beklenmeyen şey babamın sözleri daha son bulmadan benim Melis'in kolundan sıkıca kavradığım gibi dışarı çekmem olmuştu. Melis ne olduğunu anlamadığı için peşimden sürüklenirken Sedef ve babamın üstüne kapıyı kapattım. Sonra da Murat ve Özgür'ün önünde Melis'i biraz itekleyerek karşıma doğru yönlendirdim.

"Ne yapıyorsun sen Yeşim?" diyen Melis'e tahammülü azalan bakışlarımı diktim. Artık sabrımın son demlerindeydim. Her şeyi idare etmekten bıkmıştım. Yine de sakin bir ses tonu kullandım.

"Sedef'in yanında hesap falan soramazsın... ya da benim yanımda." Dediğimde onun haklılığı, dağılan hayatı falan umurumda değildi biliyor musunuz? Haksız olabilirdim ama şu anda haksız olmak istiyordum. Artık acı çekecek yerim kalmamıştı. Benim karşımda babama bağırılmasını istemiyordum.

"Bu konuda mağdur olan kişilerden birinin de ben olduğumun farkında mısın sen? Öz babam içerideki kişi, beni bir intikam uğruna terk etmiş! Onunla konuşabilmek için kimseden izin alacak değilim!"

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin