23

19.1K 1.2K 224
                                    

Sedef, babam ve ben az önce önünde olduğumuz banka gittik. Babam çantayı oraya bıraktı yavaş hareketlerle ve bize döndü. Bu benim de ilk yüzleşmem olacaktı. Sedef şimdi koruma halinden çıkmış, omuzları düşmüştü. Biliyordu ki kan bağı olmasa bile ben de en az kendisi kadar bu adamın kızıydım. Onunla büyümüştüm.

"Sizden af dilememin bir anlamı yok artık değil mi?" dedi çaresiz ama sakin bir ses tonuyla. Hepimiz ayaktaydık. Biz sessiz kalınca o devam etti.

"Sizi ben yetiştirdim. İnsan öldürmenin affı olmaz, insan hayatıyla oynamanın affı olmaz diye ben öğrettim. Ben çok sevmeme rağmen tüm aileme ihanet ettim ve şu saatten sonra bana ne kadar güvenirsiniz bilmiyorum ama bir kere olsun huzurla uyumadım. Yine de sizden af beklemem için elimde hiçbir sebebim yok. Ben masum iki kızın ve tüm ailemin hayatıyla oynadım. Affı hak etmiyorum."

Sözlerini bitirmişti. Kısa bir konuşmaydı, o günkü duygularından bahsetmiyordu, o günü anlatıp, yaşananlardan bahsedip kendini aklamaya da çalışmıyordu. Af bile istememişti çünkü bunun imkansız olduğunun bilincindeydi.

"Neden hemen vaz geçiyorsun ki? Neden ya neden!? Ben affetmek istiyorum, eskisi gibi olalım, aile olalım istiyorum." Diyen Sedef'e bakmadım. Sadece babamdaydı gözlerim. Sedef devam etti.

"Belki de kendince haklı sebeplerin vardı, ne biliyim kutsal bir amacın vardır. Ya anlatsana neler yaşadığını baba! Çık şu içinden Allah aşkına! Gerekirse uydur, bizi ikna et!" derken gittikçe sesi yükseliyordu. Bense sessizdim. Babamın gözleri bana döndüğünde yutkundum ve gözlerimi kaçırdım.

"Yeşim ister mi böyle olmasını? Ya da Melis? Bu hikayenin en büyük kurbanları onlar. Ailelerinden habersiz yaşadılar bunca sene..."

"İster! İstemeli! Yeşim, bir şey söylesene! Babamız o bizim ya! Bunca sene her şeyi bildiği halde bana senden daha farklı baktı mı!? Beni kayırdığı bir an hatırlıyor musun?"

Hatırlamıyordum.

"Yeşim'in üstüne gitme artık Sedef... Hem herkes beni affetse bile ben kendimi affetmek için uğraş vermeyeceğim artık. Buraya annenin eşyalarını getirmek için gelmiştim, şimdi ise gidip her şeyi itiraf edeceğim. Bu iş bugün yargıya taşınacak."

Ağlaması artan Sedef babama sarılmıştı. İtiraz etmiyordu çünkü onun kararlı biri olduğunu biliyordu. Devletten de kaçmayacaktı, bizi öne sürüp Hakan Beylerden medet de ummayacaktı.

Babam bana bakarken Sedef'ten ayrılmış ama sarılmak için girişimde bulunmamıştı. Benden utandığını görebiliyordum.

"Çantayı annenize verirsiniz." Dediğinde onu görmek için içeri girmeyeceğini anladım. Boşanırken de sorun çıkarmayacaktı görünen o ki. Babam hayatımızdan çıkmayı kabullenmiş gibiydi.

Sedef ağlayarak ona bakarken babam son bir kez ikimize bakıp hastanenin çıkışına doğru ilerlemeye başladı. Giden adamın arkasından ben de ağlıyordum şimdi ama onu durdurmak için ne sesimi çıkarabildim ne de tonlarca ağırlık taşıyormuş gibi yere çakılan ayaklarımı hareket ettirebildim.

*

Melis Hakan Beylerin evine geçecekti bugün. Bunu Ege gelip haber vermişti bana. Annemin odası önündeydik. Bana destek olmak ister gibiydi bakışları.

"Tamam Ege, ben bugün annemlerle kalayım... Melis'e söyle lütfen, yarın eve geldiğimde eşyalarımı alırım odasından."

"Buna gerek yok, ablam üst katta kalır-"

"Hayır gerek var, ben geçerim üst kata. Sen dediklerimi ilet lütfen."

Ege itiraz istemediğimi görünce başını sallamış ve bana sarılmıştı. Bir süre öyle kaldıktan sonra da hastaneden çıktı. Ben annemle Sedef'in yanına döndüm. Sedef annemin yanına uzanmış, sarılarak uyuyorlardı. Ben de sessizce odadaki koltuğa geçtim.

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin