🔸3.BÖLÜM: WONDER WOMAN

1.6K 192 101
                                    

O günkü derslerimin bittiğini bildiren zil kulaklarıma dolduğunda elimi yanağımdan çekerek masanın üzerine yayılmış kitaplarımı ve defterlerimi toplamaya başladım. Bunu yaparken biraz ağır hareket ettiğim için sınıftan en son çıkan ben oldum. Bilgisayarına bağlı olan kabloları çıkaran öğretmenimize hafifçe gülümseyip veda ettikten sonra Fransızca, Edebiyat ve Tiyatro kulübünün ortak gösterisi olan ve aynı zamanda da Fransızcadan alacağım notu belirleyecek olan oyunu izlemek için konferans salonuna yöneldim. Okuldan bir an önce çıkmak için can atan öğrenciler yüzünden koridor tıklım tıklım doluydu. Yan yana dizilmiş olan büyük pencerelerden yağmurun yağmaya başladığını görebiliyordum. Gri bulutlarla kaplı gökyüzüne bakarak sıkıntıyla iç geçirdim. Böyle havaların insanı garip bir hüzne sürüklediğini düşündüm. Sonra da telefonumu çıkarmak için çantamın fermuarını çekiştirdim. Böyle günlerde otobüs durağına yürürken ıslanmayayım diye ya babam ya da annem beni okuldan almaya gelirdi. Onları aramalı ve ödevim için biraz daha okulda kalacağımı haber vermeliydim.

Öğrenci dolaplarının yanındaki duvara sırtımı yaslayarak babamı aradım ama birkaç kez çalsa da telefonunu açmadı. Herhalde meşguldü. Annemin numarasını bularak bu defa onu aradım. Neredeyse ilk çalışta açtı.

"Alo?"

"Anne," dedim önümden geçip giden öğrenci akınına bir göz atarak. Her ne kadar numaradan kimin aradığını görüyor olsa da "Benim," diye belirtme ihtiyacı hissettim, sonra da yaptığım aptallık yüzünden yüzümü buruşturdum. Zaten o da "Biliyorum, Cassie." diye alay etti. Arkadan ofis sesleri geliyordu, iş arkadaşlarından biri anneme stajyer dosyalarının nerede olduğunu sorduğunda annemin sesi telefondan uzaklaştı. "Bana bir dakika ver Jeff, hemen sana döneceğim." Sonra da aceleyle bana odaklandı. Anne moduna geri girerek, "Bir şey mi oldu, tatlım?" diye sordu.

"Babama ulaşamadım," dedim önce. "İşi mi var?"

"Şey... Galiba orman civarında bir arama çalışması yürütüyorlardı. Ne için olduğunu bana da söylemedi. Böyle durumlarda telefonunu her zaman kapatır, bilirsin."

Bilirdim.

Rahatlayarak nefesimi üfledim. Neden bu kadar gerildiğimi bile bilmiyordum. Muhtemelen yine oyun oynarken ormanda kaybolan bir çocuğu arıyordu, ya da reşit olmadığı halde evden kaçıp kamp yapan hippi özentisi birkaç genci...

"Yağmur yağıyor. Beni almaya gelecek misin?"

"Evet. Çıkacağım şimdi."

"Hemen gelmene gerek yok," derken ayağına çelme takan arkadaşı yüzünden sendeleyen bir öğrenciden kaçmak için sırtımı iyice duvara yasladım. Arkadaşı kıkır kıkır gülerken çocuk küfür ederek düştüğü yerden kalktı. Neden bu kadar çocuksu davrandıklarını anlamamıştım ama dudaklarım keyifle kıvrıldı. "Halletmem gereken bir ödev çıktı. Birkaç saat sonra gelebilir misin?"

"O halde Theo'yu almaya birlikte gideriz. Olur mu?"

"Tabii."

"Tamam," diye geveledi ağzında ve bir kere daha arkadan Jeff adındaki adamın sesini duydum, görünüşe bakılırsa hâlâ o dosyaları istiyordu. "Hepsi bu kadarsa dönmem gereken çok sıkıcı bir işim var."

"Hepsi bu." dedim gülümseyerek. Bir yandan da asla muhasebeci olmak istemediğimi düşünüyordum. "Sonra görüşürüz. Seni seviyorum, anne."

Bir sessizlik oldu. Her ne kadar görmüyor olsam da annemin gülümsediğini biliyordum.

"Ben de seni seviyorum, tatlım."

Hepsi buydu.

Telefonumu kapatıp çantama geri atarken ezilme tehlikesi geçirmek istemediğim için koridordaki kalabalığın dinmesini beklemeye karar verdim. Zaten oyunun başlamasına daha vardı. Bu sırada bakışlarım camekanın yanındaki duvarda asılı olan afişe kaydı. Afişin arka planı rengarenk yaldızlarla süslüydü ve üzerinde kalın puntolu, siyah harflerle yarın gecenin tarihi yazıyordu. 'GELENEKSEL GECEYARISI BALOSU... Unutulmaz bir gece geçirmek için...' diye de eklenmişti altına. Okulumuz her yıl bu zırvalıktan mutlaka yapardı. Henüz bir kere bile bu baloya katılmamış olsam da insanların oraya çiftler ya da arkadaş grupları halinde gittiğini biliyordum. Eh, ikisinden de bende yoktu. Bu durumda evde oturup gece boyunca film izlemeyi ya da kitap okumayı, tüm gece bir duvar kenarında takılıp fazlalık muamelesi görmeye yeğlerdim. Zaten kimsenin de beni davet etme nezaketini göstereceğini sanmıyordum. Tüm bu insanlar için ben... Görünmez gibiydim.

Kanlı GeceyarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin