🔸14.BÖLÜM: ÖLÜMCÜL YÜZLEŞMELER

1K 169 20
                                    

Biriyle karşılaşmayı beklemiyordum ama bekliyor olsaydım bile o biri kesinlikle Andy olmazdı. Ya da Alfred. Ya da Barry...

Kalbim deliler gibi çarpıyordu ve gerginlikten tüm tüylerim diken diken olmuş, ellerim buz kesmişti. Andy hiç acımadan böğrünü deşebilecek bir katil ile aynı okulda olduğunu bilmeden genzinden tatsız bir hırıltı çıkardı; Gülüyordu sanırım. Ah, Tanrım! Bu gece son gülüşü olabilirdi bu ve bundan haberi bile yoktu! Kollarımı ovuşturarak biraz olsun sakinleşmeye çalıştım. Sonra bir kâbusa dalar gibi bütün korkum geri geldi.

Buradan hemen çıkmalıydık ve muhtemelen bu üç dangalağı da yanımıza almalıydık.

Kimse konuşmazken Andy kollarını göğsünde kavuşturarak "Bak sen şu işe," dedi. Sesi sevecenlikten olabildiğince uzaktı. Bu kadar korkmuş olmasaydım ses tonu yüzünden kıkırdardım. "Yine karşılaştık... Ve yalnız değilsin. Yanında kızılı da getirmişsin. Kahraman rolünü oynamak işe yaramış olmalı."

Bilemiyorum. Belki de onu katille bırakmalıydık?

Vicdanım istemeye istemeye baskın gelirken "Andy," dedim uyarırcasına. "Kes artık şunu." 

"Alındın mı? Neden? Sen de aynısını Elias için yapmıyor muydun?"

Olan her şeye rağmen yüzüm ılık bir hava dalgasıyla sarsılıp saçlarımın rengini alırken utançtan Ashley'e ve Diago'ya bakamadım. Bunun yerine Dallas'a baktım. İfadesinden Andy'den pek hoşlanmadığı belli oluyordu ama bunun bu gece benimle olanlar yüzünden mi yoksa daha öncesinde başka bir şey yaşandığı için mi olduğunu kestiremiyordum. Aniden kendimi her zamankinden daha yorgun hissettim ve ağırlığımı bir ayağından diğerine geçirerek kelimeleri dudaklarımdan çıkmaları için zorladım.

"Şimdi yeri değil, Andy. Gerçekten değil. Biz hemen-"

"Seninle konuşmuyorum. Bu kendini beğenmiş, züppe herifle konuşuyorum. Daha önceki küçük gösterinden sonra yeniden karşılaşmayacağımızı mı sanıyordun?"

Hayır, kesinlikle benimle konuşmuyordu.

Alfred'in ağzı kulaklarına vardı. "Bu eğlenceli olacak."

Hiç tereddüt etmeden "Katılıyorum," dedi Barry. "Ben paramı Dallas'a yaptırıyorum."

Andy bozularak kaşlarını kaldırırken Dallas gülümsedi. Soğuk, insanı geren ve rahatsız eden bir gülümsemeydi bu. Ashley'e yardım istercesine baktım. Bir terslik olduğunu fark edince bir adım öne çıkarak iki erkeğin arasına girip ellerine baktı. Kırmızı ojeyle kaplı olan tırnaklarına baktım ve parmaklarının hafifçe titrediğini fark ettim. O da korkuyordu. "Hoş şeyler söyle, Andy. Hoş şeyler. Böyle kaba kelimelere gerek yok." Sonra yüksek sesle derin bir nefes aldı. "Pisliğin önde gideni olsan da burada kalamazsın. Hemen bu okuldan çıkmamız gerekiyor. Sizden başka kimler var? Ne kadar kalabalık olursak o kadar iyi."

Dallas, umursamaz bir tavırla Andy'nin yanından geçmek için döndü. Andy, kolunu uzattı. Dallas'ın kolunu yakaladı. Sertçe sıktı.

Hay lanet.

Tatlı bir rüyadan uyanır gibi Dallas'ın gözlerinden sabrının taştığını gördüm. Hızla geri döndü ve Andy'nin kolunu çevirip bileğini büktü. Andy'nin ifadesinin saniyeler içinde değiştiğini gördüm. Dudakları acıyla gerildi ama gururundan olsa gerek, hiç ses çıkarmadan gözlerini kıstı. Dallas, yeşil gözleri parıldayarak Andy'nin yüzüne derin bir öfkeyle baktı ama bu öfkeye tezat bir şekilde sakince konuştu onunla. "Bana bir daha dokunursan parmaklarını kırarım senin." Gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Endişeyle nefesimi tuttuğumu fark ettim. Şey. Bu çocuk kesinlikle kendini korumasını bilen insanlardandı. Andy'nin canına okuyabilirdi. Bunu yapmak istiyormuş gibi de görünüyordu. 

Kanlı GeceyarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin