🔸6.BÖLÜM: KONTROLSÜZ ÖFKE

1.3K 172 51
                                    

Araba Elias'tan iyice uzaklaşıp evimizin olduğu o tanıdık kasabaya girerken en huysuz tavrımı takınarak kollarımı göğsümde kavuşturdum ve en az ifadem kadar öfkeli bir sesle, "Kasten yapsan bile ancak bu kadar kötü davranabilirdin." dedim babama. Aklım hâlâ Elias'taydı. Babamın garip uyuşturucu sorgusu yüzünden hâlâ biraz mahcup hissediyordum...

"O çocuğa güvenmiyorum."

Babamın netliği karşısında sertçe irkildim. Sonra hafifçe güldüm ama öfkeliydim ve gülüşüm de hiç 'mutlu' bir gülüş değildi. Yalandan masum bir sesle, "Neden?" diye sordum. "Ölmüş babası uyuşturucu kullanıyor diye mi? Ne zaman bu kadar önyargılı oldun, baba?"

"Mesele bu değil. Bak. Ben bir polisim ve her gün her türden insanla karşılaşıyorum. Deneyimlediğim kadarıyla çocukların ailelerinin uzantısı olduğunu söyleyebilirim. Babası bugün duyduğum kadar berbat biriyse, Elias'ın kimi örnek aldığı konusunda endişelenmeden yapamıyorum."

Bunları beni kışkırtmak için söylemediğini biliyor olsam da böyle konuşmaya devam ettiği için anaç damarlarım kabarıyordu. Hiç vakit kaybetmeden savunma yapmak için ağzımı açtım.

"Ah, lütfen! Bu hayatımda duyduğum en berbat mantık! Yani, demek istediğim... Andy'ye bir baksana! Ailesi ülkedeki en seçkin diplomatlardan biri ama o çocuk zorba domuzun teki. İyi ailelerden de kötü çocuklar büyüyor, baba. İnsanları bu şekilde yargılayamazsın. Onlara bir şans vermelisin."

Yavaşça, "Andy mi?" dedi ve düşünür gibi parmaklarını direksiyon simidinde oynattı. Sonra da bariz bir şüpheyle gözlerini kıstı ve yakalandığı kırmızı ışıkta dururken bana bana inanamıyormuş gibi baktı. Kırmızı ışık yeşil ışığa dönerken ve vitese uzanırken yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı. "Lütfen, bana Elias'la arkadaş olma meselesinin o Andy denen çocuğun ona zorbalık ettiği için olduğunu söyleme Cassie!"

Eyvah!

Bu, hiç olmadı işte.

Andy'nin nasıl bir hödük olduğundan bahsedip dururken babamın durumu fark edeceğini düşünmemiştim bile.

"Ben... Yani... Şey..."

Adımı daha önce hiç yapmadığı bir vurguyla dile getirerek, "CASSİE!" diye çıkıştı. Öyle çok şaşırmıştı ki neredeyse arabayı yoldan çıkarıyordu. Kayan tekerlekleri şerit çizgilerin içine geri sokarken kaşlarını sertçe çattı. "Sana inanamıyorum! Bu yüzden o çocuğa bu kadar taktın, değil mi? Ben sandım ki sen artık..."

"Öyle değil. Yani, evet, ona yardım etmek istememin nedeni Andy'nin domuzun önde gideni olması ama düşündüğün gibi bir sebebi yok, bu sadece..." Ne, diye ekledi iç sesim. Kendi kendimi bile ikna edemiyordum daha! Babamı nasıl ikna edecektim ki? "İyilik? Ayrıca, ona takmış falan değilim ben!"

"Bana onun arkadaşın olduğu hakkında yalan söyledin."

"Özür dilerim. Sana gerçekleri söylemeye utandım. Fazla abarttığımı söyleyeceğini düşündüm."

"Çünkü fazla abartıyorsun."

Çekinerek, "Baba, lütfen!" diye yakındım.

Babam tepkim yüzünden pişmanlıkla iç geçirirken arabayı evimizin bahçesine park etti. Bunu, dediklerimi biraz düşündükten sonra bana döndü. İfadesinden pes ettiği belli oluyordu. "Tamam. Bak. Sanırım önyargılı olmam konusunda haklı olabilirsin." Yüzüme uzandı ve saçımı kulağımın ardına ittirdi, bana sevgiyle karışık bir anlayışla baktı. "Elias hakkındaki yargına güvenmeyi deneyeceğim ama sende bana bu konuda dikkatli olacağına dair söz vermelisin. Yoksa aklım sende kalacak."

Kanlı GeceyarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin