🐥Pasaklı🐥

4.3K 435 412
                                    

Ay aşkolarım sınır konusunda beni hiç üzmüyosunuz 🥺🥺🥺

Ben yine bi formaliteden 180 oy 300 yorum diyeyim ama siz biliyosunuz işiniz💞💞

Geçmek bilmeyen saatler çekirdek aile için çok zordu. Üç ayın sonunda tüm izinlerini kullanmış olan alfa bugün itibariyle şirkete geri dönmüştü dönmesine fakat aklı hala eşi ve yavrusundaydı.

Göğsüne yerleşen bedenin baskısını hala hissedebiliyordu alfa. Yavrunun uykusunuda vakit farketmeksizin eşiyle uyumaya çalışmaya da alışmıştı. Şimdi ikisinin de yokluğunda şirketin duvarlarının hapishaneden farkı yoktu.

"Kook plan dosyasını göndersene bana."

Hoseok seslense de gözleri masasına yerleştirdiği çerçevenin içinde eşiyle birlikte uyuyan yavrusunda olan alfa duymamıştı bile.

"Pişt, cevap versene." Hoseok'un biraz daha bağırmasıyla irkilen alfa sonunda fark edebilmişti.

"Hyung bir şey yapalım ben eve gideyim ya. Yemin ederim acı çekiyorum. Millet nasıl baba olup çalışabiliyor aklım almıyor!" Jungkook isyankar çıkış sonrası başını masaya koymuştu. Tüm enerjisi çekilmiş gibiydi ve eve gitmesine daha bir saat vardı.

"Görüyor musun Hoseok, bu yüzden işte bekliyoruz biz."

Gözlerini karşısındaki yitikten çekip omegasına çeviren Hoseok da biraz sitemkardı. "Aşkım mezara girmeden bir gün önce falan tamam diyeceksin herhalde."

"Şartlar onu gerektiriyorsa mecburen." Eh, Yoongi her konuda olduğu gibi bu konuda da dominanttı.

Ofis ortamında son diyolog sonrası yalnızca birkaç dakika sessizlik olmuştu. Artık dayanamayan alfa sandalyesinde dikelip telefonunu eline aldı ve hemen eşini görüntülü aradı.

Yalnızca birkaç saniye çalan telefon açıldığında görüntü oldukça hızlı hareket ediyordu. Öyle ki alfa neler olduğunu seçemiyordu.

"Minju bırak kızım saçımı... Açalım ellerini-ah! Ağlama ağlama bak kim telefonda..." Jimin saçlarını güçlü bebek elinden kurtardığına sevinemeden ağlamaya başlayan yavruyla ne yapacağını şaşırmıştı. Önce kucağına alıp göğsüne yatırsa da bir işe yaramadığını gördüğünde kenara bıraktığı açık telefonu alıp Minju'nun önüne koydu.

"Bak baba buradaymış, ağlama diyecekmiş sana... Desene Kook."

Alfa gözlerinden yıldızlar fışkırıyormuş gibi ağlamaktan kıpkırmızı olmuş yüze, kuş gibi açılmış minik ağıza, parıl parıl parlayan gözlere bakmaktan konuşamıyordu. Bir yavru nasıl ağlarken de bu kadar tarlı olabilirdi ki?

"Babası konuşsana hadi!"

"Ah- şey. Minju... Kızım bak kim var burada? Sen anneyi çok mu yordun yoksa bugün? Sen de beni özledin mi?"

Mucize olarak nitelendirebilecek gibi, Minju ağlamayı kesmiş, normale göre çok daha küçük gözüken babasına bakıyordu. Mırıltılar çıkartarak derdini anlatmaya başladı.

Bir kere annesi o dönen oyuncağı durdurabilecek kadar güçlü değildi ki durdurmamıştı. Ayrıca onu sürekli pusete bırakıp yemek falan yapıyordu. Oysa babasının yaka süsü olarak gayet mutluydu. Hem gaz çıkarttığında babası gibi komik suratlar yapıp öpmemişti. Şimdi de bezini değişirken karnını öpmeye çalışıyordu ama... Ama babası gibi değildi işte, babasının öpücükleri daha güzeldi.

Uyarı olarak önce elini kolunu sallamıştı ama annesi anlamayınca da çekmişti saçını işte. Tamam, azıcık pişmandı. Pişmanlığını göstermek için ağlamıştı da, yine de olmamıştı işte. Bu gün çok rahatsızdı. Acilen babasının gelip onu eğlendirmesi gerekiyordu.

It's Ours Now -JiKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin