Sınır 230 oy 300 yorum
Yaban ellerde, yabancı bir sürü doktor arasında tedavi olmaya çalışan çiftin derdi boylarını aşmıştı.
Geldikleri oldukça uzak Afrika ülkesinde Korece bilen tek bir hastane çalışanı yoktu. İngilizce bilen kişi sayısı azdı, onda da aksan yüzünden bir türlü anlaşamıyorlardı. Jimin'in her saniye artan kaşıntısı nedeniyle hıçkıra hıçkıra ağlaması zaten alfayı daha da streslendirirken bir türlü tedavi konuşunda anlaşamamaları, her şeyi daha da çıkılmaz hale getiriyordu.
Küçük hastane odasında bekleyen ikili, içeri giren sivil giyimli biri ve yanındaki doktorla ile tekrar umut dolmuştu.
"Merhaba, çevirmenlik için geldim. Sorununuzu anlatın lütfen." Sonunda İngilizcesi biraz daha anlaşılır biri geldiği için önce başını yukarı kaldırarak şükretti alfa. Sonra da başladı sorununu anlatmaya.
"Eşimle beraber meşhur et restorantına gittik. O ceylan eti yedi ama galiba alerjik reaksiyon yaptı. Saatlerdir çok kötü durumda."
Çevirmen doktora durumu anlattıktan sonra doktorun sorusunu çevirdi.
"İlk kez mi yedi?"
"Evet ilk. Başka bir şeye de alerjisi yok zaten."
Doktor aldığı yeni bilgilerden sonra çevirmene son sözlerini söyleyip çıkmıştı.
"Birazdan serum gönderecek. Onun dışında ülkeye girmeden önce anlatıldığı gibi, herhangi bir hastalık olma ihtimaline karşı kan testi yapacağız. Turist olduğunuz için sonuçlar büyük ihtimal serum bitimine çıkar. İyi günler."
Çevirmenin odadan çıkmasının ardından yalnızca iki dakika sonra bir hemşire gelip serum bağlamıştı omegaya. Ardından şırıngayla aldığı birkaç tüp kanla birlikte çıkmıştı odadan.
"Keşke hiç yemeseydik..." Jimin serumun etkisiyle biraz daha rahatladığından konuşabilecek hale gelmişti fakat eşinden bir yanıt gelmemişti. "Kook?"
Eşinin elindeki telefona büyük bir dikkatle baktığını görünce merakla sordu. "Neye bakıyorsun öyle?"
"Ne gibi hastalıklar çıkabileceğine. Siktiğimin bin tane aşı yaptırdık. Ne ihtimalinden bahsediyor bunlar?"
Afrika ülkelerinde çıkan çoğu hastalığın bir tedavisi olmadığını biliyordu. O an lanet etti aşırı uygun bulduğu ve 'yeni deneyim' üzerine eşine buraya gelmek için ettiği ısrarlara.
Alfanın gergin hali omegayı da gerse de belli etmedi.
"Sakin ol aşkım. Zaten ülkeye indik, otele vardık, hop etciye gittik. Ne ara ne hastalığı olacak ki? Dediler ya, turistiz biz. Eğer böyle bi sıkıntı çıkarsa, turizm gelirlerinde düşüş olur. Önlem alıyorlar işte."
"Umarım dediğin gibidir." dedikten sonra telefonu cebine koydu Jungkook. Omegasının yanına geldiğinde başıyla kaymasını istediğini gösterip açılan küçük alana uzanmıştı. Ardından robotik bir tavırla onlarca öpücük kondurmuştu omeganın dudağına.
Jimin bulduğu minik aralıkta başını yana çevirip isyan etti. "Ay Kook, ölmeyeceğim tamam ya!"
"Konuşma öyle. Yüzüme öksürsene birkaç kere. Güçlü öksür ama." Jimin şaşkınlıkla alfaya baktı. Yüz ifadesi cümleyi anlamlandıramadığını net bir şekilde belli etse de alfanın ciddiyeti bozulmadı. "Hadi öksür."
"Aşkım ne saçmalıyorsun sen?"
"Ne saçmalaması Jimin? Her ihtimale hazırlıyorum kendimi işte. Ya beraber sağlıklı çıkarız ya da bana da bulaşır, beraber hasta çıkarız. Hadi aşkım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Ours Now -JiKook ✓
FanfictionOmegaverse|mpreg Hiçliğin ortasındaki omega, istenmeyen bir bebekle, istenmediği bir yaşamı sürdürmek istemiyordu. Neyse ki hiç tanımadığı alfa, tüm düşüncelerini tersine çevirdi. Jikook #1 20/05/2023