Nasilsiniz??
28.05.2023
"Bu çok ağır biliyor musun? Canın yanarken susmak."
...
LAVİN LİNA'DAN
En acıtanı da buydu işte.
Ailem varken aynı zamanda yoklardı. Gerçi ailem demek bile zorluyordu. Aile neydi? Kalacak bir çatı, yiyecek bir kap yemek veren miydi? Bu aile olmamalıydı, aile böyle olmazdı ki. Ailenin seni hayata hazırlaması gerekmez miydi? Düştüğünde kaldıran, ağladığında seni güldüren, ne olursa olsun yanında olan değil miydi Aile?
Hiç bir zaman yaşayamayacaktım bu hissi. Yani ailenin olmasını. Düştüğümde kendimi kaldıran bendim sonuçta, yine kaldırırdım ben kendimi.
Gerçi Arslan Seren ile daha konuşmamıştık.
Uzun zamandır evlerinin oradaki bir duvarın arkasından onları gözetliyordum. Arslan çıkınca onunla konuşmalıydım, diğerleri umrumda değildi. Sadece kalacak bir çatıya ihtiyacım vardı, fazlasına lüzum yoktu.
Saat kaçtı bilmiyorum fakat gün yeni yeni ağarıyordu. Eğer bugün çalışıyorsa yakında çıkması lazımdı, yani genellikle böyle oluyordu.
Ali saat 10'da çıkardı evden çünkü Bora'yı günün ağardığı saatlerde yollardı evden, kendisi yerine dursun diye.
Tahminlerim doğru çıkmıştı, Arslan kapıdaydı. Fotoğraflarını internetten görmüştüm, ilk defa gerçekte görüyordum.
Saçları beyazlamış ve azalmış gözüküyordu, boyu en fazla 1.75 idi. Göbeği oldukça vardı. Kısa boyu göbeğini daha çok gözler önüne sermişti. Siyah bir takım elbiseyle, kapıdaki korumalardan biriyle konuşuyordu.
Şimdi çıkmalıydım sanırsam.
Üstümü silkeleyip, başımı dik tutarak yürümeye başladım. Zaten yakın olduğum için beni çok geçmeden fark etmişti. Sorgulayan bakışlarını üstüme dikmişti.
"Kimsiniz?" Dedi yeterince yaklaştığımda.
Babamla tanışıyordum, ne kadar saçma lan bu!
"Lavin adım." Dememle gözleri hızlıca açıldı. Tanıyor muydu beni? Sanmıyorum fakat bir şeyleri bildiği belliydi.
"Kime bakmıştın kızım?" Dedi sesini samimi tutmaya çalışarak. "Arslan Seren'e bakmıştım ben." Anında kaşları çatılmıştı.
"Arslan benim."
"Peki öyleyse direkt konuya gireyim, ben sizin kızınızım." Dedim hiç bir duygu barındırmayan sesimle.
Donup kalmıştı, gözlerinde bir süreliğine saf bir nefret peydah oldu. Benden nefret mi ediyordu? Bu umrumda değildi. Hareket etmeden sadece bana bakıyordu, bende ondan farksız değildim.
"Sen o'sun! Lavin Lina." Dedi sonunda kekeleyerek. Gözlerinde benim aksime bir çok duygu vardı. "Sen geldin." Derken yeni yeni şoku atlatıyordu.
"Evet, geldim. Kalacak bir yerim olmaması beni bunu yapmaya itti." Ne diyeceğini bilemezcesine etrafına bakınıyordu. Cevap veremeyeceğini anladığımda devam ettim. "DNA testi istiyorsanız yapalım, benim tek isteğim kafamı sokacak bir çatı. Sadece reşit oluncaya kadar." Kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Ali geldi, anlattı bana seni. Velayetin benim üstümde, reşit oluncaya kadar kalabilirsin bu evde." Derken ben dışında her yere bakmıştı. Reşit olunca gitmemi o da istiyordu. Zaten gidecektim, isteyip istememesini umursamazdım. Bir süre sonra gözlerime bakarak devam etti. "Evdeki herkes biliyor seni. Mâlum, dün olanlardan sonra anlatmamak elde değildi." Kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİN
ChickLitZamanla duygularından arınmış bir kız düşünün. Babası sandığı adamın, Ali Karan'ın onu bu hale getirmesi de ayrı bir konu. Gülmeyi unutmuş bu kızın bir gün gerçekten gülebileceği çok komik olmalı. Bu kızın bir gün gerçek ailesi ortaya çıkarsa ne olu...