" İçimin köksüz ışıklarını
kim açacaktı?
Oranın karanlıkları
ne zaman çıkardı aydınlığa?
Bir gün yanarmıydı,
yeniden lambalar? " ...∆
Gözlerimi açtığımda,ilk üşüdüğüm hissine kapılmış sonrada son olanları hatırlıyarak irkilmiş ve bedenimi havaya sıçratarak tamamen kendime gelmiştim.
Ağlamaya başladım.
Alnımdan kelimenin tam anlamıyla kan terleri akıyordu.
En son hatırladığım şey,boğulmak üzere olduğumdu.Etrafıma baktım.
Yine odadaydım. Demek ki yine ölmemiştim. Beni kurtarmış olmalıydılar. Oda karanlık değildi, ama aydınlıkta sayılmazdı.
Sadece gece lambası yanıyordu.
Loş bir ortamdaydı.
Yinede ürkmeye başlamıştım.
Midem hala birazcık bulanıyordu ama baş dönmesi falan yoktu.
Sonra sağ kolumda bir ağırlık hissettim. Sol kolumla yoklayınca ise serum takılı olduğunu fark ettim.
Üzerimde bir hafifleme,rahatlama vardı.Açlıktan bayılmış olmalıydım. Hemde küvetin içinde. Dakikalar sonra herşey kafamda daha detaylı oturmaya başlamıştı.
Serum gerçekten iyi gelmişti.
Hemde çok iyi gelmişti.
Açlığımı bastırmış olmalıydı.
Sadece ufaktan bir midem bulanıyordu.
Enerjim yerindeydi,üstelik artık başımda hiç dönmüyor,gözümün önü kararmıyordu.Duvarda ki saate baktım ama ortam loş olduğu ve saat uzakta kaldığı için karanlıktan gözükmüyordu sayılar.
Yataktan kalkmak istedim ama sonra kolumda serum olduğu aklıma geldi.
"Sultan hanım!" Diye seslendim. Sesim çok titrek çıkmıştı.
Tam o anda birisi derin bir nefes aldı.
Korkudan kalbim ağzıma gelmişken hemen sesin geldiği yöne döndüm.
Sol tarafımda bir silüet oturuyordu. Ve ben sadece elinde bir sigara olacak ki,onun ateşini görüyordum.
Kalbimin ritmi git gide hızlanmışken "kimsin!?" Dedim bağırarak.
Bir kıkırdama sesi geldi.
O sesi tanımıştım hemen,derin bir nefes aldım."Benim ufaklık." Dedi. "Sonunda uyandın..."
Başımı salladım,ama beni görmediğine emindim.
"Işığı açarmısın!" Dedim tüylerim ürperiyordu şuan ki ortamdan.
Karanlıktan hep korkardım,ama o dolapta sabahladığım lanet geceden sonra,şimdi karanlık benim en büyük korkum nefretim olmuştu.
Hiç bir cevap duyamadım.
Elinde ki sigaranın ateşine bakıyordum sadece.
Sigara ateşi havalandı,adım sesleri gelmeye başladı, saniyeler sonra odanın ışığı açılmıştı.Işığı açıp,tekrar bana yaklaştı.
Üzerinde ilk defa takım elbise yoktu.
Beyaz bir tişört,gri bir eşofman giyinmişti. Parmaklarının arasında gelişine tuttuğu sigarayı,son kez iştahla çektikten sonra cama doğru sessizce yürüyüp kenarda söndürerek aşşağıya fırlattı. Öylece onu izlemişken sonra dönüp birde saate baktım.
Bu kadar süre baygın mı yatmıştım ben?
Saat gece yarısına geliyordu neredeyse.
12'ye çeyrek vardı.Derin bir nefes çektim.
Hayatım resmen bombok olmuştu.
Babam ölmüştü.
Evimden uzaktaydım.
Üstelik babamı öldüren adamın yanında kalıyordum.
Fiziksel,ruhsal acı çekiyordum.
Göz yaşları tek arkadaşımdı ve daha boktan bir çok şeyden ibaretti yaşamım.
Keşke ölmekten bu kadar korkmuyor olsaydım.
O zaman tek saniye durmaz kendimi yok ederdim bu dünyadan.Camın kenarından çekilip yanıma doğru yürümeye başladı tekrar.
Öylece boş boş gelişini izledim.
Gelip baş ucumda durdu.
Ben ise yatakta oturmuş,sırtımı başlığa dayamış ellerimi hafiften sızlayıp duran midemin üzerine bırakmıştım.
Birden eli havalandı. Korkmamıştım ama refleks olarak gözlerimi kırpıştırmıştım.
Buz gibi olan eli alnımda yerini aldı. Bu hareketi o kadar iyi gelmişti ki...
Gözlerimi kapattım huzurla.
"Ateşin düşmüş küçük hanım." Dedi.
Gözlerimi yeniden açtım.
"Ben bayılmışmıydım?" Dedim hemen. Olayın aslını,beni kimin kurtardığını ve bir dakika... Beni,kimin o çıplak halde küvetten gelip çıkardığını bilmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAMIN GÜNAHI
RomanceEsra'nın tüm hayatı, 15 yaşında annesini kaybettikten sonra başlamıştı. Yıllar boyunca okulunu dahi bırakıp tamamen, annesinden sonra hayata küsen kumarbaz, içkici babasının borçlarını ödemeye adamıştı kendisini. Amacı, yıllarca onu yeniden hayata d...