19 - ÖZLEMEK

8.3K 275 81
                                    

"Ben yılana denize düştüğümde bulup sarılmamıştım. Yılan beni bulup denize çekmişti. Bende sarılmaya,mecbur kalmıştım!" ...

Sabah uyandığımda, sızlayan dikişlerime merhem sürerek başlamıştım güne. Banyoya girmek istiyordum ama şimdi aman dikişlere su gelmesin falan diye uğraşıp duramazdım.
Bu yüzden girmeyip,üzerime değiştirmeye karar verdim.
Kazağımı ve eşofmanımı çıkarıp seçtiğim, yüksek bel bir beyaz pantalonla,bordo bir kazağı üzerime giyindim hemen.
Yüzüme her zaman ki gibi nemlendirici ve güneş kremi sürmüş, dudaklarıma ise yine çilekli lipbalmı sürüp son olarak ta saçlarımı tarayıp Alp'in inadına havadan toplayıp at kuyruğu yapmıştım. O saçlarımı ne zaman kapalı görse hemen açıyordu ya,bu sefer asla izin vermeyecektim. Görürdü o!

Dünden sonra,ona çok kıcık olmuştum nedense. Oysa adamın sevgilisiyle öpüşüp,yiyişmekten başka hiç bir suçu yoktu ki.
Aman,klasik ben işte. Zaten sevmiyordum Alp'i! Bahane arıyordum şimdide. Kim babasının katilini severdi ki!?

Ayaklarım üşüdüğü için ayağıma ev botu giyinip öyle çıkmıştım odadan.
Hiç birşeyi umursayacak,utanacak halim yoktu. Açtım sadece.
Kahvaltı masası bugün tam takır doluydu.
Hatta Oya denilen o kadın bile vardı.
Ne yani gece buradamı kalmıştı?
E tabi ki kalmıştı. O öpüşmenin elbette ki devamı gelmişti...

Sabır çektim içimden.
Sinir gelmişti bana. Neydi bu hallerim benim,hiç bilmiyordum!? Ama hiçbirisi, hemde hiçbirisi beni ilgilendiren konular değillerdi!

Sadece Alp yoktu.
O neredeydi acaba?
Ahmet abi beni görünce hemen yanında ki sandalyeyi çekti.
"Günaydınlar,prenses hanım!" Dedi kocaman gülümseyerek.
Bende gülümsedim ama hiç içten değildi. Onunla alakası yoktu,içimden gelmiyordu bu sabah çünkü.
"Günaydın abi." Dedim.
Ve çay servisi yapan Sultan ablanın yanağından öptüm.
"Günaydın abla." Sultan ablada ben yerime oturur oturmaz saçlarımı sevdi ve banada servis açtı. "Günaydın yavrum."

"Bir bana yok günaydın!" Dedi Cahit göz devirerek.
Kıkırdadım ve dil çıkarttım ona. Normalde dil çıkartmayı sevmezdim ama ona kıcıklık vermeyi seviyordum.

O sıra şu Oya denilen kadının,bana tuhaf tuhaf baktığını gördüm. Küçümser gibiydi... Ben bunu yolardım şimdi!

"Öyle olsun!" Dedi Cahit.

Kadına inat yeniden kıkırdadım ve Cahit'e "Günaydın hadi,sanada günaydın." Dedim dudak büzerek.

Güldük.

Oya,sadece mal mal kurularak bizi izliyordu.
Şimdi daha dikkatli bakınca saçlarının boya, burnunun esnetik,ve göğüslerinin slikon olduğunu yapmacık durduğundan fark etmiştim. Anlayabilmemin sebebi, bizim mahallede de Hale denilen bir kız vardı ve oda göğsüne slikon yaptırmıştı.
Çaktırmadan güldüm alttan alttan.
Kim bilir daha nereleri takmaydı!?

Kendimce onunla alay edip duruyorken sonra bu yaptığım için yine kendimden utandım.
Ben niye bu kadına karşı bu kadar ön yargılı davranıyordum ki!?
Belkide gerçekten iyi bir kadındı?
Ön yargılı olmaktan da, ön yargılı olan insanlardan da sahiden nefret ederdim oysa!
Bu yüzden bu yaptığıma bir son verebilmek adına onun gözlerinin içine bakıp gülümseyerek "merhaba,sizede günaydın." Dedim.

Kadın,o kadar sakin ve umursamazdı ki hafifçe gülümseyerek "günaydın." Dedi tek, ve o değişik içeceğini yudumladı.
Olgun duruyordu.
Yaşı otuza yakın olmalıydı.
Alp'in yaşına, yaşıt veya yakın olabilirdi.
Şöyle bir bakınca,aslında yakışıyorlardıda.
İkiside olgun insanlardı sonuçta.

Bende onu umursamamaya karar verdim.
Off,hem banane onlardan ya!?
O ikisi,beni ne ilgilendirirdi ki!?
Birisi babamın katiliydi! Diğer babamın katilinin sevgilisi!

BABAMIN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin