2 - TEK KURŞUN

16.8K 543 84
                                    

" Herkes hakikatinde
günahlarının bedelini
öder sadece!" ...

Babama yalvararak baktım.
Hayatımda ki en savunmasız zamanlarım, şuan içinde olduğum bu son dakikalarımdı.
Kapımızda,bizi öldürmek için bekleyen adamlar vardı,babamda aksine daha benden medet umarak bakıyordu gözlerime sanki.

Aklımın başımdan uçup gitmesini istedim o an. Keşke aklımı kaçırsaydım ve bir deli olsaydım. Yada,hiç doğmamış olsaydım.
Eğer daha önceden,biraz sonra onun yüzünden ölecek olacağımı bilseydim,asla kışın çetin soğuklarında ayakkabısız,yazın haşin sıcaklarında gece gündüz durmaksızın babam denilen bu adamın borçları için çalışıp durmazdım.
Hayatı tanırdım bende.

Şu dünyada güzel şeylerin de var olduğuna, yorgun düşmüş kalbimi inandırırdım. Mutlu olurdum. Mutluluğu tatmak için savaşırdım bir tek. Biraz sonra,biraz sonra bu dünyadan hiç bir nasip almadan,bir kez olsun doyasıya gülememiş olarak göçüp gidecektim...

Arkamda ki babam bir anda önüme geçti. Şaşkın şaşkın yaşlı gözlerimle ona baktım. Bir anda beni tuttuğu gibi kucağına bastı. Kafam göğsüne düşünce yeniden sıkıca sarıldım ona. Kalbi tıpkı benim kalbim gibi delicesine atıyordu. En azından onun yüzünden olsada tek ölmeyecektim. Beraber ölecektik. Bu dünyada birbirimizden başka kimsemiz yoktu zaten. Yoksul bir baba kız. Beraber yaşadık,şimdi beraber ölecektik.

Hem,anneme kavuşurdum belki.
O babama çok kızardı.

"Özür dilerim Esra. Sana baba olamadığım için. Aklım başıma çok geç geldiği için. Sana güzel bir hayat vermeye çok geç kaldığım için kızım..." Dedi babam.

Sessiz kaldım. Hiç birşey diyemedim.
Ne diyebilirdim ki zaten!?
Ne affedebilirdim,ne küsebilirdim. Zaten son dakikalarımızı yaşıyorduk.
Gözlerinin içine bakarak ağlamaya devam ettim ve omuz silktim sakince.

"Esra,sana bir baba veremeyeceğim ama..." Dedi ve kırılmak için zorlanan kapıya baktı yeniden,bende baktım hemen. Hissettiğim korku ikiye katlandı anında. Ve babam söyleyeceği şey her ne ise,dahada telaş yaptı. Fısır fısır konuşuyordu.
"Yeni bir hayat verebilirim belki!" Dedi bu sefer,göz yaşlarına rağmen gülümseyerek.
Yutkundum ve dahada şiddetli ağlamaya başladım.

"Baba ne saçmalıyorsun!?" Dedim onun sesinden daha çok kısık bir tonda.

Elimden tutup beni çekiştirmeye başladı en arka odaya doğru. Aynı zamanda yerde ki valizimi ve montumuda almıştı.
Kullanılmadık eşyalarımızı koyduğumuz lambası dahi patlak olan kapkaranlık, küçücük odaya girdik beraber. Her yer tozdu, böcekti. Boş olan geniş dolabın yanına götürdü beni ve kapağını açtı.
Bunların hepsi saniyeler içinde olup biterken bomboş izledim.

Dönüp babama baktım itiraz edercesine.
Amacı neydi,ne yapıyordu?
"Baba,ne yapıyorsun. Bırak beni."
Beni tutup kendisine çekti ve saçlarımdan öyle şevkatli öptü ki, gözlerimde ki yaşlar yeniden boşalmaya başladı. Yıllardan sonra ilk defa onun varlığını hissettim. Babamı hissettim.
Vücudum titredi.

Donuk donuk ona bakmaya devam ettim.
"Güzel kızım. Esram. Korkağın,bencilin tekiyim ben. Annenin emanetine sahip çıkamadım. Hep sana yük oldum. Benim sana güzel bir hayat bahşetmem gerekiyorken yıllarca sen benim için çabalayıp durdun. Özür dilerim yavrum. Beni affet diyemem. Senden çocukluğunu çaldım. Gülüşünü,hevesini,hayallerini çaldım. Annenden sonra dünyanın varlığını unuttum ben. Sanada unutturdum! Onun aşkı benim gözümü seni göremeyecek kadar kör etmiş,şimdi anlıyorum. Ama en azından şimdi,bundan sonra gençliğini geri vericem sana. Gir bu dolaba,her ne olursa olsun. Her ne olursa olsun bak,sabaha kadar sakın çıkma. Ve benim senden tek bir isteğim var güzelim. Ne olursun benden nefret etme olurmu? Etme. Etme kızım. Gerçekler çok acı... Sana veremem bu yüzden. Zaten biliyorum,senin merhametinle kimse savaşamaz Esram."

BABAMIN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin