42 - KORKU DOLU SABAH

1.3K 97 12
                                    

"Onu görünce gözlerim, gecenin içinde kaymaktan son anda vazgeçen bir yıldız gibi parladı."

ALP SOYDAN

Luis'in telefonundan sonra hemen otele yanına gitmiştim. Yarın yeniden dönecekti yurt dışına, ama son olanlardan sonra konuşmamız lazımdı.

" Bana email göndermiş, yaptığımız bütün anlaşmaların fes ettiğini bildirdi. Bunu neden yaptı gerçekten bilmiyorum bay Soydan!" Dedi Luis. Bunu ingilizce olarak doğrudan bana teker teker aktarırken bende ona ingilizce konuşarak karşılık verdim.

"Büyük bir oyun oynandı bize Luis. Kardeşimi öldürttü Orkun, bende kardeşimi öldürttüğü adamı öldürdüm. O gecenin sabahı dolapta saklanan bir kız buldum evinde. Öldürdüğüm adamın kızı. Onu yanıma almak zorunda kaldım. Eğer bir başına bırakacak olsaydım. Onu öldürürlerdi. Çünkü babası bir borç batağı içindeydi. Orkun dan tut, o Cemal piçine kadar onun gırtlağını sıkıyorlardı. Onun benim yanımda olduğundan bile haberi var." Luis "bu kız peki, onun güvenilir olduğundan, kim olduğundan gerçekten eminmisin?" Diye sordu.
"Eminim." Dedim tek çelsede.

"Orkun'un derdi babamlaydı, sonra kardeşimi aldı, şimdi de herkesten sakladığım kız kardeşim Cemre yi öğrenmiş, onun peşinde. Az evvel olanlar ise güvenerek yola çıktığımız Cemal itinin bize ihaneti. Herşeyi en başından beri Orkun'a bir bir ötüyormuş, adi herif!" Dedim.

"Lanet olsun!" Dedi ve ayağıya kalktı Luis hışımla. "Benide öttü o halde! Onu öldüreceğim!"

"Öldüremezsin!"

"O neden?"

"Çünkü ben onu öldürmeye giderken o kendi kendi kendini öldürmüş , intihar etmiş!"

"Yani bu demek oluyor ki..." Dedi ve sözünü keserek "Demek oluyor ki dinleniyorum, arabamda bir ses cihazı var." Dedim. Kadehimden büyük bir yudum alıp masaya geri bıraktım.

"Ne yapacağız?"

" Oyunsa, bizde oynayacağız!"

ESRA DURAN

Sabah daha güneş doğmadan, seher vakti gözlerimi açtığımda tırnaklarımı yastığıma geçirdim.
Sanki ölüyordum.
Regl olmanın da ötesinde bir ağrıydı bu.
Nefes nefese kalkıp zar zor ışığı açtım. Hem çok büyük bir ağrı çekiyor, hemde vücudumu kontrol altına alamıyordum.
Bacaklarımdan sıcak birşeyler akmaya başladı. Yere oturdum. Kanamam vardı, ama regl gibi değildi. Daha fazlaydı...
Büyük bir çığlık attım.
Ağlamaya başladım.
Saniyeler sonra odamın kapısı kırılır gibi açıldı ve mahmur bir şekilde saçı başı dağılmış, üstü çıplak altında sadece eşofmanı ile karşımda duran Alp belirdi.

Göz göze geldiğimiz an utanarak gözlerimi kaçırdım ve ağlamaya öyle devam ettim.
Sapandan fırlayan bir taş gibi yanıma geldi ve ne olduğunu anlamaya çalışarak tedirgin tedirgin attığı bakışları ile beni kucakladı.
Akan kanı fark ettiğinde yüzü buruştu hemen.
"Siktir, Esra ne oluyor?"
Ağlamam şiddetlendi. "B-bilmiyorum, yardım et, canım çok yanıyor..." Dedim ve bas bas ağlamaya devam ettim. Bu acının tarifi yoktu.

Alp beni kollarında çaresizce taşırken gözlerin de ki korkuya baktım. Dişlerini sıkıyordu. "Tamam sakin ol hastahaneye gidiyoruz hemen, dayan güzelim." Dedi.
Odanın kapısından Cahit dalarken biz çıktık. Ahmet abi, Begüm, Sultan abla hepsi bu saatte ayaklanmışlardı. Hepsinin yüzünde uykulu ve tedirgin bir hal, ve üzerlerinde ise gecelikleri vardı.

Kafamı utanarak Alp'in boynuna gömdüm ve elimle omzunu sıkarak güç almaya çalıştım.

Alp "Cahit, hastahaneyi ara hazır olsunlar arabayı da hazır et, Sultan hanım sende bana bir t-shirt getir aşağıya" dedi ve merdivenlerden inmeye başladık.

BABAMIN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin