6. Bölüm

663 48 2
                                    

  Silvon Sarayı Noviez'e aitti. Silvonlar oldukça gururdu insanlardı. Başarılı olan Varisleri her şey sahip olurdu. Başarısızlar ise dışlanır ve kaybolurlardı.

  Büyük saray neredeyse ana saray kadar gösterişliydi. İçeri girdiklerinde Mereo bir kez daha Silvonların gösterişi ne kadar sevdiklerini anlamıştı. Müstakbel kocasının da böyle olup olmadığını merak ediyordu. Noviez'i tanıdığı kadarıyla Silvon hanesiyle tek benzer yanı gururlu olmasıydı.

  "Böyle geçebilirsin. Burası benim ofisim. O yüzden rahat ol."

  Girdikleri oda oldukça genişti. Varis'in odasından da beklendiği gibi...

  Geçip bir koltuğa oturdu ve ne konuşacağını merak edercesine Noviez'in yüzüne baktı. Neyse ki Noviez lafı fazla uzatmayı seven biri değildi.

  "Senle açık konuşacağım. Düğün günü bu evliliğe itiraz edeceğim. İstemediğin biriyle bunu yapmak zorunda değilsin." dedi ciddiyetle.

  Mereo oldukça şaşkındı çünkü böyle bir tepki beklemiyordu. Onun bu evliliği istemediğinin farkındaydı ama 'İstemediğin biriyle bunu yapmak zorun değilsin.' demesi... Mereo'nun suyuna gitmeye çalışıyor olmalıydı. Onun özgürlükçü biri olduğunu sağır sultan bile biliyordu. Bu sebeple tahtı kendine alabilmek için onun aklını çelmeye çalışıyordu. Ne yazık ki evliliğe itirazı bir fayda etmeyecekti.

  "Noviez, bize seçim hakkı sunmadılar." dedi ve derin bir nefes aldı. Dedesi eski Vermiallin Dükü'nün dediklerini aynen iletti. "Eğer ikimizden biri gücünü kullanıp bu evliliğin gerçekleşmesini önlerse bizden vazgeçecekler ve aynı şeyi kardeşlerimize yapacaklar. Vermiallin ve Silvon'un birleşmesine kafayı takmışlar."

  Noviez bunu bilmiyor olmalıydı çünkü bu dedesinin kaçıp gitmemesi için Mereo'ya söylediği bir bilgiydi. Buz mavisi gözlerini sonuna kadar açan Noviez, duyduklarını sindirmeye çalışıyordu.

  "Bunu sana kim söyledi Mereo?" dedi öfkeyle.

  "Marreal Vermiallin."

  İlk kez onu sinirli görüyordu. Gerçekten kızmıştı. Noviez annesi Acior Silvon'u kaybettikten sonra kardeşlerine aşırı düşkün bir abi olmuştu. Mereo'nun durumundan farksızdı. En büyük olduğu için sorumluluk hissediyordu. Bu sebeple yaşlıların istediklerini alamazlarsa kardeşlerine musallat olacağı gerçeği onu öfkelendirmişti.

  Öne doğru eğildi ve sordu. Yüzü oldukça çaresiz görünüyordu. "Ne yapacaksın Mereo? Benimle evlenecek misin?"

  "Üzgünüm, evlenmek dışında bir çıkış yolu göremiyorum. Tahtı senin hak ettiğinin farkındayım. Bu yüzden senin yönetimine karışmayacağıma söz veriyorum." dedi anlayışla. Mereo'nun tek istediği şeytanlar savaşının sona ermesiydi. Ülke yönetimiyle zerre kadar ilgilenmiyordu. Kraliçe olsa bile yetkilerini kullanmayı ve Kral'a rakip olmayı düşünmüyordu. Verdiği güvenceyle onun içindeki endişeyi yatıştırabileceğini düşünmüştü.

  Noviez'in ise sinirli bakışları sakinleşmemişti. Bu kadın... Cidden taht için onla kavga edeceğini falan mı düşünmüştü? Neden anlamak istemiyordu? Yalnızca Mereo için endişeleniyordu. "Nereden çıkardın bunu? Taht umurumda bile değil. Benim tek umursadığım..." Durdu ve derin bir nefes aldı. "Sadece senin özgürlüğüne düşkün olduğunun farkındayım. İstemediğin biriyle evlenmek zorunda kalmanı istemiyorum." dedi dürüstçe.

  Tahtta gözü olmadığı inandırıcı değildi ama Mereo bunu sorgulamadı. Hâlâ bu sözleri onu ikna etmek için söylediğini düşünüyordu. "Noviez. Ben bu evliliği kabullendim. Zaten başka şansım da yok. Bunu benle konuşmanın sana faydası olmaz. Eğer gerçekten tahtı tek başına istiyorsan bu problemi yaşlılarla çöz. Beni ikna etmen hiçbir şeyi değiştirmeyecek çünkü zaten ben tahtı istemiyorum."

  Adam derdini anlatamadığını hissetti. Ne derse desin Mereo tahtı istemediğine inanmayacak gibiydi. Hoş, böyle bir şeye inanması için de bir sebep yoktu. Noviez ona söylemediği sürece... Yapabileceği bir şey kalmadığını anladığında son kez sordu. "Mereo, gerçekten benimle evlenmek istiyor musun?"

  "Evet." dedi tereddütsüz şekilde. "Bunu ülkem ve kardeşlerim için yapacağım. Bu defa kaçmak için çabalamayacağım. Dediğim gibi eğer tahtı kendine istiyorsan bunu yaşlılarla konuşmak zorundasın."

  Noviez ne yapacağını bilmiyordu. Bu kadın o kadar zordu ki kesinlikle anlaşamadıklarını hissedebiliyordu. Ona karşı hislerini dürüstçe itiraf etmediği sürece o söylediklerini böyle anlamaya devam edecekti.

  "O halde benim karım olma konusunda kararlısın."

  "Neden beni bu kadar caydırmaya çalışıyorsun. Ne o, evlenince değişmeyi mi düşünüyorsun? İyi anlaştığımızı zannediyordum Noviez." diyerek gülümsedi. Elbette espri baabında söylemişti ama altında minik bir gerçeklik payı yatıyordu.

  Adam, karşısında diva gibi oturan kadına dikkatlice baktı. Şelale gibi kızıl saçları, parlak mavi gözleri ve kırmızı dudaklarıyla adama hükmettiğini bilseydi ne düşüneceğini merak etti. Eğer Mereo bu konuda kararlıysa, gerçekten karısı olmayı istiyorsa ölse bile hiçbir şeye itiraz etmezdi. O da bunu istiyorsa itiraz etmek bir yana, daha çok gerçekleşmesi için çabalayacaktı.

  "Biz her zaman iyi anlaşıyorduk, bundan sonra da değişmeyecek. Madem kararlısın, seni eşim yapacağım Mereo." dedi kalbinin çarpmasına engel olamayarak. Dışarıdan hiçbir şey belli etmiyordu ama içinde heyecanlı bir çocuk vardı. "Yarın akşam benimle bir randevuya çıkar mısın?"

  İkisi de otuz bir yaşındaydı. Evlenmek üzerelerdi ve savaşı saymazlarsa hiç randevuya çıkmamışlardı. Bu saçma durumu fark eden genç kadın güldü. Onu hep komutan üniformasıyla görmüştü. Genelde düşman kanı içinde olurdu tabii... İlk defa birlikte normal bir randevuya çıkma teklifi almıştı ve ilk defa onu gündelik kıyafetlerle görecekti. Bu durum komiğine gitmişti.

  "Bana uyar. Nereye gideceğiz?"

  "Müsadenle ben karar vermek istiyorum. Seni alacağım. Akşama hazır ol yeter."

KARO KRALI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin