5. Bölüm

764 49 3
                                    

  "Kabullendin mi?" diye sordu dedesi eski Vermiallin Dükü.

  Mereo ise "Başka seçenek bırakıldığını sanmıyorum." diye yanıtladı. Uzun uzadıya düşünmüştü. Kaçsa bile pişman olacaktı. Şeytanlar savaşı yeniden alevlenmeden önce bu saçma konuyu kapamalılardı. Evlenerek ülkeyi dağıtmaktan kurtardığında rahatça savaşa odaklanabilirdi.

  İşin kötü yanı Büyülü Kılıç Ustalığı Komutanı kocası olacaktı. Çok tuhaf bir durumdu. Çocukluğu onla savaş antrenmanı yaparak geçmişti. Savaş boyu Noviez'le birlikteydi. Tüm taktikleri onla konuşuyordu. Saatler boyu masa başında kritik yaptığı adamla birlikte bir gün evlenip ülkenin başına geçeceklerini kim bilebilirdi?

  Kesinlikle, kader onla dalga geçiyordu.

  "Açıkçası Mereo, Noviez'le evlenmene karşı değilim. Bu evliliği bu kadar büyütmemeni tavsiye ederim. Zaten bir gün mecburen politik bir evlilik yapacaktın. Fiziksel olarak uzakta olman ve bu yaşına kadar özgür yaşaman bunu değiştirmeyecekti."

  Evet, acı gerçekti. Büyük ailelerin soyluları asla evlenmemeyi tercih edemezlerdi. Böyle bir hakları yoktu. Soylu biriyle evlenip ailelerini birleştirmek zorundalardı. Dedesinin yanıldığı kısım ise eğer şeytanlar savaşı için geri dönmeseydi Mereo'nun bundan kaçabilecek gücü olmasıydı.

  "Ben bu fikre karşıyım, dede. Arkadaşımla, rakibimle, sırt sırta savaştığım adamla zorla evlenmenin güzellemesini yapmaya gerek yok. Yalnızca ülkem için katlandığım bir rol olacak. Boşuna çeneni yorma."

  Tavrı netti. Eski Vermiallin dükü hiçbir cevap veremedi.

  Çok geçmeden yaşlılar konseyi ikisinin bulunduğu yere teker teker gelmeye başladılar. İkinci toplantının günü gelmişti. Normalde bu kadar sık toplanmazlardı ama bu sefer olağanüstü hal vardı. Kral olmadığından karar verip hemen sonuç almak için sık sık toplanmaları gerekliydi.

  Çok geçmeden kapıdan Noviez girdi. Her zamanki gibi uzun gümüş saçları ve üstündeki asker üniformasıyla gelmişti. Gözleri buluştuğunda Mereo içindeki ezici duygulara engel olamadı. İçindeki duygu utançtı. Mahcubiyetti. Kesinlikle birkaç gün sonra evleneceği birine karşı hissetmemesi gereken şeylerdi.

  Noviez de ona aynı bakışları atıyordu. İkisi de bu evlilikten bir şey kazanmayacak, aksine kaybedeceklerdi. İkisi de bu evliliğe zorlanmıştı ve ikisi de birbirlerine bu konuda karşı mahcuptu. İkisi de ülkeleri için fedakarlık yapmaya zorlanmıştı. Mereo, Noviez'e kızmıyordu. Sonuçta o elinden geleni yapmıştı.

  Toplantı salonu dolduğunda çan iki defa çalındı. Büyükler her zamanki huysuzluklarıyla onları süzerken Mereo ağzından kötü bir laf kaçmasın diye kendini tutuyordu.

  "Bugünkü konu şeytan araştırmalarının yayılması. Bildiğiniz gibi halk arasında birçok söylenti dolaşıyor ve bu söylentilerden hareketle inanışlar, kutuplaşmalar ve örgütleşmeler oluşuyor. Otoriter kimlik yok olduğu için insanlar söylentilere inanmaya meyilli. Bu sebeple yeni bir algı çalışmasına başlamalıyız."

  Konu o kadar sıkıcıydı ki Mereo başını masaya koyup uyumak istiyordu.

  Kraliçe olunca cidden bu sıkıcı konularla tek tek ilgilenecek miydi? Tüm işi Noviez'e kilitlerse belki...

  "...Evet, sorusu ve önerisi olan?"

  Konuşmanın tamamını dinlemediği için Mereo'nun sorusu da önerisi de yoktu. Zaten konu da saçmaydı. Noviez'le evlendiklerinde otoriter kimlik geri gelecekti. Ondan sonra kanunları ve yaptırımları sertleştirerek bunun önüne kolayca geçerlerdi. Şunun şurasında yalnızca birkaç gün kalmıştı.

  "Aslında psikososyal yönden bakarsak..."

  "Hayır, bence çok saçma bir yaklaşım. Günümüzde epistemolojik, heterodoks ve nöroekonomi kavramlarına önem verilmeli..."

  "Bilirsiniz ben ekonomistim..."

  Mereo, sıkıntıdan patlamak üzereydi.

  O an karşısında oturan Noviez'in bakışlarını yakaladı. Noviez ona 'Yardım ister misin?' der gibi bakıyordu. Mereo tartışan yaşlıları gözleriyle işaret ederek iç geçirdi. Sıkıldığını daha iyi anlatamazdı.

  Noviez aniden ayağa kalktı. Bunu yapmasıyla bütün yaşlılar gözlerini ona çevirdiler. O ise tereddüt etmeden masanın etrafını dolandı ve Mereo'nun yanına geldi. Ellerini tutarak "Kusura bakmayın, müstakbel eşim kendini iyi hissetmiyor. Biz erken ayrılacağız." dedi.

  Mereo şok olmuştu. Noviez'i buz kütlesinden ibaret biri zannederdi. Onun toplantıyı ekmesine yardım etmesi çok şaşırtıcıydı. Yine de bozuntuya vermedi çünkü gerçekten gitmek istiyordu.

  "Ateşin Varisi hâlâ hasta. Git ve dinlen Vermiallin Varisi. Seni özel gününde sağlıklı görmek istiyoruz."

  "Teşekkürler." dedi samimiyetsizce. Ardından Noviez'in elini tutup ayağa kalktı ve halsiz gözükmeye çalışarak ona doğru yaslandı.

  Toplantı salonundan çıktıklarında Mereo derin bir nefes aldı. Sıkıcı toplantıdan ve yaşlıların kulak tırmalayıcı sesinden kurtulmuştu. Noviez'e minnettardı. "Huh, beni kurtardın. Ne kadar teşekkür etsem azdır."

  Noviez ise ciddiydi. Yüz ifadesi her zamanki gibi katıydı. Şeytanla savaşırken bile yumuşamayan yüz ifadesiydi bu. Bazen bu adamın çelikten yapıldığını düşünüyordu.

  Adam teşekkürüne cevap vermemişti. Onun yerine "Mereo, senle konuşabilir miyiz?" diye sordu.

  "Olur." dedi hafiften endişe duyarak. Müstakbel kocasının ağzından korkunç bir şey duyacağından korkuyordu. Sonuçta tahtını paylaşmasına sebep olan insandı. Noviez tahtta yanına istediği kadını oturtabilecek statüye sahip olmak üzereyken şimdi ülkenin yarısını Mereo'ya vermek zorundaydı. Hiçbir kararı tek başına veremeyecek bir statüye düşmüştü.

  "Seni Silvon Sarayı'nda ağırlamak istiyorum. Oraya kadar gelebilir misin?"

  Mereo'nun yarası olduğundan eğer saraya yürümek istemezse konuşacak başka sessiz bir ortam bulmak zorunda kalacaktı.

  "Sorun değil yürüyebilirim. Az önce yaptığım rolden ibaretti." diye cevap verdi Mereo.

  "O halde gidelim."

  Gerilen Mereo yol boyu onun ne söyleyeceğini tahmin etmeye çalışmıştı. Konuşmanın kötü yerlere gitmesinden korkuyordu. Noviez öyle biri olmasa bile aklına musallat olan olumsuz tahminler Mereo'yu korkutuyordu.

KARO KRALI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin