28. Bölüm

417 25 3
                                    

  Yemek odasına doğru yola çıkmışlardı. Aheste aheste yürüyorlardı. Mereo, Annoelle'i bu yakınlığa nasıl alıştıracağını düşünüyordu. Ustasının son emanetine bu zamana kadar sahip çıkamamanın utancını taşıyordu. Bundan sonra Annoelle'e iyi bakarak bunu telafi edecekti. En azından, planları bu yöndeydi.

  Sarayın koridorundan köşeyi dönerken, Noviez aniden karşılarına çıkmıştı. Üstünde üniforması vardı ve saraya yeni geldiği her halinden belli oluyordu.

  "Bugün geç kalırsın sanmıştım Noviez." diyen Mereo, göz ucuyla Annoelle'e bakıyordu. Tuhaf bir biçimde kızın gerildiğini fark etti.

  "Neden böyle düşündün? Akşam yemeğine geç kalacak kadar sorumsuz değilim."

  Akşam yemeğine yetişmekle sorumsuzluğun pek bir alakası yoktu. Mereo, Noviez'in normalden gergin olduğunu fark etti. Bakışları doğrudan Annoelle'e dönüktü ve korkutucu bakıyordu.

  "Araştırma ile meşgul olduğundan öyle zannettim. Neyse ki yetiştin. Bizimle yemeğe gelmek ister misin?" diye soran Mereo, havadaki tuhaf atmosferi çözümlemeye çalışıyordu.

  "Olur. Gidelim." diyen Noviez ise üstündeki üniforması değiştirme gereği duymadan yemek odasına doğru ilerledi. Mereo, o formanın bir gün üstüne yapışmasından korkuyordu.

  Mereo'nun fark ettiği başka bir şey daha vardı. Noviez, Annoelle'e selam vermiyordu. Bakışları ürkütücüydü ve aynı zamanda öz kardeşinin halini hatrını bile sormamıştı.

  Yemek sofrasına oturduklarında Annoelle, sofrada Noviez'in en uzak köşesine geçti. Servis başladığında da doğru düzgün bir şey yememişti. Mereo konu açmaya çalıştıkça ne abi, ne kardeş diyaloğa katılmıyorlardı. Geçiştirici cevap verip sustuklarını fark etti. Ve en sonunda Annoelle, yemek biter bitmez kaçar gibi saraydan ayrılmıştı.

  Mereo sonunda bazı şeyleri anlıyordu. Annoelle de, Noviez de bir Silvon'du. Silvon hanesi katı kurallarıyla bilinirdi. En basitinden, işe yaramazlar işe yaramaz olarak kalırlardı. Annoelle'in doğumunda çok sevilen Düşes Acier Silvon ölmüştü. Aynı zamanda Annoelle'in büyü gücü vasattı. Hal böyle olunca ailedeki pozisyonunun kötü olduğunu tahmin edebiliyordu. Ama öz abisi tarafından görmezden gelinmesi...

  Silvon hanesinin işlerine karışmak haddine değildi ama mesele ustasının son emanetiyse bu konuyu Noviez'le konuşmalıydı.

  Oturma odasına geçtiklerinde Noviez günlük raporu anlatmaya başladı. Şeytan araştırması her zamanki gibi sonuç vermemişti ve krallığın durumu da pek iç açıcı değildi. Bir sürü problem vardı. Mereo, bu konuları uzun uzun tartışırken artık çenesinin yorulduğunu hissedebiliyordu.

  Saatler süren tartışmanın ardından konuşulması gereken tüm konular konuşuldu. Ülke sorunları baş ağrıtacak kadar fazlaydı. Mereo, eğer başa Noviez'le ikisi yerine başkaları geçseydi neler olacağını tahmin edebiliyordu. Muhtemelen ülkenin çökmesi üç gün üç gece sürmezdi.

  "Bugünlük bu kadar yeterli." diyen Noviez, dosyaları kapatıp arkasına yaslandı ve gözlerini yumdu. Baş ağrısı korkunç boyutlardaydı. Şu anda tek istediğini Mereo ile yatağa girip derin bir uyku çekmekti.

  Mereo, onun dosyaları kapattığını gördüğünde akşam yemeğinden beri aklına takılan mevzuyu açmaya karar verdi. Aile meselesine karışmak her ne kadar istemediği bir şey olsa da sorup öğrenmek istiyordu. Noviez gibi nazik bir adamın küçük kardeşine neden böyle davrandığını bilmek istiyordu.

  "Noviez." diye seslendi kararını vererek. Adam gözlerini açıp merakla ona bakarken konuşmaya devam etti. "Annoelle'i sana sormadan yemeğe davet etmemde bir sorun var mıydı?"

  Noviez hiç düşünmeden "Hayır, neden bir sorun olsun?" diye karşılık verdi.

  Soruya soruyla karşılık vermesi Mereo'nun aklını daha da bulandırdı. Konuya açıklık getirmek isteyerek "Aranız soğuk gibiymiş gibi hissettim. Rahatsız olabileceğini düşündüm. Haksız mıyım?" dedi.

  Noviez'in yüz hatları gerilmişti. Mereo, bunun olacağını tahmin etti. Kesinlikle aralarında bir şey vardı. Bunu öğrenmekse ona düşüyordu.

  "Hayır, aramızda bir soğukluk yok. Yemek yediğimiz için az konuştuk sadece, o kadar."

  İkna olmayan Mereo, biraz daha açık olmaya karar verdi. "Ona bakışların çok sertti ve bir merhaba bile demedin. Onun senden nasıl çekindiğini gördüm. Noviez, bana karşı dürüst ol. Aranızda ne gibi bir problem var?"

  Noviez, bu sözler üzerine uzun bir süre sessiz kaldı. Ağzını açıp tek kelime etmedi, edemedi. Çünkü Mereo her kelimesinde haklıydı. Yine de onun sorusuna nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Noviez böyle bir adamdı. Dışarıya karşı katıydı. Duygularını fazla belli etmezdi. Şimdiyse onları tanımlayabilecek yeterli kelimeyi bulamıyordu.

  "Mereo, günü geldiğinde sana söyleyeceğim. Söz veriyorum. Şimdilik bu konuyu unut."

  Unutamazdı ama Mereo, onu daha fazla zorlamak istemedi. Şimdilik bu konuyu rafa kaldıracaktı. Noviez'in ona daha sonra anlatacağından emindi çünkü o böyle bir adamdı. Bir şeyi yapacağını söylediğinde yapan türdendi.

  "Peki. Ama şimdilik... Daha sonra sana tekrar soracağım. Olur mu?" diyen Mereo, aslında onun fikrini almıyordu. Yalnızca ona bu konunun kapanmadığını ve o anlatana dek kapanmayacağını belirtmişti. Esas amacı buydu.

  Noviez "Pekâlâ..." diye cevap verdi. Mereo'dan kaçabilmesi imkansızdı. İstediğini her daim elde etmesini bilen bir kadından bir şeyler saklaması mümkün değildi. Yine de henüz bazı şeyler için hazır değildi. Noviez, korkuyordu. Bu konuları konuşmaktan ve anlatmaktan ölesiye korkuyordu.

  "Artık yatalım. Geç oldu." diyen Noviez, yorgun kaslarını bir an önce dinlendirmesi gerektiğini fark etti. Aslında bu akşam için başka planları vardı ama çok yorgundu. Ayrıca Mereo'yu da zorlamak istemiyordu.

  Mereo "Hadi gidelim." diye cevap verirken oturduğu yerden kalktı. Odasına doğru ilerlerken Kraliçe olarak ilk gününün kesinlikle umduğu gibi olmadığını fark etmişti.

 

KARO KRALI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin