Kutlama saatlerce sürmüştü. Danslar, ziyafet, tebrikler, içkiler havada uçuşmuştu. Mereo, koşturmaktan ayaklarının ağrıdığını hissetti. Topuklu ayakkabı giymeyeli seneler olmuştu...
Kendi düğünüydü ama hiç kendi evleniyormuş gibi hissedemedi. Muhtemelen hiçbir hazırlığa eli değmediği içindi. Her şey ondan habersiz zaten hazırlanmıştı. Yani gelinlik de dahil olmak üzere hiçbir tercih ona bırakılmamıştı. Yine de Mereo'nun böyle zevkleri yoktu. Kendi halletmek zorunda kalsaydı daha çok canı sıkılırdı.
Tüm soylu aileler balo salonundaydı. Noviez'in kardeşleri yanından ayrılmıyordu. Belki de onları uzun süredir görmediğinden, tanımakta güçlük çekmişti. Özellikle en küçük kardeşleri Annoelle... Onu son gördüğünde küçücük bir bebekti. Ustası bu küçük kızı doğururken ölmüştü. Ne kadar zor şartlarda büyüdüğünü tahmin bile edemiyordu.
Annesinin öğrencisi olmasından mütevellit, Annoelle onun yanından ayrılmamıştı. Sessiz bir çocuktu ama yine de uyumlu olduğu görülebiliyordu. "Leo ile anlaşamadığınızı duydum." diye bir konu açmaya çalıştıysa da Annoelle başını sallamakla yetinmişti. Gerçekten de konuşmayı sevmiyordu. Problem değildi. Artık aynı aileden sayılırlardı. Onun yanında durduğunda üzüm üzüme baka baka karardı...
Omzunda nazik bir el hissettiğinde arkasını gördü ve Noviez'in diğer kız kardeşini gördü. Leydi Drasha, on sekiz yaşında olgun bir kızdı. "Kraliçem, baş hizmetçinin sizle görüşmek istediğini duydum." dedi çekinerek.
Mereo ona içtenlikle gülümsedi. Hizmetçinin onu ne için çağırdığını tahmin edebiliyordu. "İlettiğin için teşekkür ederim Drasha. Bana Mereo abla diyebilirsin. Ben senin çocukluğunu hatırlıyorum."
Leydi başını sallarken sevinmiş görünüyordu. Drasha her ne kadar saf bir çocuk gibi görünse de onun içinde Silvon hanesinin gizli bir kartalı vardı. Kesinlikle saf bir kız değildi.
Annoelle dönerek "Ben şimdi gitmek zorundayım. Ablan sana eşlik etsin. İkinizle de daha sonra tekrar buluşalım." dedi.
"Emredersiniz." cevabını aldığında aile üyeleriyle bu halde olmak canını sıksa da bir şey söylemedi. Kraliçe olmaya alışıktı. Nezaketle söylediği her cümleye artık böyle cevaplar gelecekti.
Balo salonundan çıktığında yaşlı baş hizmetçi başını eğmiş, onu bekliyordu. "Efendim, yüksek müsaadenizle sizi odanıza davet ediyorum." dedi ustalıkla. Karo Kralına yıllarca hizmet etmiş biri olduğu belli oluyordu.
"Tamam, gidelim." diyerek hizmetçiyi takip etmeye başladı. Artık düğün bitmiş sayılırdı. Sabaha kadar sürecek eğlenceleri saymazlarsa soylular yavaş yavaş kendi malikanelerine çekiliyorlardı.
Üst kata çıktığında en az on hizmetçi üstüne çullandı. Ağır gelinlik vücudundan çıkarılırken kendini yapboz gibi hissetmişti. Tacı kenara alındı ve saçları bozuldu. Her ne kadar dokunuşlardan rahatsız olsa da üstündeki fazlalıklardan kurtulmak iyi gelmişti.
Banyoya girdiğinde yorgun vücudu rahatladı. Saraydan kaçtığı yıllarda böyle bir banyo kolay bulunmuyordu. Genelde soğuk suyla duş alırdı. Bu sıcacık su ise iyi gelmişti ve tüm kaslarını gevşetmişti.
Mutluluğu uzun sürmedi. Hizmetçiler el çabukluğuyla onu yıkadılar ve durulayıp sudan çıkardılar. Şimdi gelinlik telaşı bitmiş, gecelik telaşı başlamıştı.
Hizmetçiler ona fikrini bile sormadan üstüne geceliklerini geçirirken bir yandan saçını kurutuyorlardı. Cildine kalın tabaka şeklinde kremler sürüp ovalamaya başladılar. Kraliçe olmak böyle bir şey miydi? Mereo'nun hem hoşuna gitmişti hem de çekiniyordu. Tuhaf bir deneyimdi.
Hazır olduğunda kendine bakmak istemedi çünkü utanacağını biliyordu. Hizmetçilerin getirdiği şarabı kadehe doldurup içmeye başladı. Çakırkeyif olursa sürece bu geceyi daha kolay atlatabileceğini düşünmüştü.
Aradan geçen yarım saatin ardından Mereo istediği sarhoşluk seviyesine ulaşmayı başardı. Yatakta oturmuş şarabını yudumlarken kapı açıldı ve içeri Noviez girdi.
Kravatı çözülmüş üstündeki kıyafetin boyun kısmı açılmıştı. Gümüş rengi saçları dağınıktı ve buz mavisi gözleri şok olmuş şekilde kadına bakıyordu.
Kendine geldiğinde hemen bakışlarını başka yöne çevirdi. Yanakları ondan beklenmeyecek bir utangaçlıkla kızarmıştı. Mereo, onun böyle bir ifadeyi yapmış olmasına inanamadı. Gerçekten de utanmış mıydı?
Noviez aceleyle başka yöne dönerken bir eliyle ensesini tuttu. İlk söylediği şeyse "Bunu yapmak zorunda değiliz." oldu. Birlikte cinsel anlamda birlikte olsalar da olmasalar da zaten bunu kimse bilemeyecekti. Bu yüzden gerek olmadığını düşünüyordu.
Mereo bu tepkiyi asla beklemiyordu. Cesaret toplamak için içki içip sarhoş olmayı denemişti ama şimdi kocası ondan daha cesaretsiz davranıyordu. Kaşlarını çatarak "Çocuğu leyleklerin getirmediğini biliyorsun, değil mi?" dedi.
Bir varise sahip olmaları gerektiğini ima ediyordu. Bu Kral ve Kraliçe'nin göreviydi. Çocuk olduktan ve varislik koltuğu dolduktan sonra istediği delice kaçabilirdi.
"Varise şimdi sahip olmak zorunda değiliz. Savaştan sonra da yapabiliriz." diyen Noviez, Mereo'dan çok kendini ikna etmeye çalışıyormuş gibi görünüyordu.
"Madem eninde sonunda yapacağız, şimdi olmasını tercih ederim."
İçki yaramıştı, öncesinden daha cesur olduğunu hissedebiliyordu.
"İstemediğinin farkındayım Mereo. Zaten evlenerek yeteri kadar fedakarlık yaptık. Bunu yapmak zorunda değiliz."
Ciddiyetle Noviez'in yüzüne baktı. Adamsa inatla gözlerini kaçırıyordu. "Hayatında başka bir kadın mı var?" diye sordu direkt.
"Ne?"
"Hayatında diyorum, gizlediğin başka bir kadın mı var?"
Noviez, konunun bu hale nasıl geldiğini merak ediyordu. Bu kadın, yine kendince saçma sapan bir çıkarım yapmıştı. "Yemin ederim ki öyle bir şey yok!" dedi bu konuyu kapamak istercesine.
"O halde neden kaçıyorsun ki?" diyen Mereo'nun kafası karışmış görünüyordu.
Noviez derin bir nefes alıp kalbinden geçeni söyledi. "Seni kendimden soğutmaktan korkuyorum. En azından savaş bittiğinde ve biz karı koca olmaya alıştığımızda olsaydı... Sadece seni düşünüyorum, Mereo."
Mereo'nun tavrı ise keskindi. Kendini bu gece için hazırlamışken adamın onu reddetmesini hiç beklemiyordu. Kendini bu kadar hazırlamışken eğer bu gece olmazsa bir daha hiç cesaret edemezdi... "Bu bizim kişisel hislerle karar verebileceğimiz bir konu değil. Krallığımızın akıbeti için buradayız. Tekrar soruyorum, yapacak mısın yapmayacak mısın?"
O karşısında ipincecik gecelikle bunu yapmak için tartışıyorken daha fazla reddetmesi imkansızdı. Geceliğin ince kumaşının ardından fışkıran göğüslerine baktı ve yutkunarak "Yapacağım." diye cevapladı.
Ne söylediğine o bile inanamıyordu. Adeta dili uyuşmuştu. Şimdi Mereo ve ikisi... Rüyada olduğunu düşündü. Evet, tüm yaşananlar bir rüya gibiydi.
Mereo aldığı cevapla birlikte adama yaklaştı. Her adımında iri göğüsleri hareketleniyordu ve kırmızı dudakları inanılmaz derecede davetkardı. Noviez, bu ana kadar çok güçlü bir sabır göstermişti. Hayatında hiç göstermediği kadar büyük bir sabır... Ama kadın, parmak uçlarında yükselerek dudaklarını Noviez'in dudaklarına bastırdığında tüm ipler koptu. Yumuşak dudakları birbiriyle buluştuğunda ikisi de zevk içinde kendilerini kaybetmişlerdi. Noviez'in elleri vücudunun çıplak noktalarında gezinmeye başladığında Mereo aldığı hazla birlikte inledi.
"Mereo... Bunu sen istedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARO KRALI (+18)
FantasyDikkat, +18 sahneler içerir. * Şeytanlarla olan savaşta ateşkes ilan edilmişti. Karo Kralı öldürülmüştü. Yerine geçecek bir varisi yoktu. Krallık dağılmak üzereydi. Krallığın büyükleri, Kraliyet ailesinin eski soyundan ayrılan iki büyük soylu ai...