24. Bölüm

618 33 0
                                    

  Savaş en korkunç kabuslardan bile beterdi. Elini karnındaki yaraya koyduğunda o günlere geri dönüyordu.

  Noviez sözlerinde haklıydı. O gün ayakta kalan ve şeytana kafa tutabilen yalnızca onlardı. Muazzam büyü güçleri şeytan komutana diz çöktürmüştü ve ateşkese sebep olmuştu. İkisi ülkedeki, hatta dünyadaki en güçlü büyücülerdi. Aynı zamanda ikisini birbirine bağlayan derin bir bağ vardı. Bu bağ artık karı koca olmalarıyla alakalı değildi. Noviez'in annesi Acior Silvon, Mereo'nun ustasıydı. Hem Noviez'i hem Mereo'yu aynı anda eğitmişti. O zamandan beri Mereo ve Noviez'in arasında özel bir bağ vardı. Her ne kadar Acior Silvon, küçük kızı Annoelle'i doğururken ölmüş olsa da geride bıraktığı miras çok daha büyüktü.

  Mereo, uzun süreden sonra ilk defa yalnız hissetmediğini fark etmişti. En büyük korkusu buydu. Henüz on beş yaşında genç bir kızken onu yalnız bırakmaması için Acior'a yalvarmıştı. Riskli bir doğum için ısrar eden Acior, inatla bebeğinden vazgeçmemişti. O zaman Noviez'in ne halde olduğunu hatırlıyordu da...

  Acior, onu kararından vazgeçirmeye çalışan Mereo'nun elini tutup karnına koymuş ve bebeği hissetmesini sağlamıştı. Mereo küçük tekmeleri elinde hissettiğinde söyleyeceği hiçbir şey yoktu. Ustası bu konuda kararını vermişti. Ve verdiği karar doğrultusunda, Annoelle'i doğururken hayata gözlerini yumdu.

  Noviez o gün annesini kaybetti. Mereo ise annesi gibi gördüğü ustasını. O zamandan beri çektiği yalnızlık kalbini parçalıyordu. Mereo bu eksikliği evden kaçıp kendini mana eğitimine adayarak kapatmaya çalışmıştı ama hiçbir zaman kapanmamıştı. Şimdiye kadar... Çektiği yalnızlığın nihayet onun kollarında son bulduğunu düşündü. Ağzından çıkan her bir cümle ona umut veriyordu. Birlikte olmaları, bu muhaberede birlikte savaşacak olmaları eşsiz bir histi.

  "Bu durumda bile bana cesaret veriyorsun. Omuz omuza savaştığım senden de daha azını beklemiyordum zaten. Tahmin ettiğim gibi şimdiden muhteşem bir Kral'sın. Karo Kralı olmaya layık tek kişi sensin Noviez. Seninle birlikte savaşmak istiyorum. Sana güveniyorum."

  Daha önce neden bunları söylemediğini merak etti. Noviez'le ilişkileri böyleydi. O soğuktu, Mereo ise ilgisiz. Sadece otururlar, savaş düzenini tartışırlar ve konuşmayı bitirirlerdi. Ama sıra savaşa geldiğinde birbirlerini canları pahasına korurlardı. Yine de bu zamana kadar oturup böyle sohbet etmemişlerdi. Bu sözleri birbirlerine söylemek için illa evlenmeleri mi gerekiyordu?

  Noviez, kolları arasındaki kadının sözleriyle kalbinin çarptığını hissetti. Birbirlerini tam olarak anlıyorlardı. O gerçekten ruh eşiydi. Her zaman aynı fikirde olduğu, karşılıksız yardımlaştığı, onu en çok tanıyan insan... Her ne kadar bu planlanmış bir evlilik de olsa, onunla birlikte olabilmek rüya gibiydi. Bu sözleri söylemek, dokunmak, kokusunu içine çekebilmek Noviez'e yalnız şeytan değil, herkesle savaşabilirmiş gibi hissettiriyordu.

  "Ben de sana güveniyorum Mereo. Ne zaman tereddüt edersen buradayım. Artık iş arkadaşından öteyiz. Birbirimizin eşi olduk. Evlendik, seviştik. Zoraki olup olmaması umurumda değil. Sonsuza dek senin yanında olacağım." diyen Noviez, tamamen kalbinden geçenleri söylüyordu.

  O soğuk kişiliğinin altında romantik bir adamın yatıyor oluşu Mereo için de bir sürprizdi. O kadar nazikti ki... Sözleriyle kalbinin ısındığını hissedebiliyordu. Anlık bir cesaretle kollarını adamın boynuna sardı. Yarı çıplak vücutları birbirlerine temas ettiğinde ikisine de dün geceyi hatırlatmıştı.

  Mereo yüzünü adamın boynuna gömerken "Ben de aynılarını düşünüyorum Noviez." diye fısıldadı.

  Her ne kadar belli etmese de Noviez dün gece onu yorduğunu biliyordu. Bu sebeple yeniden üstüne tırmanmamak için kendini tuttu. Saçlarından yayılan kokuyu içine çekmekle yetindi. "Dediğim gibi, bugünlük dinlen. Ben büyülü kılıç karargahını düzene soktuktan sonra döneceğim. Her şeyin raporunu sana bizzat getiririm. Akşam hepsini birlikte yeniden değerlendiririz."

  "Şimdi gidiyor musun?"

  Mereo'nun sorusunu duyduktan sonra kesinlikle gitmek istemediğine karar vermişti. Ne yazık ki görev beklemiyordu. Ülkenin Kral'ı işini aksatırsa geri kalan kim bilir nasıl davranırdı? "Evet. Çıkarken hizmetçilere kahvaltını hazırlamalarını söyleyeceğim. Bugünlük hiçbir şeyi düşünmene gerek yok."

  "Tamam."

  Noviez zar zor karısından ayrıldı ve yataktan kalktı. Üniformasını üstüne geçirirken Mereo da onu seyrediyordu. Sıkı kaslarını üniformanın kumaşıyla örttükten sonra gümüş rengi saçlarını topladı. Mereo'nun her zaman gördüğü Noviez işte buydu. Aynı üniforma, aynı saç stili... Onu hazırlanırken izlediğinde evlendiklerini yavaş yavaş kabullenmeye başlamıştı. Yine de her şey ona yabancı hissettiriyordu.

  "Akşama görüşürüz Mereo."

  "Görüşürüz Noviez."

  Zorla kapıdan çıkarken adam, içten içe daha yavaş hazırlanmadığı için kendine kızıyordu.

KARO KRALI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin