10. Bölüm

584 37 0
                                    

  "Başka çaremiz olmadığına göre artık bundan sonra karı koca olacağız. En başta itiraz ettiğim için kendimi suçlu hissediyorum. İnsanlarımız acı çekerken kendi özgürlüğümü düşünmem çok adiceydi."

  Keskin sınırları olan biri olsa da Mereo durum değerlendirmesi ve öz eleştiri yapabilen biriydi. Oturup enine boyuna düşündükten sonra eylemlerinin bencilce olduğunun farkına varmıştı.

  Noviez, onun gibi düşünmüyordu. "Hayır haklıydın." dedi aniden. "Krallığın bu hale gelmesi senin suçun değildi. Buna rağmen, şeytanlar savaşında ölme ihtimaline karşı o büyüyü yaptın ve tüm insanlığı feci bir sondan kurtardın. Onlarsa bunu yeterli bulmayıp senden daha fazlasını istediler. Şimdi bile daha fazla fedakarlık yapmadığın için pişmanlık duyuyorsun. Kendine bunu yapma."

  Belki de Noviez haklıydı. Özgürlükçü kişiliğinden beklenmediği şekilde fazla fedakar davranıyordu. Yine de bundan vazgeçemezdi. Her ne kadar bağırsa, çığırsa, isyan etse de ailesini ve halkını yüz üstü bırakamazdı. Onun esas kişiliği buydu. Tam tersi gibi davransa bile her zaman doğru olan şeyi seçiyordu.

  "Teşekkür ederim Noviez. Bu konuda beni anlayan tek kişi sensin. Benle aynı durumdasın ama benim aksime bunu olgunlukla karşıladın. Senin sadece tahtı isteyen biri olduğunu düşünmüştüm. Şimdi görüyorum ki tahtın ağırlığını en iyi fark eden kişilerden birisin."

  Noviez, duyduğu sözlerle birlikte başını göle çevirdi. Sanki bir şey söylemek istiyor da söyleyemiyor gibiydi.

  "Mereo, eğer istemezsen krallığın bölünmemesi için evlilik dışında bir yol bulmaya çalışırım. Ne dersin?"

  "Benle evlenme düşüncesinden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum." dedi gülerek. Mereo bu sözleri espri olarak söylemişti ama Noviez ciddi algıladı.

  "Nefret etmiyorum." dedi aceleyle. Sanki kendini kanıtlamak ister gibiydi. "Sadece, senin beni o şekilde görmediğinin farkındayım. Pişman olmandan korkuyorum. Bu yüzden evliliğimize iki gün kalmışken sorabildiğim kadar soruyorum. Çünkü yeminlerimizi ettikten sonra bir daha soramayacağım."

  Mereo "Tekrar sormana gerek yok Noviez. Bu son kararım. Senin için de bir sorun yoksa o yemini edeceğim." dedi kaşlarını kaldırarak. Alttan alttan onun fikrini de öğrenmek istiyordu.

  "O halde..."

  Noviez yutkunduğunda adem elması hareket etti. Mereo belirgin kemiğe odaklanmışken adam o fark etmeden elini cebine soktu. Cebindeki kutuyu tutup çıkarırken kadınsa olacaklardan tamamen habersizdi.

  "Bunu düzgün yapmak istiyorum." dedi ve Noviez aniden Mereo'ya döndü. Elindeki kutuyu gördüğünde Mereo ne yapacağını anlamıştı.

  Kalbi yaşadığı şokla hızlı hızlı atmaya başladı. Asla beklemediği bir jestti. Mereo o kadar heyecanlanmıştı ki karnının hareketlendiğini hissedebiliyordu. Gözlerini sonuna kadar açmış, ağzı hafifçe aralanmıştı. Ellerinin yaşadığı şokla titrediğini fark etti ama hiçbir şey yapamadı. Önünde eğilmiş adam ona bir ilahmış gibi bakarken vücudunun verdiği tepkilere engel olamıyordu.

  Parlak yüzük kadına uzatılmışken Noviez gözlerinin içine baktı. "Benimle evlenir misin?" diye sordu.

  Gözlerinin dolmasına engel olamadı. Bu yüzük, uzun süredir görmediği bir hazineydi. Şimdi Noviez kendi isteğiyle ona uzatıyordu. Beyaz taşların göz alıcı yansımasının kalbini delip geçtiğini hissetti. Dili tutulmuştu sanki. Kendini zorlayarak "Noviez, bunu bana verme lütfen." dedi. O kadar duygulanmıştı ki bu adamın önüne hüngür hüngür ağlamamak için kendini sıkıyordu.

  "Bu yüzüğü senden başkası takmayı hak etmiyordu zaten."

  Ustasının yüzüğü, hiçbir zaman parmağından çıkarmadığı o yüzük... Öldüğünde Noviez'in hazinesi olmuştu. Aslında Silvon hanesinin bir yadigarıydı. Ustası Acier'e de Noviez'in babası evlenirken vermişti. Bu, inanılmaz kıymetli bir hediyeydi. Mereo çok istese bile bunu kabul edemezdi. "Lütfen Noviez, bana bu kadar kıymetli bir şey verme." diye yalvardı.

  "Annem de senin takmanı isterdi. Bu yüzüğü biricik öğrencisi hak ediyor. Hak ettiği yerde durmasına izin ver." derken her zaman ifadesiz olan Noviez'in de gözleri dolmuştu. Nasıl dolmasın ki? Annesinden kalan tek hatırayı öylece bir kadına veriyordu. "Tekrar soruyorum. Benimle evlenir misin?"

  Daha fazla reddedemedi. Eğer Noviez bunu ona layık gördüyse kabul etmekten başka çaresi yoktu. Başını onaylarcasına aşağı yukarı sallarken titreyen dudaklarının arasından "Evet." sözcüğü çıktı.

  Adam nazikçe parmaklarını tuttu ve yüzüğü yüzük parmağına taktı. Ardından dudaklarını yüzüğün üstüne bastırarak öpücük kondurdu.

  Sıcak dudaklarını hissettiğinde Mereo kalp atışlarına engel olamadı. Her zaman soğuk olan bu adamın vücudu sıcacık hissettiriyordu. O kadar güzel bir histi ki kadın, basit bir teması neden bu kadar etkileyici bulduğunu anlamlandıramadı. Anın büyüsü, diye düşündü parmağındaki tatlı sıcaklığa odaklanırken.

  Noviez ayağa kalktığında masmavi gözlerini doğrudan kadına dikmişti. Sonunda yapmıştı. Ona evlenme teklifi etmişti. Her ne kadar bu evlilik zoraki olsa da Mereo gelecekteki eşi olacaktı. Ona bir eşin yaşaması gereken her şeyi yaşatmak istemişti. Ayrıca annesi, yüzüğü sevdiği kadının parmaklarına takmasını istemişti. Noviez, sadece onun vasiyetini yerine getiriyordu.

  Mereo buraya gelirken böyle biteceğini asla tahmin etmezdi. Parmaklarındaki yüzük, hatırladığından daha parlaktı. Ustasının gözü gibi baktığı kıymetli parça şimdi ona ait olmuştu. Gözlerini kapadı ve ustasının yadigarını asla çıkarmayacağına yemin etti.

KARO KRALI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin