Mereo mana karşısında kendini kaybetmişti. Şeytanlar savaşından sonra tam bir ay baygın yatmıştı ve uyandıktan sonra da hiç büyü yapmamıştı. Sebebi şeytanla savaşırken insani sınırlarını aşıp kendine zarar vermesiydi. İyileşmek için büyüsünü hiç aktifleştirmemişti. Şimdiyse düzensiz mana, kurumuş mana damarlarında gezinmeye başladığında yeniden eski formuna dönebileceğini hissetti.
"Bu muhteşemmiş. Beni bu yüzden mi buraya getirdin?" derken ağzı kulaklarına varıyordu.
Mereo bilmiyordu ama o baygın yatarken Noviez bu yeri bulabilmek için kafasını kaldırmadan araştırma yapmıştı. "Tam olarak değil. İyileşmen için güzel bir yer tabii ama ben daha çok seni manzara için getirmiştim."
Bugün bir taşta iki kuş vurmak istemişti. Ne de olsa iki gün sonra düğünleri vardı.
"Gerçekten benim neyi seveceğimi iyi biliyormuşsun. Sanırım günahını aldım. Sen gerçekten beni ortadan kaldırmak istemiyorsun."
En başta bu saçma yanlış anlaşılmanın nereden çıktığını merak ediyordu zaten... Çocukluğundan beri arzuladığı kadını öldürmeyi düşünecek kadar aptal biri değildi.
"Sonunda bana inanıyorsun." derken büyüsünün iplerini tuttu ve kartal pike yapmaya başladı. Lavların üstünden geçerken yüksek sıcaklık ciğerlerine kadar iniyordu.
Lav gölünün üstünden geçtiklerinde dağın platosu ortaya çıktı. Koskocaman su dolu bir göl ayaklarının altındaydı. Üstünden buhar yükseldiği için başta suyun aşırı sıcak olduğunu düşünmüştü ama sonra suyun içinde yüzen balıkları fark etti. Ve gölün kenarında büyüyen bitkileri...
Hava kararırken manzara gerçekten güzel görünüyordu. Yüksek sıcaklık vücutlarını ısıtırken ters yönden esen rüzgarla birlikte dengeyi sağlıyordu. Oldukça güzel bir ortamdı.
"Burası gerçekten güzelmiş. Nortahdiam gibi karla kaplı bir yerde böyle bir cennet bulunacağı kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi."
Mereo'nun sözleriyle Noviez, dev kartalın yavaşça gölün kıyısına inmesini sağladı. "Evliliğimizden önce oturup her şeyi konuşmak için en güzel yerin burası olduğunu düşündüm. Hem mana damarlarına iyi gelecek, hem manzarası güzel hem de sadece biz varız."
Gerçekten de yalnızlardı. Çevrede balıklar ve bitkiler dışında bir canlı bile göremiyordu. Sessizdi, huzurluydu.
Mereo "Bu evlilik... İyi olacak mı?" dedi uzaklara bakarken. Düşünceliydi çünkü düşünmesine dahi fırsat verilmemişti. Kabul etmesi için kardeşleriyle bile tehdit etmişlerdi. O kadar acele olmuştu ki her şey, gelinlik için ölçü aldıklarında bile evlenmek üzere olan bir kadın gibi hissetmiyordu.
"Zoraki bir evliliğin iyi olma ihtimali nedir ki?" diyen Noviez, doğrudan Mereo'ya bakıyordu. "Bu evliliği istemediğin aşikar. Benle zorla evlenmendense şeytanla tek başıma savaşmayı tercih ederdim."
Onun bu sözlerine güldü. İlk kez bu kadar dürüst olduğunu görüyordu. "Haklısın. Bu tamamen zoraki bir evlilik. Yine de evlendiğim kişi sen olduğun için mutluyum. Bir başkası olsa onla bu kadar açık konuşamazdık."
Noviez "Ben de... Senle olduğu için memnunum." diye karşılık verdi.
Dostlukları çok büyüktü. Küçüklüklerinden beri birliktelerdi. Noviez'in annesi Mereo'yu kendi kızı gibi görmüştü. Sık sık saraydan alır, ona mana eğitimi verirdi. Dolayısıyla Mereo, onla aynı yaşta olan bu adamla birlikte eğitim almıştı. Noviez o zamanlar da şimdiyle aynıydı. Katı yüzlü, duygularını belli etmeyen güç meraklısı bir veletti. Mereo, onun tam tersiydi. Tüm duygularını belli eder ve alenen söylerdi. Üzgünse üzgün, kızgınsa kızgındı. Bu sebeple bir soylu olamayacak kadar vahşi kadın, ergenlik çağında zincirle bağlanmaya çalışılan yırtıcı bir hayvan gibi saraydan kaçmıştı.
"Evlendiğimizde aristokratların saldırısına uğrayacağız. Bu hengame arasında ikinci savaşa nasıl hazırlık yapacağımızı düşünüyorum. Sen henüz iyileşme evresindesin. Birliklerimizin çoğu yok oldu. Halk isyanda ve bazı bölgelerde çoktan kıtlık sorunu başladı. Mereo, tüm bu sorumluluğu alıp nasıl başa geçeceğiz?"
Kral ve Kraliçe olmak, aslen büyük sorumluluk getiriyordu. Hele de savaştan yeni çıkmış bir ülkenin başına geçmek her yiğidin harcı değildi. Dahası, ikinci savaş dalgası yaklaşırken halkın sorunlarını çözmekten çok askeri birliklere odaklanmaları gerekiyordu. Yani bu demek oluyordu ki verdikleri kararlarla birçok insanın ölümüne sebep olacaklardı.
Mereo'nun yüz ifadesi umutsuz bir karanlığa doğru çekildi. Adam haklıydı. Zoraki evlilik onların son derdi bile değildi. Halk korkunç durumdaydı. Aristokratlar Kral öldüğü için isyan çıkarmanın peşindeydi. Şeytan ordusu bir sonraki savaş için hazırlanıyordu. Kıtlık sebebiyle yağmacı gruplar oluşmuş, askeri birliklerin gidemediği yerlerde rüzgarlar estiriyorlardı. Ayrıca büyükbabası içlerindeki hainlerden bahsettiğinde bunun basit bir mesele olmadığını da biliyordu.
Mereo ilk uyandığı sıralarda durumun bu kadar ciddi olduğunun farkında değildi. Bu sebeple zoraki evliliklerine şiddetle karşı çıkmıştı. Şimdiyse biliyordu ki bu evlilik Krallığın dağılmaması için son çareydi. Evlilikleri duyurulduğunda orduda ve halkta ciddi bir moral patlaması yaşanmıştı. Sadece iki ailenin birleşmesi ve boş tahtın doldurulması bile krizin bir kısmını çözmüştü. Yaşlılar bunun için onları bu kadar zorlamış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARO KRALI (+18)
FantasyDikkat, +18 sahneler içerir. * Şeytanlarla olan savaşta ateşkes ilan edilmişti. Karo Kralı öldürülmüştü. Yerine geçecek bir varisi yoktu. Krallık dağılmak üzereydi. Krallığın büyükleri, Kraliyet ailesinin eski soyundan ayrılan iki büyük soylu ai...