Bugün
Hiçbir şeyi olmayan birinin hiçbir şeye sahip olmadığı zamandır.
(It's when someone who ain't never had nothin)~HOPE~
(20 gün sonra)
Burada kalmaya devam edersem galiba onlar gibi olacaktım. Durumum artık içler acısıydı. Kendi kendime konuşuyor, bazende çığlık atıyordum. Birkaç defa fark ettim ki kafamı duvara vurdum. Nöbet geçirdim ve panik atak yine beni yendi.
Bu süreç boyunca kaç defa elektroşok oldum, kaç defa iğne ve ilaçlar kullandım, gruplara katıldım, tedavi oldum...bunlar yetmedi bir hemşirenin bana dayak atışını gördüm.
Psikiyatr bile artık bana normal bakmıyordu. Kendimi sürekli yanlız ve korkmuş hissediyordum. Sanki biri arkamdan çıkıp beni boğacakmış gibi.
Gecelerinde yatamıyordum artık. Nöbet geçirip duruyordum. Bayan Karol bir kaç defa beni odasına çağırdı. Durumumun artık çok kötü olduğunu ve düzelmem gerektiğini söyleyip durdu. Onu dinliyordum ama aklım bir yandan başka yerdeydi.
Jude...Onu doğru dürüst görmemiştim. Bir kaç defa gözüme çarptı ama bana selam vermedi. Bir kere odasının kapısını çaldım ama açmadı. Sonra diğer gün geldim bu sefer açtı. Bana kinle bakıyordu.
"Selam Jude," dediğimi hatırlıyorum.
"Ne var yine?"
"Sadece..." durdum ve gözlerine baktım. Sanki saldıracakmış gibiydi. "İyi misin?"
İşte o zaman birden üstüme atlayıp beni yere devirdi ve yüzümün sağ tarafına sert bir tokat attı. Ben birşey yapmadım ama kinim beni harekete geçiriyordu. Saçını tutum ve onu üstümden atmaya çalıştım. Sonra ne oldu pek anlamadım. Bir kaç defa bağırdım onun yüzünden.
Beni duvara yapıştırıp yüzüme şiddetli bir tokat attı yine. Zaten sonra bakıcılar gelip onu yastıklı hücreye attı. Jude'nin kolundan tutup koridorda götürürken bana küfür savuruyordu.
Onun birden nasıl böyle vahşileştiğini anlamadım. Beni nasıl unuta bilirdi? En yakın arkadaşını?
Alt katta bir kadın sürekli bağırıp duruyordu. Kadının tiz sesinden çok rahatsız oluyordum. Benim alt katımda oturuyordu. Bazen geceleri birkaç tıkırtı sesi duyuyordum. Bazen de ağlama ve inleme sesi. Sonra sesler kesiliyor ve makas gibi garip bir ses duyuyorum.
Bugün o kadının yanına gitmeye karar verdim. Aslında merak ediyordum onu. Çok sık tedavi görüyordu. Hergün ilaç ve iğneler onun odasına girip çıkıyordu.
Kapısı çaldım ve bir süre bekledim. Kazağımın ucunu temizledim. Sanırım domates sosu değmişti. Biraz daha bekledim ama açmadı.
"O deli kadın bahçede," dedi bir kadın arkamdan. Başımı çevirip baktım. Bakıcı elindeki iğneyle bana bakıyordu. "Bahçede dolaşıyordu sanırım."
"Peki," deyip bakıcının önünden geçtim ve en alt katta inip bahçeye çıktım. Etrafıma bakarak ağaçların olduğu yere kadar gittim ve o deli kadını gördüm. Çimenliğin üstüne oturmuş sırtını da ağaca yaslamıştı.
Yanına gidip onun yanına oturdum. Oturmamla birlikte benzin gibi kokan bir koku burnumu yaktı. Herhalde kadından geliyordu. Ondan biraz uzaklaşıp bakışlarımı ona çevirdim.
"Ne istiyorsun?" dedi kaba bir sesle. Sesinde kötü bir his vardı.
"Sadece oturmak istedim," dedim. "Bir sakıncası mı var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yardım (ARA VERİLDİ)
EspiritualDüzelmeyi bekliyorum. Ancak sen gelirsen düzelebilirim. . Beyfendi: ona bakarak, ona gülümseyerek, elinden tutarak güç vermeye çalıştı. Yıldızların Ay'ı, Bulutların Güneş'i oldu. Onun acısının geçmesi için ilaç oldu. Kapalı olan gözlerini mahrumlukt...