Bugün
Ama hepimiz bir gün ölürüz.
(But we all die one day)~DEATH~
Burada kalmaya devam ederken, aslında deli olduğumu anladım.
Daha fazla hissediyordum deli olduğumu.
Yaşayamayacağım şeyler vardı ve bunların hepsini teker teker yaşadım.İnanmak istemiyordum. Bunların bir kabus olup sona ermesini istiyordum.
Uyandığımda, yine hayatıma lanet edeyim ama yinede burada kalmak istemiyordum.Şimdi en yakın, en sevdiğin kişi bana öleceğini söylüyor. Söylediğini yalanlamak istimiyorum.
Ama gerçek gibiydi.
Kabus değil, gerçek.
Ben gerçeklerin içinde yaşıyorum. Yanlışları göremiyorum.Bazen doğruları görmek bile canımı acıtıyor. Yanlışları görmek ise gözümü rahatlatıyor.
Seni kaybetim, ailemi, dostumu da kaybedeceğim. Az kaldı.
Ölüm beni kucaklayana kadar yazacağım...
****
Soğuk odamdan çıkıp, bilgili olan yaşlı Jazmi'nin yanına gittim. Daima yanına gitsem beni dinler ve hayatı anlatırdı. Bende onu dinlerdim ve konuşmaya devam ederdim.
Tatlı bir kız olduğumu söylerdi. Bu hale nasıl geldiğimi merak ediyordu.
Ona da anlamamıştım gerçeği, ama sanki o anlıyor gibiydi. Benimle birkaç kez zihin oyunu oynadı. Oyunu bilmiyorum. Yaşlı Jazmi de bilmiyor. Kendisinin uydurduğu bir oyundu, ama bütün deliler onun yanına gelip oynardı. Bende ara sıra giderdim odasına.
Odasından hiç çıktığını görmedim. Hep odasının sakin yerine geçip oturur ve sabahtan akşama kadar kitap okurdu.Onun yanına gitmeden önce yemekhaneye inip, kimse görmeden kendime de, Yaşlı Jazmi'ye de birkaç çubuk kraker aldım ve kazağımın altına koydum.
Koşarak merdivenleri çıkıp, Yaşlı Jazmi'nin katına geldim.
Tanrım, dedim Bayan Karol'un odasının önünden geçerken. Bugün onunla seansım var!
Unutmuştum. Bu aralar bende garip bir halde unutma problemi vardı. Yaşlı Jazmi'den sonra onun odasına muhakkak gidecektim.
Kapıyı iki kere çalıp, açtım. Kapı sürekli açık olduğu için içeri girebiliyorduk.
Yaşlı Jazmi bundan rahatsız olmuyordu. Bu durum hepimizi şaşırttı. Özellikle de Bayan Karol'u."Ben geldim Jazmi," dedim kafamı içeri uzattıp.
Jazmi, salanan sandalyede oturmuş bana yorgun bir şekilde gülümsedi. Yüzündeki bütün acılar ve neşe saklıydı. Her güldüğünde ise belli oluyordu.
"Hoşgeldin Sara, gel içeri."
İçeri geçip, kazağımın altında duran Krakerleri çıkardım. Ona doğru uzattım.
"Yine mi?"
"Seviyorsun diye. Aşağı inmediğin için getirdim."
"Sende mi seviyorsun? İki tane almışsın," dedi paketi açarken.
Başımı salladım.
"İyi misin?" dedim ağzımdaki krakeri yutarken.
Omuz silkip, "iyi miyim?" dedi. "Sence iyi mi gözüküyorum?"
"Bilmem, değil misin?"
"Burada kalmak sence iyi mi?"
"Neden o zaman çıkmıyorsun? Artık iyileştin." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yardım (ARA VERİLDİ)
SpiritualeDüzelmeyi bekliyorum. Ancak sen gelirsen düzelebilirim. . Beyfendi: ona bakarak, ona gülümseyerek, elinden tutarak güç vermeye çalıştı. Yıldızların Ay'ı, Bulutların Güneş'i oldu. Onun acısının geçmesi için ilaç oldu. Kapalı olan gözlerini mahrumlukt...